Yapı sektörünün dijital geleceği olarak adlandırılan BIM (Yapı Bilgi Modellemesi) teknolojileri yapı ölçeğinde her türlü verinin dijital ortama aktarılmasına ve yönetilmesine imkân tanıyor. Sürdürülebilirlik, enerji verimliliği, zaman ve maliyet açısından avantajlar sunan BIM, altyapı projelerinde de sıklıkla tercih ediliyor. BIM süreçlerini, üst yapı ve altyapı projelerinde avantajlarını, endüstriyel tesislerde kullanımını ve BIM4Turkey’in bilinci artırmak için yaptığı çalışmaları konuştuğumuz BIM4Turkey Yönetim Kurulu Üyesi Ertuğrul Aksoy, gelişen teknolojilerle birlikte “yapı sektörünü daha kompakt ve bütünsel bir gelecek beklemektedir.” dedi.
BIM4Turkey, BIM konusunda ülkesel ölçekte gerçekleştirilen sosyal ve teknik faaliyetlerle farkındalığı artırmayı, endüstri ve üniversitelerde kapasiteyi; sunduğu zengin eğitim içerikleriyle yetkin sektör profesyonelleri yetiştirmeyi hedefliyor. Güncel eğitim çalışmalarınızdan kısaca bahseder misiniz?
BIM4Turkey BIM4Akademi adı altında inşaat sektöründeki her paydaş ve kuruma hizmet verebilecek çok geniş kapsamlı bir eğitim programı hazırlıyor. Hazırlanan bu program sayesinde BIM ile yeni tanışan kişilerden uzmanlaşmak isteyen mimar ve mühendislere kadar eğitimler veriliyor. BIM’in farklı kullanım şekilleri ile özelleştiği Hastane Projeleri, Havalimanı Projeleri, Yüksek Katlı Yapılar, Endüstriyel Tesisler ve Ulaşım Altyapı Projeleri gibi sektörlerde “Masterclass” eğitimleri veriliyor.
BIM4Akademi bünyesinde verilen eğitimlerin en büyük farkı eğitmenlerin tamamının özel sektörden gelen uygulamacılar olmasıdır. Eğitim verdikleri alanda en az bir proje bitirmiş, ihtiyaç halinde eğitimi talep eden kitleye göre 10 yıl ve üzerinde tecrübe sahibi kişiler tercih ediliyor. Türkiye’nin önde gelen firma ve kurumları ile birçok eğitimi tamamlamış olup şu anda devam eden eğitimlerimiz de vardır.
İnşaat sektörünün trend konularını işlediğiniz BIMDays kapsamında; Metro, Endüstriyel Tesis, Robotik, Yapıda Malzemenin Dijital Dönüşümü, Planlama ve Kontrol gibi başlıklarla sektörün öncü isimlerini bir araya getiriyor. BIMDays kapsamında 2023 planlarınız nelerdir?
Önümüzdeki en yakın etkinliğimiz 26 Nisan 2023 tarihinde Almanya Dusseldorf’ta gerçekleşecek Digital Construction zirvesidir. Bir diğer etkinliğimiz ise 11 Mayıs 2023 tarihinde, bu sene YTÜ’de ikincisini düzenlediğimiz Planlama ve Kontrol Zirvesidir. İlerleyen aylar için planladığımız etkinliklerimizi deprem sonrasında tekrar gözden geçirerek değiştirme kararı aldık. En yakın zamanda güncellenen çalışmalarımızı duyuracağız.
Projelerde çakışmaların en aza indirgenmesi için tüm paydaşların BEP’te belirtildiği gibi, eksiksiz şekilde sürece dahil olması gerekir.
BIM, farklı disiplinler arasında işbirliğine ve birlikte çalışabilirliğe katkı sağlayan yapı sektöründeki en önemli teknolojik yeniliklerden biridir. Karmaşık olarak ilerleyen ve çakışmaların meydana geldiği BIM projelerinde çakışmaların da en aza indirgenmesi gerekiyor. Mimari, statik, mekanik, elektrik, IT ve diğer disiplinler arası koordinasyonun sağlanması ve çakışmaların en aza indirgenmesi için nasıl bir yöntem izlenmesi gerekiyor?
BIM süreçleri uygulanmış projelerde farklı disiplinlerin bir arada çalışması son derece önemlidir. Ekiplerin birbirleri ile uyum içinde çalışması adına en geç sözleşme sürecinde BEP (BIM Execution Plan) içinde tarafların görev ve sorumlulukları, süreçler, kullanılacak teknolojiler ve model doğru şekilde tanımlanmalıdır. Çakışmaların en aza indirgenmesi adına tasarım sürecinde ilgili paydaşların BEP’te belirtildiği gibi, eksiksiz şekilde sürece dahil olması beklenmektedir. Her bir projenin zaman, bütçe, organizasyon yapısı gibi kendisine özgü birçok farklı dinamikleri olmasından ötürü uygulamada farklılıklar doğabilir.
İnşaat süreci tamamlanmış bir yapının dijital kopyası oluşturularak ‘Yapı Yaşam Döngüsü’ boyunca bina performansı takip edilebilir
Bildiğiniz gibi Kahramanmaraş merkezli olan ve 11 ili etkileyen depremle birlikte Türkiye, tarihteki en büyük felaketlerden birini yaşadı. Meydana gelen depremler sonucu yeni ve eski fark etmeksizin binlerce yapının hasar aldığı tespit edildi. Depreme dirençli yapıların inşa edilmesinde BIM’ın katkıları nelerdir?
BIM teknolojileri yapı ölçeğinde her türlü verinin dijital ortama aktarılması ve yönetilmesini mümkün kılıyor. Bu anlamda sayabileceğimiz onlarca süreç bulunmakla birlikte bunları kısaca şu şekilde özetleyebiliriz. Öncelikle depreme dayanıklı yapı tasarımı için yönetmeliğe uygunluk kontrolleri sağlanabilir. Burada zemin etütünden yapısal analize kadar aklınıza gelebilecek her bir tasarım süreci denetlenebilir, hatta kamu kurumları bu denetime dahil edilebilir. Yapım aşamasında ise saha kontrolleri ve ölçümler en hassas haliyle, bulut tabanlı cihazlarla hatayı minimize ederek kontrol edilebilir. İnşaat süreci tamamlanmış bir yapının dijital kopyası oluşturularak “Yapı Yaşam Döngüsü” boyunca (tahminen 50 yıl) bina performansı takip edilebilir. Yapıya komşu olan diğer binalarla, zeminle, altyapılarla (kanalizasyon, metro hatları, vb.) ilişkileri takip edilebilir. Yapının bakım periyotları ve alınabilecek önlemler önceden takvimlendirilebilir. Yapının akıllı bina özelliği kazanması durumunda GIS ve diğer teknolojilerle uygulanarak “Afet Simülasyon Planları” çıkartılabilir. Afet anında ve öncesinde yapılması gerekenler yapıyı kullanan kişilerle ve yerel yönetimlerle paylaşılabilir. Bu ve bir çok ileri teknoloji kullanılarak deprem, sel, yangın gibi afet durumları için yapılması gerekenler ilgili kamu kurumlarına raporlanabilir.
“Entegre Fabrika Model ile (IFM) endüstriyel tesisin dijital ikizi çıkarılır ve bu sayede çok daha etkin ve verimli bir tesis yönetimine kavuşulur”
BIM, yapıların yanı sıra endüstriyel tesislerde de dijitalleşmeyi ifade ediyor ve imalatçıların yeni bir işlevsellik ve sürdürülebilirlik sürecine girmesini sağlıyor. Bu noktada entegre fabrika modellemesinden kısaca bahsedebilir misiniz? Entegre fabrika modellemede süreç nasıl işler ve avantajları nelerdir?
Konut ve altyapıya göre çok daha kompleks olan endüstriyel tesislerde birbirinden bağımsız veya ilişkili birçok sistem bulunuyor. Entegre Fabrika Model ile (IFM) endüstriyel tesisin dijital ikizi çıkarılır, tesise ait sistemler birbirleriyle optimize edilip bilginin kullanım modeli oluşturulur ve bu sayede çok daha etkin ve verimli bir tesis yönetimine kavuşulur. Bu süreci tamamlayabilmek için tesise ait projelerin 2D ve 3D dijital kopyası oluşturulup üretim süreçlerine ait yazılımlara entegre edilir. Bu sayede masa başında üretim bantları, yeni cihaz tasarımları, tesisin çevre ile ilişkisi, tesis içindeki alt işletmelerin yönetimi tek bir entegre model üzerinden yönetilir.
Endüstriyel tesisler, risklerin yüksek olduğu, verime etki eden her bir bilginin dikkate alındığı yapılardır. BIM uygulamaları endüstriyel yapılarda risklerin en aza indirgenmesi, iş sağlığı ve güvenliğini nasıl etkiliyor?
Endüstriyel tesislerin işletme yönetiminde uzun yıllardır BMS, BAS, EMS, WMS, CAFM, CMMS, SCADA gibi birçok yönetim sistemi kullanılıyor. Günümüzde Akıllı Fabrika (Smart Factory) olarak bilinen tesislerde BIM kullanımı sayesinde modellenmiş bilgi endüstriyel tesise ait farklı sitemlerin birbirleri ile entegrasyonunu mümkün kılmakta, tesisin tek bir model üzerinden yönetilmesine imkân tanıyor. Risk yönetimi, iş sağlığı ve güvenliği yönetimini destekleyen her türlü yazılım model içine entegre edilebilmektedir. Ölçüm yapan, uyarı veren, veri sağlayan veya herhangi bir özel fonksiyonu cihazlar da bu sistemlere dahil edilebilir. Bu sayede endüstriyel tesis içinde kaza riski minimize edilecek ve verimlilik artacaktır. Robot ve akıllı cihazların desteklendiği endüstri 5.0 ile, IoT ve büyük veriye odaklanan endüstri 4.0 ötesinde insani, çevresel ve sosyal yönler ön planda tutularak sürdürülebilirlik hedefleri de destekleniyor.
“Yeşil binalar kapsamında BREEAM, LEED, DGNB ve ülkemizde YES-TR yaklaşımlarının tamamı BIM modeli içine entegre edilebilir”
Çevreye duyarlı, sürdürülebilir ve enerji verimli yapıların inşasında BIM uygulamalarının önemi nedir? Akıllı şehirlerin ve akıllı evlerin bakım- onarım ve işletim süreçlerinde BIM teknolojisinden faydalanmak mümkün mü? Sürdürülebilirlik ve çevreye duyarlı yapıların inşa edilmesi için BIM4Turkey olarak nasıl çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz?
BIM’in altıncı boyutu (6D) “Sürdürülebilirlik ve Enerji Verimliliği”ni inceler. BIM modeli içine sonsuz bilginin aktarılabileceğini düşünürsek tasarım ve enerji tüketim tahminlerinde çok daha gelişmiş yazılımların kullanılabileceğini ve çok daha hassas ve gerçekçi analizlerin yapılabileceğini biliyoruz. Yapısal veriler ile beraber mevsimsel tahminler ve projeksiyonlar, küresel ısınma, iklimsel veriler gibi coğrafik veriler yine ileri teknoloji yazılımlarla, dijital ortamda modele entegre edilebilir. Bu sayede sadece günümüzde değil 50 yıl sonra oluşacak iklim gereksinimleri dahi tasarım sürecine dahil edilebilir. Günümüzde yeşil binalar kapsamında BREEAM, LEED, DGNB ve ülkemizde YES-TR yaklaşımlarının tamamı BIM modeli içine entegre edilebilmektedir. BIM4Turkey ailesi olarak enerji verimli yazılımlar, inşaat teknolojileri, yapı malzemeleri teknolojileri ve yapım yönetim teknolojileri alanında farklı kurum ve üniversitelerle birçok etkinlik düzenledik. Bu alanda dünyadaki öncü kurumları takip ediyor ve BIM4Akademi altında ilgili eğitim programlarına devam ediyoruz.
“Kullanılacak malzemelerin dijital ortamda kataloglanması, her türlü bilginin işlenmesi ve BIM tabanlı yazılımlarda kullanılabilir hale dönüştürülmesi mevcut ekosistemde kayda değer yeniliklere vesile olacaktır”
Yapının dijital ikizlerinin yer aldığı BIM uygulamaları tüm iş süreçlerini olduğu kadar malzemelerin de dijitalleşmesini sağlıyor. Yapı malzemesinin dijitalleşmesi, sürdürülebilirliği ve döngüsel ekonomiyi nasıl etkiler?
Yapı malzemeleri teknolojileri gerek tasarım süreçlerinde gerekse kullanılan malzeme bileşenleri açısından hızla gelişiyor. Yapının çevreye duyarlı, enerji verimi yüksek ve sürdürülebilir olması adına kullanılacak malzemenin de aynı amaca hizmet etmesi bekleniyor.
Dijital ortamda tasarım süreçleri ve performans analizleri tamamlanmış, tasarımı bitmiş yapıya uygun malzemenin tedarik süreçleri de sürdürülebilirliği ilgilendiren bir başka önemli husustur. Tercih edilecek malzemenin kullanılacağı yapıya ulaşıncaya kadar ki ön süreçleri de dikkate alınmaktadır. Kullanılacak malzemenin üretimi ve hatta nakliyesi için doğaya ne kadar zarar verdiği ve karbon ayak izinin hesabı günümüzde takip edilebilmektedir.
Özetle bir yapının döngüsel ekonomiye katkı sunabilmesi için geleneksel yöntemlerden çok daha fazla parametre üzerinden değerlendirilmesi gerekiyor. İnşaat sürecinin tamamlanmasının ardından da bina yaşam döngüsü boyunca malzeme ve tasarım performansı takip ediliyor. Bütün bu süreçlerin en sağlıklı şekilde takip edilmesi yine dijital ortamda, yapı teknolojileri yazılımları kullanılarak mümkün olacaktır. Yapı malzemeleri üreticileri açısından da inşaat sektöründe kullanılacak malzemelerin dijital ortamda kataloglanması, her türlü bilginin işlenmesi ve BIM tabanlı yazılımlarda kullanılabilir hale dönüştürülmesi mevcut ekosistemde kayda değer yeniliklere vesile olacaktır.
Cepheler bir binanın enerji performansı, iç işlevleri ve çevresi ile ilgili kritik roller taşımaktadır. Nefes alabilen, geometrik açıdan zorlu, parametrik, sürdürülebilir ve dinamik cepheler için BIM uygulamalarının katkıları nedir ve cephe tasarımında nasıl farklılıklar meydana getirir?
Yeşil binalar yönetmeliğinin devreye girmesi ve sürdürülebilirlik kapsamında enerji verimliliğinin önemi bir kat daha artmıştır. Binaların enerji tüketiminde çok ciddi pay sahibi olan cephelerde kullanılan malzemeden tasarıma kadar sürdürülebilir yaklaşımlar tercih edilmektedir. Cephelerde zorlu geometrilerin çözümlenmesinde, enerji verimliliğinde, malzeme seçiminde parametrik tasarım kadar generatif tasarım yaklaşımı da kullanılmaktadır. Tasarımda kullanılan yazılımlar içine eklentiler (plugin) girilerek, kodlama desteğiyle beraber farklı çözümler üretilebilir. Bu gibi uygulamalar sayesinde geleneksel yöntemlerle çok uzun süren, hata oranı yüksek tasarımlar çok kısa sürede üretilebilir. Yine tasarımların oluşturulmasında hata ve hesap riskleri minimize edilir.
“Altyapı projelerinde BIM uyumlu yazılımlarla bir model oluşturulması tasarım ve yapım süreçlerinde zaman kazandırıyor”
Altyapıların tasarlanması, inşa edilmesi, renovasyonu, tamiri ve bakımı noktasında BIM uygulamalarının önemi nedir? BIM uygulamaları ile hazırlanan altyapı projelerinin geleneksel yöntemlerle hazırlanan projelere kıyasla avantajları nelerdir? Ulusal ve uluslararası projeleri kıyasladığınızda Türkiye’deki BIM çalışmalarını ve projeleri yeterli buluyor musunuz?
Altyapı projelerinin dijital ortama aktarılmasında ve yönetilmesinde birçok fayda sayabiliriz. Öncelikle tasarım aşamasında bazı yapılar hariç lineer bir forma sahip olan altyapı projelerinde sadece bu alanda özelleşmiş farklı yazılımlar kullanıldığını biliyoruz. BIM uyumlu bu yazılımlarla bir model oluşturulması halinde tasarım ve yapım süreçlerinde ciddi zaman ve süre kazancı sağlanmaktadır. Yine çok geniş alana, büyük açıklıklara veya coğrafi açıdan zor alanlarda hayata geçirilen altyapı projelerinde saha takip süreçleri drone ve harita mühendisliği teknolojileri sayesinde çok daha kolaylaşmaktadır. Toprak altında kalan yapılarda ise özellikle bakım ve takip süreçleri çok zordur. Farklı altyapı hatlarının birbiri ile çakışması, ileriye dönük şehir planlarını dahi etkilemektedir. Dijital ortama aktarılmış projeler ise akıllı şehir, dijital ikiz, NIM, CIM, LIM gibi teknolojilerle entegre edilerek etkin şekilde yönetilebilmektedir. Ülkemiz son yirmi yıldır ulaştırma projelerinde ciddi bir ivme kazanmıştır. Havalimanı müteahhitliğinde dünya sıralamasında firmalarımız mevcuttur. BIM tabanlı tesis işletme ve yapım süreçleri yıllardır inşaat sektöründe kullanılmaktadır. IGA projesinde çok sayıda çakışma analizi yapılarak ciddi ekonomi sağlanmıştır. Keza yurt dışı projelerinde çalışan firmalarımız da alanında ses getiren işlere imza atmaktadır. BIM ve inşaat teknolojileri süreçlerinin kamu kurumlarınca da kullanılması, yasalarla desteklenmesi ve yaygınlaşması ile birlikte münferit firmalar ve projelerin çok ötesinde bütün sektör tam bir entegrasyon sağlayacaktır.
Son olarak eklemek istedikleriniz var mıdır?
Dünyanın en büyük sektörü olan inşaat sektörü (%13, 2021 GDP) 2050 projeksiyonlarına göre daha da büyüyecektir (%16, 2050 GDP). Öte yandan enerji tüketimi (%35) ve karbon salınımı (%38) açısından doğaya en zararlı sektör yine inşaattır. Önümüzdeki 30 yıl boyunca Net Zero Carbon 2050 hedefleri kapsamında kaynak kullanımı ve doğayı koruma politikalarını her gün daha da hayatımızın içine alacağız, en büyük gündemimiz olacak.
2026 yılıyla beraber karbon tüketimi ve farklı vergiler, cezalar kapımızı çalacak. Yaşadığımız afetler bize çok büyük acılar tecrübe ettirerek şunu gösterdi ki, doğru bir yapılaşma ve şehirleşme sadece yaşam konforu sağlamakla kalmıyor, aksi halde maalesef bizi canımızdan dahi edebiliyor. Canımızı emanet ettiğimiz yapılarda, ne yazık ki teknoloji entegrasyonu ve dijitalleşme sıralamasında bakıldığında dünyada en geride kalan sektörlerden biri olduğunu görüyoruz.
Dünyada yapı malzemeleri teknolojileri, yapım yönetimi teknolojileri ve yapı tasarımı teknolojileri hızla gelişmektedir. Farklı mühendislik disiplinlerinin artık bir arada, ortak çalıştığı interdisipliner çalışma anlayışı hızla yaygınlaşmaktadır. Yapım öncesi ve yapım sonrası süreçlere ait teknolojiler birbirleri ile entegre olmaktadır. Özetle yapı sektörünü daha kompakt ve bütünsel bir gelecek beklemektedir. BIM4Turkey ailesi olarak dijital inşaat, veriye dayalı inşaat, BIM gibi kavramların üniversitelerimizde, kamu kurumlarında ve özel sektörde daha çok duyulması ve kullanılması adına var gücümüzle çalışmaya ve Türk inşaat sektörünün dijital dönüşüm sürecini desteklemeye devam ediyoruz. En yakın tarihte sektörel dijitalleşme sürecimizi tamamlayarak daha sağlıklı ve güvenli bir gelecekte yaşamayı arzu ediyoruz