Yapı Magazin
“AR-GE Merkezimiz, Yeni Tesisimizde Üretilecek İnovatif Ürünler İçin Çalışıyor”

“AR-GE Merkezimiz, Yeni Tesisimizde Üretilecek İnovatif Ürünler İçin Çalışıyor”

Türkiye bir deprem ülkesi olduğu için yapı sektörünün önemli gündem maddelerinden birini de depreme dayanıklı yapıların inşa edilmesi oluşturuyor. Polisan Kimya olarak sizler de güvenilir yapıların inşa edilmesi noktasında temelden başlayan bir hizmet sunuyorsunuz. Güvenilir yapıların inşa edilmesi noktasında proje aşamasından inşaatın finalize edilmesine kadar dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?

Depreme dayanıklı yapıların inşa edilmesi için öncelikle projede istenen dayanım ve yapının durabilite şartlarını sağlayan betonların üretiminin gerçekleşmesi gerekmektedir. Proje aşamasında, yapıda ihtiyaç duyulan beton dayanımı ile birlikte yapının uzun yıllar boyunca maruz kalacağı çevresel etki şartları da belirlenmektedir. Yapıda kullanılacak hazır beton için tasarım şartları bu kriterlere göre belirlenmekte ve yüksek standartlarda denetlenmektedir. İstenilen iki ana kriterin sağlanması, beton içinde üretim aşamasında ve döküm sonrası korunmasında beton kimyasallarının kullanımını gerektirmektedir. 

Beton dizaynında dayanım ve durabiliteye etki eden ana faktör betonun su ve çimento oranıdır. Bu oranlar beton çeşidine göre hem dayanım hem de durabilite koşullarının sağlanması bakımından standartlar tarafından belirlenmektedir. Su/çimento oranı azaldıkça betonun dayanım ve durabilitesi (servis ömrü) artar. Bu sebeple betonun tasarım ve üretim aşamasında düşük su-yüksek çimento kullanımına ihtiyaç duyulmaktadır. Kullanılan beton kimyasalları bu oranın istenilen seviyede tutulmasına yardımcı olur. 

Güvenilir yapılar inşa edebilmek için yapının proje tasarımı aşamasından tamamlanma sürecine kadar doğru mühendislik ve denetim hizmeti alması esastır. Uygulama için özellikle taşıyıcı elemanlarda projeye uygun malzemelerin seçilmesi, bunların olabilecek en doğru şekilde kullanılması ve yapılan tüm imalatların projeye uygunluğunun denetlenmesiyle güvenilir yapılar elde edilebilir.  

Sürdürülebilir çevre konusunda imzalanan Paris İklim Anlaşması birçok yasal zorunluluğu da beraberinde getirdi. Paris İklim Anlaşması, başta yapı kimyasalları olmak üzere Türkiye yapı sektörünü nasıl etkiler? Bu sürece uyum sağlamak adına Polisan Kimya olarak sürdürülebilirlik, çevre, karbon ayak izini azaltma gibi konularda nasıl adımlar atıyorsunuz? Yapı malzemeleri ürün gruplarınızda “Yaşam Döngüsü Analizi” ve “Çevresel Ürün Beyanı” için gerçekleştirdiğiniz çalışmalarınız nelerdir? 

Paris İklim Anlaşması’na taraf olan ülkeler, anlaşma gereği kendi emisyon hedeflerini belirlemeli ve bu hedefleri her 5 yılda bir güncellemelidir. Aralık 2019’da yayınlanan Avrupa Yeşil Mutabakatı ise, önemli bir kısmı karbon düzenlemeleri üzerine olmakla birlikte; inovasyon ve teknoloji, döngüsel ekonomi, biyo çeşitliliği koruma, sürdürülebilir ulaştırma, temiz, ulaşılabilir ve güvenli enerji gibi dönüştürücü birçok politikayı içermektedir. İlk etapta, çimento, demir-çelik, alüminyum, gübre ve enerji sanayilerine odaklanmakla birlikte, uygulamaların kısa sürede tüm sektörlerde yaygınlaşacağını düşünüyoruz. 

“2021’de gri su ayak izi yoğunluğumuzu ciddi bir başarı ile %51 oranında azalttık”

Polisan Holding’in bünyesinde, bizler de 2012 yılından bu yana iklim değişikliği ile mücadelede karbon ayak izi azaltımı konusunda çalışmalarımızı yürütüyor ve kurumsal karbon ayak izi raporlamalarını yapıyoruz. Su kaynaklarının verimli kullanılmasını hem toplumumuza hem de gezegendeki diğer canlılara karşı önemli bir sorumluluk olarak görüyoruz. Üretim faaliyetlerimizde su tüketimini, kirliliğini azaltacak ve geri dönüşümünü sağlayacak çözümler uyguluyor, AR-GE çalışmalarımızda su kaynaklarına etkisi daha az olacak tasarımlar geliştiriyor, bu yaklaşımımızı tüm değer zincirimize yaygınlaştırmaya gayret gösteriyoruz. Geçtiğimiz yıl gri su ayak izi yoğunluğumuzu ciddi bir başarı ile %51 oranında azalttık. Sera gazı emisyonu azaltımı konusunda da çok net duruşumuzu koruyoruz. Emisyonların etkin yönetimini sağlayabilmek, üretim ve kapasite dalgalanmalarından arındırılmış karbon ayak izini tespit edebilmek için normalize karbon ayak izi cinsinden emisyonlar takip ediyoruz. Ayrıca elleçlenen ürün bazındaki emisyonlarımızı takip ediyoruz, 2012 yılından bu yana sera gazı yoğunluğumuzda %53 oranında azaltım gerçekleştirdik. 

İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak ve doğal kaynakları korumak adına geliştirilen Karbon Saydamlık Projesi (CDP) İklim Değişikliği Programı ve Su Güvenliği Programı notumuzu “C” seviyesinden “B” seviyesine yükselterek, bir başarıya imza attık.

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından AR-GE merkezi unvanı almış olan merkezimizde sürdürülebilir ürünler geliştirme yönünde çalışmalar yürütülüyor. Yapı kimyasalları ürünlerimizin çimento üretimindeki klinker faktörünü azaltmak ve mineral katkıların çimento içinde kullanım oranını artırmak için çalışmalarımız mevcut. Böylelikle hem çimento üretiminde daha az klinker kullanımı ve daha az elektrik tüketimi sağlayacak hem de klinker üretiminde ortaya çıkan karbondioksit emisyonlarını azaltabileceğiz. Bu ürünlerimiz ile 2021 yılında müşterilerimizin sahalarında 300.000 ton daha az çimento tüketmelerini sağladık. Tünel açma makinalarının su kullanım ihtiyacını azaltmak üzere geliştirdiğimiz ürünlerimiz sayesinde yine aynı dönemde müşterilerimiz sahalarında 600.000 m3 su tasarrufu sağladılar. 

2021 yılında yapı malzemeleri ürün gruplarımızda ‘Yaşam Döngüsü Analizi’ ve ‘Çevresel Ürün Beyanı’ için çalışmalarımızı başlattık, 8 ürün grubunda 24 ürünümüze EPD belgesi almayı hedefledik.

Polisan Kimya, Türkiye’de kurulan ilk formaldehit ve reçine fabrikasına sahip bir firma… Sektörün öncü şirketleri arasında yer alan Polisan Kimya için başarının temel taşları nelerdir?

Yenilikçi ve sürdürülebilir kimyada lider çözüm ortağı olma vizyonuyla süreçlerimizi yönetiyoruz. Yalıtan, hafifleten, güçlendiren ve yapıştıran ürün ve sistem çözümleri sağlayarak; her coğrafyada değer üretmek başarımızın temel taşı. Müşterilerimiz, tedarikçilerimiz ve topluluğa karşı sorumluluğumuzu yerine getirmek amacıyla; doğal kaynakların ve enerjinin verimli kullanımını sağlayarak, yenilikçi ve insana yakışır faaliyetleri, şirketine bağlı ve tutkulu çalışanlarımızla gerçekleştiriyoruz.

Dünyadaki teknolojiyi yakından takip eden Polisan Kimya, hem teknoloji alanında hem de ürün geliştirme alanında yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. Teknoloji, ürün ve inovasyon noktasında gerçekleştirdiğiniz yatırımlarınızdan, yeni üretim tesislerinizden, sertifikalarınızdan ve AR-GE çalışmalarınızdan kısaca bahseder misiniz?

Polisan Kimya olarak 2017 yılından beri AR-GE çalışmalarımızı TÜBİTAK onaylı “Polisan Kimya AR-GE Merkezi” çatısı altında gerçekleştiriyoruz. Formaldehit ve reçine, yapı kimyasalları ve AUS32-AdBlue ürünlerimiz ve bu ürünlerin hammaddeleri AR-GE merkezimizde geliştirilmektedir.

Polisan Kimya olarak 2021 yılında 5 milyon Euro değerindeki “Yeni Reçine Tesisi” yatırımı için temel attık. Hali hazırda yıllık 150.000 ton olan üretim kapasitesi, yeni tesisimizde %30 oranında artacak. AR-GE merkezimiz, bu tesis bünyesinde üretilecek inovatif ürünler için çalışıyor. Yapılan çalışmalar sonucunda ithal ikame reçine ve türevi ürünler üreterek, ülke ekonomisine de fayda sağlamayı hedefliyoruz. 

Nisan 2022’de üretime geçmesini beklediğimiz tesisimiz, kullanılacak teknolojiler sayesinde, enerji verimliliği, emisyonda azalma, kaynakların optimum kullanılması gibi avantajlar ile verimlilik artışı sağlarken bir yandan da yeni inovatif ürünler üretebilir noktaya gelecek. Böylece Polisan Kimya olarak sürdürülebilirlik kavramlarına katkıda bulunmaya devam edeceğiz.

Yapı Kimyasalları için ise sahip olduğumuz Adana, Samsun ve Dilovası’nda bulunan 3 yapı kimyasalları fabrikamızda da Polikarboksilat (PC) içeren yeni nesil süper akışkanlaştırıcı beton katkıları üretiyoruz. Ayrıca Dilovası fabrikamızda bu beton katkılarının ana hammaddesi olan Polikarboksilat reaksiyonunu gerçekleştirip, ürünlerin ana hammaddesini de üretiyoruz.

Bu katkılardan kısaca bahsetmek gerekirse;

PC esaslı katkılar, betonun düşük su içeriğine rağmen yüksek akışkanlık ve işlenebilirliğe sahip olmasını sağlamaktadır. Düşük su içeriğine sahip beton, görece daha az boşluk yapısına sahip olmakta ve geçirimsizliği artmaktadır. Hem su hem de hava geçirimliliği azalan beton, içindeki demirin korozyona uğramasını ve paslanmasını engelleyerek betonarme yapının deprem ve çevresel etkilere karşı dayanımını yükseltir ve uzun ömürlü olmasını sağlar. 

“Polisan Kimya, ürünlerini sahip olduğu üretim ve kalite standartlarıyla birlikte aldığı belgelerle pazara sunmaktadır”

Polisan Kimya olarak sahip olduğumuz kalite belgeleri şunlardır;

• ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemleri 

• ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemleri

• ISO 18001 ISG Yönetim Sistemleri 

• ISO 10002 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemleri

• ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemleri 

• ISO 50001 Enerji Yönetim Sistemleri

• VDA AUS 32-AdBlue Sertifikası 

Avrupa’da ahşap esaslı levhalardan formaldehit emisyonu konusunda çeşitli yasal ve yeni bir emisyon sınıfı olarak çevre dostu ürünlerde “Blue Angel” sertifikası getirildi. Avrupa ve Türkiye’yi ahşap esaslı levhalarda formaldehit emisyonu limit değerleri, standartları ve test metotları açısından kıyaslamanızı istesek neler söylersiniz? Türkiye’de insanların bilinçlenmesi adına sektör paydaşlarına, derneklere ve devlete düşen görevler nelerdir?

Türkiye, ahşap esaslı levha sektöründe dünyanın 5. ve Avrupa’nın 2. en büyük üreticisidir. MDF/HDF levha üretiminde ise Avrupa’da 1. dünyada 2. sırada yer alırken, yonga levha üretiminde Avrupa da 3. dünyada 5., laminat parke üretiminde ise Avrupa’da 2. dünyada 3. sırada yer almaktadır. Dünyada ahşap esaslı levha üretimlerinde stratejik bir önemi olan Türkiye’nin ürünleri dünyanın çeşitli bölgelerine ihraç edilmekte ve ilgili regülasyonlara uygunluğu sürekli olarak kontrol edilmektedir.

Avrupa ve Amerika’da yürürlüğe giren formaldehit emisyon regülasyonları, tüm dünyada da formaldehit emisyonuna ciddi sınırlamalar getirmiş, kompozit ahşap panel üreticileri de bundan etkilenmiştir. Dünyada formaldehit emisyon sınırlamalarının geleceği henüz belli olmasa da panel üreticileri buna karşı düşük emisyona sahip formaldehit reçineleri, formaldehit tutucular ve formaldehit içermeyen diğer sentetik veya biyo esaslı yapıştırıcılar kullanmaya başlamıştır.

Türkiye’de satışı gerçekleştirilen ahşap esaslı levhalar ile ilgili herhangi bir yasal düzenleme bulunmamasına rağmen ihracat amaçlı üretilen ürünler regülasyonlara uygun şekilde üretilerek, testleri gerçekleştirilmektedir. İç talep için üretim alt yapısı da, gelebilecek regülasyonlar doğrultusunda hazır bulunmaktadır. Sektör paydaşlarının, derneklerin ve devletin ilerleyen yıllarda bu düzenlemeleri yürürlüğe aktif olarak alması, insan sağlığı açısından önemli ve gereklidir.

Türkiye’nin büyük bir bölümünün deprem tehdidi altında olması ve yapı stokunun büyük bir bölümünün betonarme olması nedeniyle temelde su yalıtımı, yapı güvenliği açısından şart. Polisan Kimya da suya dayanıklı, ısı ve yangın geçirimsizliği sağlayan ürünleriyle dikkat çekiyor. CURETON 1002 ve PROOFTON 2000 gibi ürünlerin su, ısı ve yangın yalıtımına katkısı nedir?

CURETON Serisi Kür Kimyasalları, taze dökülmüș beton üzerine uygulanan, olușturduğu film tabakası ile suyu betonun bünyesinde tutarak dayanım gelișimini sağlayan, hızlı kurumayı engelleyerek plastik rötreyi-çatlakları azaltan, buharlaşma azaltıcı kür malzemesidir. 

Cureton Ürünleri; düșey ve yatay yapı elemanlarının kürlenmesinde, yüzey sertleștirici uygulamalarında, havaalanı ve saha betonlarında, kanal ve kanalet betonlarında, nemin düșük, buharlașmanın ve hava akımlarının fazla olduğu yerlerdeki tüm beton dökümlerinde kullanılır. 

Cureton Kür Kimyasalları kullanılan betonlarda;

• Yüzeydeki hızlı kurumanın neden olduğu rötre çatlakları azalır

• Daha sert ve tozuması düşük bir yüzey sağlanır

• Saha, yol ve döşeme betonlarında mastarlanmış yüzeylerde daha fazla parlaklık elde etmek amacıyla uygulanır

• Çuval ve telis bezleri üzerine sulama veya direk beton yüzeyine yağmurlama gibi kür yöntemlerine göre daha etkin ve ekonomik çözüm sağlanmış olur

• UV ışınlarına dayanıklıdır, güneş ışınlarını yansıtarak taze betonda su kaybı riskini azaltır

• Özellikle saha betonlarında kullanılır

PROOFTON serisi su geçirimsizlik katkıları betondaki gözenekleri ve kapiler boşlukları yapısındaki hidrofobik kimyasallar ile doldurarak yapısal su geçirimsizlik sağlayan beton katkı maddesidir. Su depoları ve baraj inşaatları, yüzme havuzları, arıtma tesisleri, tünel ve kanal inşaatları, atık su arıtma inşaatları, açık kanal inşaatları ve tüm kütle betonları ve prekast betonlarında kullanılmaktadır. 

Proofton Su Geçirimsizlik Katkısı kullanılan betonlarda;

• Betonda agresif kimyasallara karşı dayanıklılığı

• Betonun sülfata karşı direnci

• Betonun donma-çözülme dayanımı artar

• Betonda su geçirimsizlik etkisi kalıcı ve yapısaldır

• Pozitif ve negatif yönden gelen su basıncına dayanıklıdır

• Betonda daha sonradan oluşabilecek çatlak ve kapiler boşlukları doldurur (max. 400 mikron)

• Betonun erken ve nihai dayanıma olumlu yönde etkisi vardır

“2022’de arz talep dengesi ve navlun fiyatları 2021 yılına kıyasla daha istikrarlı seyredecek” 

Yapı sektörü değişim ve gelişimin hiç durmadığı bir sektör. Fakat pandeminin de etkisiyle 2021 yılı oldukça zorlu geçti. 2021 yılını üretim, lojistik ve tedarik konularını da baz alarak Polisan Kimya ve yapı sektörü açısından nasıl değerlendirirsiniz? 2021 yılı sektör değerlendirmelerinizle birlikte 2022 yılına ait öngörüleriniz, beklentileriniz ve önümüzdeki döneme ait hedefleriniz nelerdir?

2020 yılında pandeminin etkisi ile arz talep dengesinde yaşanan ciddi değişimler kendini hem yukarı yönlü hammadde fiyatları hem de arzın talebi karşılayamaması olarak göstermişti. 2021 yılına gelindiğinde ise arz talep dengesizinin bozulmasının yanı sıra ciddi konteyner krizleri yaşandı. Bu da özellikle ithal hammadde alımlarında son ürün fiyatlarının çok ciddi oranlarda artmasına neden oldu. Bu hali ile 2021 yılının 2020 yılına kıyasla tedarik zinciri açısından çok daha zorlu geçtiğini söyleyebiliriz.

2022 yılında hem arz talep dengesinin hem de navlun fiyatlarının 2021 yılına kıyasla daha istikrarlı seyredeceğini öngörüyoruz. Yine de yakın gelecekte bu iki ana parametrenin 2020 öncesindeki seviyelere dönmeyeceği aşikârdır. Polisan Kimya olarak 2021 yılının bilinmezliklerle dolu çok zorlu tedarik süreçlerini hem firma içi hem de firma dışı iletişimizi en üst düzeyde tutarak başarılı bir şekilde tamamladık. 2022 yılını da başarılı bir şekilde tamamlayabilmek için en önemli yardımcımız doğru iletişim olacaktır.

Son olarak eklemek istedikleriniz var mıdır? 

Polisan Kimya olarak 2021 yılında 20’den fazla ülkeye ihracat gerçekleştirdik. 2022 yılında ise pandemi nedeniyle aktif olamadığımız yeni ülkelere ihracat yapabilmek ilk hedefimiz olacaktır. Ayrıca tüm segmentlerde yeni ürün gruplarını portföyümüze dâhil etmek üzere AR-GE ve üretim yatırımları yapılmakta olup bu hedefin gerçekleşmesinin ardından ürün ve ürün segmentleri lansmanları gerçekleştireceğiz.

Etiketler:

ARGE, Merkezimiz, Yeni, Tesisimizde, Üretilecek, İnovatif, Ürünler, İçin, Çalışıyor

Paylaş:
İLGİLİ İÇERİKLERE GÖZ ATIN
Our site uses cookies. Learn more about our use of cookies: cookie policy

Sign Up for Our Newsletter