Yapı Magazin
İSKİD Yönetim Kurulu Başkanı Ozan Atasoy: İç Ortam Hava Kalitesiyle İlgili Bilinç Artmalı

İSKİD Yönetim Kurulu Başkanı Ozan Atasoy: İç Ortam Hava Kalitesiyle İlgili Bilinç Artmalı

 

Evlerimizde geçirdiğimiz sürenin arttığı yeni normal dönemiyle birlikte, yaşamımızı sürdürdüğümüz ortamdaki hava kalitesinin önemini ve ev, ofis, AVM gibi kapalı ortamlarda ne kadar sağlanabildiği konusunda daha fazla sorgulamalar yaptığımız bir süreçteyiz. Öncelikle iç ortamdaki havayı kirletici etkenler nelerdir? Bu kirliliği tespit etmek için hangi yöntemler kullanılıyor?

İç ortam hava kalitesi, günümüzde HVAC endüstrisinin üzerinde çalıştığı önemli konulardan birisidir. Çünkü artık insanlar zamanlarının çok büyük bir bölümünü iç hacimlerde geçirmektedir ve iç hacimlerdeki kirleticilerin ortamdan uzaklaştırılması gerekir. Ofis, konut gibi endüstriyel olmayan iç ortamdaki kirleticilerin kaynağı, dış ortam havası olabileceği gibi, iç ortamdaki birçok malzeme de olabilir. Halı, ahşap mobilya döşemeleri, bakım ürünleri, perdeler, temizlik malzemeleri vb. birçok malzeme, iç ortam kirleticileri arasında sıralanabilir. Ancak en önemli faktör, insandır. İnsanlar nefes alırken oksijeni tüketir ve ortama CO2 (karbondioksit) verir. CO2 (karbondioksit), iç hava kalitesini kontrol kriterleri arasında önemli bir iç hava kirleticisidir. Ortamda iç hava kalitesinin kötü olduğunu bireyler kendileri de fiziksel yol ile kısmen algılayabilirler. Dışarıdan ortama girişte fark edilen koku; yorgunluk, baş ağrısı, burun tıkanıklığı hissi, hapşırma, sık gribal enfeksiyon gibi semptomların kapalı mekânda artması, ancak açık havada azalması gibi... Fiziksel algılama dışında iç ortamdaki karbondioksitin ölçülmesi ve takibi de teknolojik olarak karbondioksit ölçüm cihazları, karbondioksit veri kayıt cihazları, hava hızı ve iç hava kalitesi ölçüm cihazları ile yapılabilir.

İç ortamdaki hava kirliliğinin tespit yöntemlerini konuştuk. Peki, iç ortam hava kalitesinin sağlanması, korunması ve artırılması için neler yapılmalı?

Temel olarak havalandırma; bir mahale mekanik veya doğal yöntemlerle taze dış ortam havası sağlanması olarak tanımlanır. İç hava kalitesinin artırılması, doğal havalandırmada yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. En basit örnek olarak yaşadığımız konutlarda pencereleri açmayı verebiliriz. Etkin rüzgarın da etkisiyle taze hava mahallere yeterli açıklıklardan girip, içerideki karbondioksit konsantrasyonunu düşürmektedir. Bu yöntemde, havayı hareket ettirmek için hiçbir enerji kullanılmaz. Öte yandan, konforsuz da bir sistemdir, zira açık olan pencerelere yakın insanları aşırı sıcak ve soğuktan rahatsız olacaklardır. Bu sebeple, çok sıcak ve çok soğuk günlerde doğa havalandırma yapmak mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla, doğal havalandırma sürekli değil, ancak geçici bir süre evlerimizi havalandırmak için kullanılabilir. Doğal havalandırmanın bir diğer dezavantajı da, karbondioksit seviyesi dengelenirken, kontrolsüz bir şekilde evlerimize girecek olan toz, haşere, bakteri gibi diğer kirleticilerdir.

Bir diğer yöntem olarak “Hibrit (Doğal + Mekanik) Havalandırmayı söyleyebiliriz. Bu yöntemde kendi içinde Mekanik Atış - Doğal Alış Sistemleri ve Mekanik Alış - Doğal Atış Sistemleri olarak ikiye ayrılır.

Mekanik Atış - Doğal Alış yönteminde mahallerde kirlenen havanın mekanik yollarla (fanlar yardımıyla) ortamdan atılması ve bu yapılırken ortamın dış ortama göre negatif basınçta kalması durumundan faydalanarak hava hareketinin dış ortamdan içeriye girmesini sağlamaktır.

 

Sisteme en iyi örnek konutlardaki tuvalet egzost sistemi denilebilir. Tuvaletlerden yapılan egzost ile konut negatif basınçta bırakılmaktadır. Pencerelerdeki transfer menfezleri ya da diğer açıklıklar yardımı ile negatif basınçtaki mahallere taze hava girişi sağlanmakta ve havalandırılması gerçekleştirilmektedir. Bu yöntemin doğal havalandırmaya göre avantajı, koku kontrolü yapabilmektir. Mekanik egzoz tuvalet ve mutfaklardan yapılacağı için, kötü kokular o mahallerde kalacaktır.

Sistemde mahallere giren taze hava miktarı doğal havalandırmaya göre daha kontrol edilebilir seviyededir. Ancak bu sistemde, herhangi bir ısı geri kazanımı yapılmadığı için, ortamı şartlandırmak için enerji tüketimi gerekecektir. Öte yandan, ortam negatif basınçta tutulduğu için kapı ve pencere açıklıklarından sürekli toz, haşere ve bakteri gibi kirleticiler de mahale girecektir.

Mekanik Alış - Doğal Atış sisteminde ise, mekanik olarak iç ortamdaki kötü havanın aksine, iç ortama ihtiyacı oranında taze hava verilir ve ortamdaki kirli havanın oluşturulacak açıklıklardan dış ortama gitmesi amaçlanır. İç ortamın havalandırılmasının sağlıklı yapılabilmesi için atış yapılacak açıklıkların doğru belirlenmesi gerekmektedir. Aksi halde kirli havanın çıkışı verimli sağlanmadığı için içeriye vermeyi düşündüğümüz taze havayı ortama sağlayamayız. Bu sistemde, taze hava fanı havayı filtreleyerek iç ortama basar. Ortam pozitif basınçta tutulduğu için, filtrelenmemiş havanın kontrolsüz bir şekilde mahale girmesi engellenmiş olur. Dolayısıyla, partikül kontrolü açısından avantajlıdır. Ancak, bu sefer de koku kontrölü açısından hassas ve detaylı projelendirme gerektirir. Sistem yanlış tasarlanırsa, tuvalet ve mutfak kokularının mahale yayılma riski söz konusudur. Bir diğer taraftan, ısı geri kazanımı yapılmadığı için ısıtma/soğutma tarafında ciddi enerji tüketimleri oluşmaya devam edecektir.

Günümüzde en verimli ve gelişmiş havalandırma türü,” mekanik havalandırma” ’dır. Zira mahaller için iç ortamda bulunan havanın kalitesi kadar iç ortamın sıcaklık ve nem koşulları da çok önemlidir. Doğal havalandırma yöntemleri ile bu kontrol oldukça zordur ve fazlasıyla dış ortamın koşulları ile sınırlı kalırız. Mekanik havalandırmada ise, isteğe bağlı olarak aldığımız taze havayı şartlandırmak da mümkündür. Mekanik havalandırma yönteminde iç ortamdaki kötü havanın ve dış ortamdan içeriye alınacak taze havanın mekanik yollarda yapılması sağlanır ve bu sistem bize aynı zamanda iç ortamın sıcaklık ve nem koşullarını da kontrol etmemizi sağlar. Bu yöntemde her iki hareket de fanlar yardımı ile yapılır. Besleme ve egzoz havaları arasında genellikle bir ısı geri kazanım sistemi vardır. Özellikle konut tipi uygulamalarda, bu ısı geri kazanım verimi %85’in üzerine çıkabilir. Dolayısıyla, kayda değer hiçbir ekstra ısıtma/soğutma yükü gerektirmeden, tüm yıl boyunca ortama taze hava sağlanıp basınç dengesi gözetilebilir. Sistemde ihtiyaç duyduğumuz taze havayı sağlarken aynı zamanda bu havayı koşullandırarak yani ısıtarak veya soğutarak da iç ortam yüklerini kontrol de edebiliriz. Bazı durumlarda iç ortam yüklerini almak için gerekli hava miktarı, bu ortamın ihtiyacı olan taze hava miktarından fazla olabilir. Bu durumda da ihtiyaç duyulan taze hava miktarını, iç ortam havası ile karıştırarak da enerji verimi sağlanabilir. Bu sistemlere ise “tam havalı sistemler” deriz ve merkezi olarak hava yoluyla mahallerin hem şartlandırılması hem de iç ortam hava kalitesinin sağlanmasında kullanılırlar.

ASHRAE Hava Yoluyla Bulaşan Hastalıklar Görüş Belgesi'ne göre, büyük damlacıklar ile bulaşıcı mikroorganizmalar içeren havadaki partiküllerin solunması yoluyla bulaşan hastalıklar, ısıtma, havalandırma ve iklimlendirme (HVAC) sistemleri kanalıyla hızlanabiliyor veya kontrol edilebiliyor. Bulaşıcı hastalıkların hava yoluyla bulaşmasını engellemek için havalandırma tasarım kriterleri nelerdir? Bu kriterlerin pandemi sürecindeki önemini nasıl değerlendirirsiniz?

Kamuya açık alanlarda en ideali, %100 taze hava ile çalışan iklimlendirme sistemlerinin kullanılmasıdır. Karışım havası kullanan hava koşullandırma ünitelerinde karışım havasının kapatılması ve tamamen karışımın izole edilmesi tavsiye edilir. Bu sayede cihazlar, %100 taze havalı olarak çalışacak ve direkt olarak dış ortam havasını soğutma veya ısıtma işlemi sonrasında ortama verecektir. Kişisel koruyucu tedbirlerin de alınmasıyla mümkün olan en üst seviye hijyen şartları sağlanabilir.

Mevcut iklimlendirme ve havalandırma sistemlerinde de iyileştirme çalışmaları yapılarak ortamda maksimum hijyen sağlanabilir. Merkezi havalandırma sistemlerinin filtre kademeleri iyileştirilebilir, hijyenik bakımlar yapılabilir, HEPA filtre kullanılabilir Bununla birlikte klima sistemlerinde UV lambalar bakteri ve virüsleri öldüren etkili bir yöntemdir. Yasal yönetmeliklere ve mevzuata uygun olması koşuluyla %100 dış havayla çalıştırılması mümkün olmayan cihazlarda UV lamba kullanılarak mahalden gelen hava steril edilebilir. Günümüzde artık neredeyse tüm klima sistemlerine entegre edilebilen bu lambaların bakteri ve virüslerin temizlenmesinde ciddi etkisi olduğu bilinmektedir. Bu tip ürünlerin doğru kullanımı son derece etkili ve önemlidir. UV lamba seçiminde, yok edilmesi istenen bakteri ve virüs için gerekli güç ve etkinliği sağlayacak temas süresine göre, uygun seçim üretici firma uzmanları tarafından yapılmalıdır. UV lambalar santral içinde batarya arkasında ve kanal içinde kullanılabilir. UV lamba etkisini sadece ışığın gördüğü yüzeyde/alanda gösterir. Bu yüzden UV lambaların cihaz içine veya kanala uygun şekilde yerleştirilmesi, hava filtrasyonunun daha etkili olmasını sağlayacaktır.  UV Lambaların insan ile temas etmeyecek şekilde sisteme entegre edilmesi son derece önemlidir.

Ortam havasını çevirerek çalışan klima ünitelerinin (fancoil, VRF iç ünite, ısı pompası gibi) kullanımının gerekli olduğu durumlarda, cihazların ön temizliğinin yapılmış olması, filtrelerinin sık temizlenmesi, drenaj tavalarının temizlik ve bakımlarının uygun kimyasallar ile (örnek %1 sodyum hipoklorit) yapılması ve gerekli hijyenin sağlanması için mümkünse ortam havasındaki virüsü seyreltecek UV filtre ve/veya HEPA filtre uygulanmasını öneriyoruz. Bu ünitelerin sürekli çalışır halde bırakılması daha uygun olacaktır. Belli periyodlarda ısıtmada çalıştırılmaları da bakteri ve virüslerin seyreltilmesini veya tamamen yok edilmesine katkı sağlayacaktır.

Türkiye’nin 2019 yılı iklimlendirme sektörü karnesini açıklayarak sektör ile paylaştınız. İSKİD Yönetim Kurulu Başkanı olarak, bu sonuçları nasıl değerlendiriyorsunuz?

İSKİD sektör istatistik sonuçlarına göre, en büyük pazar olan ev tipi klima ve değişken debili klima sistemleri (VRF / VRV / VRS) pazar büyüklüğü, önceki yıla göre %30 oranında düştü. Bunun en önemli nedeni, 2018 yılında yaşanan kur dalgalanması ile perakende pazarı tam da sıcak sezon içindeyken, ciddi şekilde etkilenmiş olması. Bu nedenle dağıtım kanalı stoklarında bulunan ürünlerin önemli bir bölümü 2019 yılına sarktı ve bu ürünlerin etkisi ile 2019 yılı toptan satışları, önceki yıla oranla düşük kaldı.

Alışveriş merkezleri ve büyük marketlerde yaygın olarak kullanılan çatı tipi paket klimalarda ise önceki yıla göre üretimde %20’lik artış, ithalatta ise %71’lik daralma konusunda, bu grupta pazarın Türk Malı ürünlere kaydığı gözlendi. Çatı tipi paket klima ürün grubunda sevindirici bir gelişme olarak ihracatın artmaya başladığı belirlendi. Ağırlıklı olarak kamu binalarında kullanılan fancoil cihazlarının imalat, iç satış ve ihracat satışlarında %20’lik düşüşte, Türkiye’deki kamu yatırımlarının küçülmesi etkili oldu. Diğer önemli bir tespit ise, sektörün, klima santrali ürünlerinde oldukça verimli bir yıl geçirdiği yönünde oldu. İmalat, iç satış, ihracat adetleri %35 oranında artarken, ithal ürün sayısının %35 oranında küçüldüğü görüldü. Sektörün Türk Malı klima santrali ürünlerine yöneldiğini söyleyebiliriz.

Tüm bunların yanında kısa vadede iklimlendirme sektörünün hedef pazarları olan yeni yatırımların yaşadığımız pandemi döneminde azaldığı gerçeği, yeni sistem satışlarından ziyade eski sistemlerin renovasyonu konusuna ağırlık verileceğini göstermektedir.

İklimlendirme, soğutma, klima konularında faaliyet gösteren firmalar ile üniversiteler arasında ilişki ve iş birliğinin geliştirilmesine yönelik gerçekleştirdiğiniz veya gerçekleştirmeyi hedeflediğiniz projeler var mı?

İSKİD Üniversite Sanayi İşbirliği Komisyonu bu konuda uzun zamandır çalışmalar yürütüyor. makine mühendisliği fakülteleri ile yakın ilişkiler yürüterek başarılı öğrencileri iklimlendirme sektörünü tanımaya ve katılmaya davet edip, sektör hakkında bilgilendirmeler yapıyor. ISKAV’ın öncülüğünde ve İSKİD’in de destek olduğu çalışmalar neticesinde Yıldız Üniversitesi Makine Fakültesi’nde İklimlendirme Bölümü açıldı. Yine ISKAV iş birliği ile İSMEK'in 15 uzmanlık okulundan biri olan ve iklimlendirme sektörüne eğitimli teknik personel yetiştirmeyi amaçlayan İSMEK İklimlendirme Okulu açıldı. İstanbul Teknik, Marmara, İstanbul Ticaret, Ar-El, Yıldız Teknik, Gebze Teknoloji, Ege ve Türk-Alman Üniversitesi gibi saygın üniversiteler ile protokoller imzalayarak üniversite-sanayi iş birliğinin artarak devam etmesi için çalışıyoruz. Yine İSKİD Üniversite Sanayi İşbirliği Komisyonu, yaklaşık 2 yıldır üzerinde titizlikle çalışarak “iklimlendirme Sektöründen Genç Mühendislere Mesajınız Var” başlıklı bir kitap yayınlayacaklar. Kitapta sektörümüzün duayenleri ve kıymetli temsilcilerinin sektörle ilgili deneyimleri ve hayatlarından kesitler yer alıyor. Bu eserle gençlerin “İklimlendirme Sektörü” hakkında fikir oluşturmasına yardımcı olabilmek hedefleniyor.

İklimlendirme sektörünün önemli gündem maddelerinden biri de küresel ısınma potansiyeli düşük akışkanların kullanımını yaygınlaştırmak. Bir seragazı olan, aynı zamanda ozon tabakasının delinmesine sebep olan HFC gazlarını kısıtlamayı hedefleyen Kigali Değişikliği Türkiye’de Mayıs 2019’da TBMM tarafından kabul edildi. Kigali Değişikliği, Türkiye iklimlendirme sektöründe, KIP değeri düşük soğutkanların kullanımına geçiş noktasında ne gibi değişimler getirecek?

Küresel İklim Değişikliğinin etkisinden dolayı sera gazı salınımını azaltmak, fosil yakıtların azaltılarak yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla yararlanmak ve enerji maliyetlerini düşürmek hedefleri ile paralel olarak Avrupa başta olmak üzere bütün dünyada iklimlendirme sektöründeki çok hızlı bir değişim söz konusu. Bugün kullandığımız teknolojiler çok kısa bir zamanda içinde daha enerji verimli ve daha çevreci ürünlere yerini bırakacak. Özellikle soğutucu akışkanlarda yaşanan değişim bütün ürünleri etkiliyor. Aynı zamanda enerji verimliliğine ilişkin sınırlamalar mevcut ürün tasarımlarının yenilenmesi mecburiyetini ortaya çıkarıyor. Özellikle ev tipi klimalarda bu geçiş çok daha hızlı olmakta. Kullanılmakta olan R410a soğutucu akışkana göre küresel ısınma potansiyeli çok daha düşük olan R32 gazının kullanımı Avrupa’da oldukça artmış, ülkemizde de bu yönde çalışmalar hız kazanmıştır. Üreticiler bu konuya önem vermekle birlikte bu dönüşümü daha hızlı gerçekleştirdiklerinde avantajlı konuma geçeceklerdir. Tüketicinin de bu konuda seçici olması geçişi daha da hızlandıracaktır. Türkiye iklimlendirme sektörü olarak gelişmeleri yakından takip ediyoruz ve ürünlerimizi yeni şartlara ve sınırlamalara adapte etme gayreti içerisindeyiz. Bu ortamda AR-GE ve ÜR-GE faaliyetlerimizin ve yatırımlarımızın önemi daha çok ortaya çıkıyor. Bugün için pazar bulabildiğimiz ürünlerimizin neredeyse tamamını yeni şartlara uyumlu hale getirmek zorundayız.

Son olarak eklemek istedikleriniz var mıdır?

Biz de İSKİD olarak yakın zamanda iç hava kalitesinin toplumun farklı seviyelerinde anlaşılması ve bu konuda farkındalığın artırılması için bir proje başlattık. Sağlık ve verimlilik için gerekli olan iç hava kalitesi konusunda farkındalık yaratma amacıyla güncel bilgilerin yer aldığı bir internet sitesini hayata geçirdik. “havandegissin.org” sitesi, günümüzde iklimlendirme ve havalandırma sektörünün üzerinde çalıştığı önemli konulardan olan “İç Hava Kalitesi” ile ilgili toplumda bilinç oluşturacak ve farkındalık yaratacak içerikler sunuyor. Umarız kamuoyunda bu konuda ilerleyen zamanlarda farkındalıkla birlikte bir talep gelişecektir.

 

 

Etiketler:

İSKİD, Yönetim, Kurulu, Başkanı, Ozan, Atasoy, İç, Ortam, Hava, Kalitesiyle, İlgili, Bilinç, Artmalı

Paylaş:
İLGİLİ İÇERİKLERE GÖZ ATIN
Our site uses cookies. Learn more about our use of cookies: cookie policy

Sign Up for Our Newsletter