Yapı Magazin
Korkmaz: Mümkünse aynı gün; değilse ertesi gün sorunun olduğu yerdeyiz!

Korkmaz: Mümkünse aynı gün; değilse ertesi gün sorunun olduğu yerdeyiz!

 

Yalıtım noktasında Çukurova Yalıtım’ın duruşunu sormadan önce ‘yalıtım’ hakkında söyleyecekleriniz olduğunu düşünüyorum. Bu noktada söz sizde diyelim…
Ben genel olarak yalıtıma şu şekilde yaklaşıyorum;yalıtım, yapının ekonomik ömrüne önemli katkılar yapmanın yanı sıra insana konforlu bir yaşam sunan önemli bir yapı inşaat bileşenidir. Bina ömrüyle alakalı maalesef insanların pek bir kaygısı olmuyor. Genel algı olarak binaların 30-40 yıl ömrü vardır diye düşünülüyor. Hâlbuki yüzyıllardır ayakta duran yapılar olduğunu görüyoruz. Eski yapılara baktığımızda, ısı yalıtım anlamında sudan uzak ve daha korunaklı yerlere yapılmış ve özel taşlar seçilerek inşa edilmiş olarak karşımıza çıkıyor. Bu yüzden bizim şuanda yüzyıllık binalar tasarlamamız ve bunları yapmamız çok daha kolay. Bu elde etmek için olması gereken önemli bileşenlerinden biri de yalıtım… Yani yalıtım, yapının ömrünü uzatacak önemli etkenlerden birisi.

Bunun dışından yalıtımın yaşam konforuna da çok önemli etkileri var. Rutubetli ve havalandırması iyi olmayan ortamı düşündüğümüzde, bu etkenlerin çeşitli hastalıklara sebebiyet verecek ortamlar oluşturduğunu görüyoruz. Dolayısıyla Çukurova Yalıtım olarak, yalıtıma hem binanın ömrü açısından hem de insana konfor sunma açısından bakıyoruz. Tabi, insan odaklı yaşam anlamında geçmişe göre çok yol alındı. Biz de bu noktada Çukurova Yalıtım olarak, insanların hem güvenliği hem de konforu açısından yalıtıma büyük önem veriyoruz.

Sizce iyi bir yalıtımın olmazsa olmaz unsurları nelerdir? İyi bir yalıtım nasıl olmalıdır?
Öncelikle doğru yalıtım, iyi bir yalıtımdır. Bizler yapıları tasarlarken proje aşamasında yalıtımı mutlaka çok önemli bir tarafa koyuyoruz.

Proje aşamasında projeci kuruluşların doğru bilgiye ulaşmaları gerekmektedir. Derneklerle ve işin ehli kişilerle yapılacak çalışmalar iyi bir projelendirmede çok önemli bir etken. Proje aşamasında, yapının gerek statiğini gerekse mimari duruşunu dikkate alarak niteliklere uygun ve isteklerimizi karşılayan ürünlerin seçilmesi gerekiyor. Sonraki aşamasında ise bu sürecin izlenmesi, aslına uygunluğunun denetlenmesi ve kullanılan ürünün gerçekten üretilen normlarda olup olmadığının kontrol edilmesi gerekiyor. Tüm bunlar uygulandığında iyi bir yalıtım ortaya çıkacaktır diyebilirim.

Aslında her ne kadar doğru ürün doğru yerde kullanılsa da ürünün uygulanış biçimi de önemli değil mi?
Kesinlikle öyle.Ülkemizde özellikle de son dönemlerde işçilik anlamında önemli gelişmeler var.Sertifikalandırmalar olsun, yönelimler olsun hızla bu alanda ilerlediğimiz aşikâr.

Yalnız bu noktada, uygulama esnasında ehil insanlara bu işler yaptırılırken çok müdahil olmamak gerekiyor. Çünkü ne yazık ki sadece olumlu müdahalelerle karşılaşmıyoruz. Genelde inşaat hızlarından kaynaklı olarak; müteahhitler, proje yapıcıları ya da uygulayıcıları tarafından üstünkörü imalatlar talep edilebiliyor.

Diğer yandan, yapılan yalıtımın bence en önemli aşaması yalıtımın korunmasıdır. Korunmayan yalıtım tamamen boşa yapılmıştır diyebilirim.Bu noktada da belli bir bilincin oluşması önemli ve değerli.

Peki, yalıtım nasıl korunmalıdır?
Yalıtım yapıldıktan sonra birçok imalatınız oluyor. Bunları iyi programlayıp, ya yalıtımı sona bırakacaksınız ya da yalıtım yapıldıktan sonradiğer imalatların yalıtımı bozmaması adına koruyucu önemler alacaksınız. Çünkü yalıtım kesintiye gelmiyor. Mesela ısı yalıtımı kesintiye uğradığı zaman ısı köprüleri oluşuyor ve yapılan yalıtımın hiçbir anlamı kalmıyor. Yani, yalıtım yapıldığı kadar yalıtım yapıldıktan sonra koruma önlemlerinin de alınması gerekiyor.

Bu noktada son kullanıcılar nasıl bilinçlendirilebilir? Kullanıcılara sizin önerileriniz nelerdir?
Bu konuda genelde rastladığımız sorunlar şunlar; bina teslim ediliyor ve insanlar kullanmaya başlıyorlar. Kullanırken banyo tadilatı, klima, ses sistemi derken yalıtım farklı bir müdahale görüyor. Bu noktada bu işlemleri yapmaya gelen insanların yalıtımla ilgili bir kaygısı olmuyor, çünkü sadece kendi işine odaklanıyor. Son kullanıcıların bu anlamda yapması gereken; tadilattan önce işçileri uyarmak ve tadilat süresi boyunca takipte olmak.

Peki, konuştuklarımız çerçevesinde Çukurova Yalıtımın ürün gamından ve pazar ağındankısaca bahseder misiniz?
Çukurova Yalıtım olarak 8 ana grupta üretim yapıyoruz. Başlıca üretim kalemlerimiz; bitümlü membranlar, su yalıtım örtüleri, shingle, drenaj levhası, EPS, yerden ısıtma sistemleri, CTP, trapez saç ve alçıpanprofili. Bu ürünlerde sektörde ciddi bir yere sahibiz. Shingle ve drenaj levhasında zaten sektör lideriyiz. Diğer ürün kalemlerinde Türkiye’deki ilk on üreticiden biri olma konumundayız.

Çukurova Yalıtım ürünleri Türkiye’nin hemen hemen her yerinde kullanılıyor ve Türkiye’nin her bölgesine hizmet veriyoruz. Yaklaşık bine yakın satış noktamız var. Temel ilkemiz yapı malzemesine ihtiyacı olan her ilde yer almak ve buralara ürünlerimizi ulaştırmak.

Sizlerin de bildiği üzere şuan ülkemizin birçok semti kentsel dönüşüm sürecinde. Bu noktada ısı yalıtım zorunlu fakat su yalıtımı için aynısını söyleyemiyoruz… Ve öyle ki su yalıtımsız binaların korozyona uğradığını da biliyoruz. Bu anlamda, su yalıtımının ısı yalıtımı kadar önemli olduğunu göz önüne alınca; su yalıtımının da ısı yalıtımı gibi zorunlu olması noktasındaki görüşleriniz nelerdir?
Isı yalıtımında belli zorunluluklar yasayla getirilmiş durumda, su yalıtımında da belli kriterler var. Bunlar şuan yapı denetim firmaları vasıtasıyla uygulanıyor. Tabi bunlar hiç şüphesiz yaptırımı daha yüksek kanunlarla ve yönetmeliklerle desteklenmeli. Özellikle büyük projeler dışındaki yapılarda su yalıtımı yine çok gelişi güzel ve göstermelik şekilde devam ediyor. Depremden zarar gören bölgelerimize bakıyoruz; bu bölgelerden yola çıkarak bile ders almadığımızı söyleyebilirim. Bu noktada BİTÜDER, İZODER ve SUDER çeşitli çalışmalar yürütüyor. Tabi özellikle kanun yapıcıların bu konu hakkında dik durmasında yarar var.

Deprem sonrası yapılan yapıların sadece yüzde 20’sinin yalıtıma dikkat ettiğini düşünüyorum. Depremin üzerinden yıllar geçtikçe ne yazık ki tüm yaşananları unutuyoruz. Bu noktada kentsel dönüşüm önemli bir fırsat niteliğinde fakat kentsel dönüşüm de şuan ciddi bir şekilderant odaklı gidiyor. Bu fırsatı bence çok iyi kullanamıyoruz.

Isı yalıtımın, yangın yalıtımının ve su yalıtımının önemi ülkemizde hissediliyor fakat konu ses yalıtımına gelince bunun için bir adım atılmıyor. Çünkü komşumuzun gürültüsü kesildiğinde bu sorun ortadan kalkmış gibi görünüyor fakat ruhsal ve sinirsel hastalıklar aklımıza gelmiyor. Peki, bu noktada, ses yalıtımı için sizin söyleyecekleriniz nelerdir? Bu durumu siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yüksek katlı binalarla birlikte Türkiye’de mineral yün bazlı yalıtım malzemelerinin kullanılması arttı. Çünkü teknolojinin gelişmesiyle ve insanların çağa ayak uydurmasıyla yaşam konforumuza önem vermeye başladık. Eskiden bu gibi faktörleri sorgulamıyorduk bile… Şimdi insanlar daha iyi şartlarda hayatlarını sürdürmek istiyor. Zaten yaşamın kendince bir koşturmacası var ve en azından akşam evlerine döndüklerinde rahatsız edici dış unsurları hayatlarında istemiyorlar. Bu noktada yine yalıtımın hayatımızda ne denli rol oynadığına şahit oluyoruz.

Bizim ürünlerimizde bu noktada devreye giriyor. Özellikle EPS’de ses yalıtım için kullanılabiliyor. EPS’nin asıl işlevi bu değildir fakat gözenekli yapısı sayesinde ses yutma özelliği de vardır. Bu iş için asıl malzeme mineral yünlerdir. Şuan Türkiye’de mineral yün anlamında ciddi bir pazar artışının olduğunu söylemek de mümkün.

Çukurova Yalıtım’ın 2017’deki yalıtım tarafındaki projeleri hedefleri nelerdir?
Ben Çukurova Yalıtım ’da 2 yıl önce göreve başladım. Açıkçası önüme 5 yıllık hedefler koydum ve bu hedefler Çukurova Yalıtım’ın hedefleriyle örtüşen unsurlar. Şuanda, ürettiğimiz 8 ana grubun iki tanesinde sektör lideri olduğumuzu sizlerle paylaşmıştım. Bu noktada diğer ürünlerde de aynı başarıyı yakalamayı hedefliyoruz ve bu doğrultuda kapasitemizi zorluyoruz.

Tüm bunların yanı sıra EPS grubunda yeni yatırımlar hedefliyoruz. Diğer yandan yeni ürün kalemleri oluşturmayı planlıyoruz ve bu bağlamda fizibilite çalışmaları yapıyoruz.

Türkiye’deki yalıtım sektörünü artılarıyla ve eksileriyle değerlendirir misiniz?
Türkiye’nin dinamik bir yapısı olduğuna inanıyorum. Gerçekten belli seviyelere ulaştığımız aşikâr. Türkiye, karar verme aşamasında olsun, malzeme temini aşamasında olsun, teknik bilgi ya da müteahhitlik aşamasında olsun, yapı sektörünün önemli bir oyuncusu.

Malzeme kalitesi anlamında da şuan oldukça iyi bir seviyede olduğumuzu söyleyebiliriz. Ne kadar merdiven altı üretimler söz konusu olsa da; Çukurova Yalıtım gibi önemli firmaların bu gibi sorunlarla başa çıkabileceğine inanıyorum.

Yalıtım konusunda Türkiye’nin son 20 yılda nasıl geliştiğine ben birebir şahidim ve kendi içimizde daha da hızlı bir şekilde büyüyeceğimize inancım tam.

Yapı sektörü sürekli gelişimini sürdürüyor fakat yapı sektörünün önemli kalemlerinden biri olan yalıtım diğer kalemlere göre daha hızlı bir büyüme gösteriyor. Çünkü yalıtım sektörü hem insan sağlığına hem de konfora hitap ediyor. İnsanlar da sürekli daha konforlu ortamlarda hayatını sürdürmek istiyor. Bu bağlamda da yalıtım sektörünün gelişmemesi söz konusu dahi olamaz.

Etiketler:

Korkmaz, Mümkünse, aynı, günğilse, ertesi, gün, sorunun, olduğu, yerdeyiz!

Paylaş:
İLGİLİ İÇERİKLERE GÖZ ATIN
Our site uses cookies. Learn more about our use of cookies: cookie policy

Sign Up for Our Newsletter