Çimento ve beton katkıları konusunda küresel bir oyuncu olan Chryso, sürdürülebilirlik ve yenilikçilik alanlarındaki öncü rolünü güçlendiriyor. Chryso'nun AR-GE'ye olan yatırımları, sektördeki liderliğini pekiştirirken, EnviroMix ve Quad gibi özel ürün serileriyle beton endüstrisine sürdürülebilirlik odaklı çözümler sunuyor. Chryso'nun stratejik birleşmeleri ve yenilikçi yaklaşımları, sektördeki gücünü artırırken, global pazarda etkinliğini genişletiyor. Chryso'nun vizyonu, inşaat sektöründe sürdürülebilir yapılaşmayı teşvik ederek gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak üzerine odaklanmış durumda. Biz de Yapı Magazin dergisi olarak Chryso Satış ve Pazarlama Direktörü Rıza Altınsoy ve Chryso Bölge Teknik ve Pazarlama Direktörü Osman Tezel ile Chryso'nun sürdürülebilirlik alanında başarıya ulaşmasını sağlayan önemli stratejilerini, sektörde sürdürülebilir inovasyonlar konusunda Chryso'nun liderliğini ve yeni satın almalarla birlikte Chryso’nun sürdürülebilir büyümesini konuştuk.
Chryso, beton ve çimento yapı kimyasalları alanında yenilikçi çözümler sunuyor ve sürdürülebilirlik konusunda öncü bir rol üstleniyor. Özellikle Türkiye'de 30 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren Chryso, Kocaeli, Trabzon, Adana ve Aydın'daki fabrikalarıyla da yerel ekonomiye önemli katkılarda bulunuyor. Chryso'nun sürdürülebilirlik alanında başarıya ulaşmasını sağlayan en önemli stratejileri nelerdir?
Rıza Altınsoy: Chryso, AR-GE'ye büyük önem veren uluslararası bir şirkettir ve 2020 yılında Saint-Gobain şirketine dahil oldu. Saint Gobain uluslararası büyük bir grup olup 2050 yılına kadar sıfır karbon salınımını yüzde elli oranında azaltma hedefiyle sürdürülebilirlik konusunda önemli adımlar atmaktadır.
Chryso, çimento ve beton katkıları üretimi alanında faaliyet göstermektedir. Bu alanda özellikle Klinker kullanımını azaltarak çimento oranını düşürme amacıyla atık malzemelerin geri dönüşümüne yönelik inovatif katkılar geliştirmektedir. Bu uygulamalar, çevresel sürdürülebilirliğe önemli katkılarda bulunmakta ve şirketin bu alandaki liderliğini pekiştirmektedir.
Ayrıca, Chryso tüm fabrikalarında güneş enerjisinden elektrik üretme sistemlerini kullanmaktadır ve bu sayede yaklaşık yüzde 80 oranında kendi elektriğini sağlama kapasitesine sahiptir. Bu yenilikçi yaklaşım, şirketin enerji verimliliğini artırarak çevresel etkilerini azaltma çabalarını desteklemektedir.
Chryso'nun sürdürülebilirlik odaklı stratejileri ve yenilikçi çözümleri, hem çevresel hem de ekonomik açıdan önemli kazanımlar sağlamaktadır. Şirket, Saint-Gobain çatısı altında güçlü bir şekilde yer alarak geleceğe yönelik sürdürülebilir bir yapı inşa etmeye kararlıdır.
Osman Tezel: Chryso'nun özellikle AR-GE ve inovasyon alanındaki yatırımları sayesinde sürdürülebilirlik konusunda önemli adımlar atılmıştır. Geçmiş deneyimlerinden beslenen firma, örneğin Quad ve EnviroMix serisi gibi ürünlerle sürdürülebilirlik odaklı çözümler geliştirmiştir. Klinker üretimi sırasında ortaya çıkan yüksek enerji tüketimi ve karbondioksit salınımını minimize etmeye yönelik çalışmalarıyla ön plana çıkmaktadır. Ayrıca, döngüsel ekonomiye katkıda bulunmak amacıyla, kullanımı zor olan ancak kaynaklarından faydalanılabilen malzemelerin (örneğin geri dönüşüm agregaları) beton üretiminde kullanılabilmesini kolaylaştırmaktadır. Bu yaklaşımlar hem beton sektörüne destek sağlamakta hem de döngüsel ekonomiye katkıda bulunmaktadır. Chryso'nun temelinde AR-GE ve inovasyon yer almaktadır, bu da sürdürülebilirlik alanında anlamlı ilerlemeler sağlamasına olanak tanımaktadır.
Rıza Altınsoy: EnviroMix ve Quad ürünlerimizle çevreci ve inovatif çözümler sunarak, beton endüstrisine önemli katkılarda bulunuyoruz
Sektörde sürdürülebilir inovasyonlar konusunda Chryso'nun liderliğini nasıl tanımlıyorsunuz? Hangi özel ürün veya hizmetleriniz sürdürülebilirlik açısından en büyük etkiyi sağlıyor ve bu ürünlerin geliştirilmesindeki süreç nasıl işliyor?
Rıza Altınsoy: Chryso, EnviroMix ve Quad gibi özel ürün serileri ile sektörde önemli fark yaratıyor. EnviroMix, cüruf ve uçucu kül gibi malzemelerle kullanılabilen özel bir polimer içeren benzersiz bir beton katkısı olarak öne çıkıyor. Bu sayede çimento kullanımını azaltarak enerji tasarrufu sağlarken, çevresel etkileri minimize etmeyi hedefliyoruz.
Öte yandan, çimento öğütme işlemini kolaylaştırıcı katkılarımızla sektördeki lider konumumuzu koruyoruz. Bu katkılar, enerji verimliliğini artırarak çimento üretiminde karbon salınımını azaltmamıza büyük katkı sağlıyor. Türkiye genelinde ve özellikle Kuzey Marmara, Güneydoğu Anadolu, Güney Akdeniz ve Güney Doğu Akdeniz bölgelerindeki agrega sorunlarına yönelik Quad serimizle çözümler sunarak, atık problemlerini minimize ediyoruz.
AR-GE faaliyetlerimiz kapsamında geliştirdiğimiz ürünler, maden ocaklarında doğrudan uygulanabilen çözümler sunmakta ve bu alanda önemli bir çözüm ortağı olma yolunda ilerliyor. Özellikle taş ocağı işleten maden şirketlerine yönelik sunduğumuz çözümler, ürettikleri agregaları beton üretiminde problemsiz bir şekilde kullanmalarını sağlayarak sektörel verimliliği artırıyor.
EnviroMix ve Quad ürünlerimizle çevreci ve inovatif çözümler sunarak, beton endüstrisine önemli katkılarda bulunuyoruz. Sektördeki ihtiyaçlara yönelik yenilikçi yaklaşımlarımızla, daha sürdürülebilir bir gelecek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Osman Tezel: Ürettiklerimizi beton endüstrisinde kullanıma sunarken, sadece işlevsellikleriyle değil, dayanıklılık ve uzun ömürleriyle de öne çıkarmaya özen gösteriyoruz. Agregaların betonun dayanıklılık özelliklerini etkilemesiyle ilgili olarak da titizlikle çalışıyoruz. Ürünlerimizin beton içinde uzun vadeli kullanımını sağlamak için AR-GE ve kalite kontrol süreçlerimize büyük önem veriyoruz.
Kirli ve geri dönüştürülebilen agregaların ekonomiye kazandırılması, sadece işlevsellikleriyle sınırlı kalmayıp aynı zamanda sürdürülebilirlik açısından da büyük önem taşıyor. Beton içinde kullanılabilecek, ancak mevcut yapısı gereği bu şekilde kullanılamayan ürünleri yeniden değerlendirerek çevresel etkiyi minimize etmeyi hedefliyoruz. Ürünlerimizin beton içerisinde kullanılması sayesinde betonun dayanıklılık ve sürdürülebilirlik açısından etkisi kritik bir parametre haline geliyor. Beton ne kadar uzun süre dayanırsa, çevresel etkileri de o kadar az oluyor.
Ürünlerimiz betonun dayanıklılığını ve ömrünü uzatarak, endüstriye önemli katkılar sağlarken, çevresel sürdürülebilirliği desteklemeyi amaçlıyoruz. Yenilikçi yaklaşımlarımızla, beton teknolojisindeki ilerlemeleri teşvik ederek sektörel standartları yükseltmeye devam ediyoruz.
Osman Tezel: Chryso ve GCP olarak, betonun tasarım aşamasından başlayarak yapıların tamamlanmasına kadar olan süreçte, sürdürülebilirlik kavramını destekleyen ürünler geliştiriyoruz
Saint-Gobain bünyesine katılmanızın ardından ve GCP'nin de satın alınmasıyla markalar arası sinerji ve iş birlikleri nasıl sağlanıyor? Bu iş birlikleri, Chryso'nun sürdürülebilirlik ve inovasyon hedeflerini nasıl destekliyor?
Rıza Altınsoy: GCP ve Chryso, küresel çapta inşaat sektöründe önemli birer oyuncu olarak yer alır. GCP özellikle Kuzey Amerika ve Pasifik bölgesinde güçlü bir varlığa sahipken, Chryso Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Güney Afrika'da etkin bir şekilde faaliyet göstermektedir. Her iki firma da beton ve çimento katkıları konusunda uzmanlaşmış olup, özellikle Special Building Materials (Özel Yapı Malzemeleri) kategorisinde önde gelen markalardandır.
Chryso, dayanıklılık ve sürdürülebilirlik konularında sunduğu çözümlerle tanınır. Örneğin, suya dayanıklı betonlar ve çimento katkıları, yapıların uzun ömürlü olmasını sağlar ve bakım maliyetlerini azaltır. GCP ise yapı projelerinde yüksek performanslı çözümler sunarak sektördeki liderliğini sürdürmektedir.
Bu güçlü markaların bir araya gelmesi, sektörde en iyi uygulamaları ve teknolojileri birleştirerek inşaat projelerinin daha dayanıklı ve sürdürülebilir olmasını sağlar. Hem GCP'nin hem de Chryso'nun mükemmeliyetçi yaklaşımı, yapı sektöründe standartları belirleyen ve geleceğe yönelik çözümler sunan bir yapı oluşturmaktadır.
Ayrıca Saint-Gobain'in özel çalışmaları ve regülasyonlar çerçevesinde ruhsat alabilmek için gereken geçerlilikleri yerine getirme çabaları, yapı kimyasalları sektöründe Weber'in çalışmalarıyla ortak bir sinerji yaratmayı hedefliyoruz. Chryso olarak, kendi özel yapılarımızı geliştirirken Saint-Gobain'in projelerine de destek veriyoruz ve bu iş birliğini gelecekte daha da güçlendirerek sürdüreceğiz.
Özellikle 2050 yılına kadar sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmak için yoğun çaba sarf ediyoruz. Bu süreçte, sürdürülebilir yapılaşma ve çevre dostu inşaat malzemeleri konusundaki çalışmalarımızı artırarak, endüstri standartlarını yükseltmeyi ve çevresel etkileri minimize etmeyi amaçlıyoruz.
Saint-Gobain'in vizyonuyla uyumlu olarak, inovasyon ve teknolojiye odaklanarak gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmayı hedefliyoruz. Bu doğrultuda, karbon emisyonlarını azaltma ve sürdürülebilirlik ilkelerini güçlendirme konusundaki çabalarımızı sürdüreceğiz.
Osman Tezel: Saint-Gobain'in stratejisi, Chryso ve GCP markalarının teknolojik üstünlüklerini bir araya getirerek kaba inşaatın yanı sıra ince inşaat alanına da dokunan kapsamlı bir çözüm yoluna odaklanıyor. Bu yaklaşım, sürdürülebilirlik vizyonuyla da uyumlu bir şekilde şekilleniyor. Özellikle Chryso ve GCP arasındaki iş birliği, beton teknolojileri arasında ortak sinerjiler üzerine odaklanarak, sektördeki güçlü yönlerini birleştirme hedefi taşıyor.
Chryso'nun beton ve çimento katkılarındaki uzmanlığına ek olarak, GCP'nin yapı kimyasalları alanındaki yetkinliği de bu iş birliğiyle ön plana çıkıyor. Bu sayede büyük projeler için uygun ürünler geliştirilerek, beton teknolojilerinde Quad, EnviroMix sistemlerinin yanısıra, Preproof izolasyon grupları, Deneef enjeksiyon sistemleri gibi SBM grupları altında çeşitli inovatif çözümler sunuluyor. Tüm bu ürünler, yapıların dayanıklılığını artırarak ve sürdürülebilirlik ilkelerine uygun olarak riskleri minimize etmeyi hedefliyor.
Ayrıca Chryso ve GCP olarak, betonun tasarım aşamasından başlayarak yapıların tamamlanmasına kadar olan süreçte, sürdürülebilirlik kavramını destekleyen ürünler geliştiriyoruz. Bu süreçte, yapıların daha uzun ömürlü ve dayanıklı olmasını sağlamak için sürekli olarak yeni teknolojilere ve çözümlere odaklanıyoruz.
Chryso'nun çevresel ayak izini azaltma çabaları hakkında bilgi alabilir miyiz? Özellikle enerji tüketimi, karbon emisyonları ve su kullanımı gibi kritik faktörlerde hangi iyileştirme stratejileri üzerinde odaklanıyorsunuz?
Rıza Altınsoy: Biz beton üretiminde, su geçirmezlik sorunları yaşamayacak güçlü bir beton geliştirmeye odaklanıyoruz. Bu amaçla, SBM ve GCP ürünleriyle su yalıtımını da sağlayarak korozyon riskini azaltıyoruz. Özellikle GCP'nin patentli ürünü Preproof, dünyada kendini kanıtlamış ve sıkça tercih edilen bir marka olarak biliniyor. Bu ürünlerle yapılan su yalıtımı, betonun dayanıklılığını artırarak yapıların deprem gibi durumlarda da gücünü korumasına yardımcı oluyor.
Müteahhit firmalara sunduğumuz bu bütünlüklü çözümlerle, hem su yalıtımı sorunlarına etkili bir çözüm sunuyoruz hem de yapıların uzun ömürlü olmasına katkı sağlıyoruz. Bu şekilde, sürdürülebilir yapılaşma ve çevre dostu uygulamalar konusunda sektöre önemli katkılar sunmayı amaçlıyoruz.
Şu anda Türkiye inşaat sektörü, sıfır karbon hedefine yönelik destekleyici regülasyonlarla kısıtlı değil. Gönüllü olarak yapılacak adımları ittiriyoruz, ancak bu çabaların karşılığını bulmak zorundayız. Paris Anlaşması'na imza atıldı ve bu hedeflere ulaşmak için regülasyonlarla desteklenmesi gerekiyor. Bu desteğin finansmanını sağlamak için yapılanması gerekiyor. Şu anda sunduğumuz çözümler ek maliyet getirmiyor, aksine tasarruf sağlıyor.
İZODER'de mantolama kredisinden bahsedilmişti; kamu bankaları ve bazı özel bankalar, yalıtım sistemlerine sıfır faizli veya düşük faizli kredi seçenekleri sunuyorlar. Bu tür yatırımlar, apartman kat maliklerine yönelik olup başlangıçta yüksek bir maliyet gerektirse de kısa sürede kendini amorti eden bir yapıya sahiptir. Benzer yaklaşımların sürdürülebilir AR-GE ürünleri için de getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Osman Tezel: Saint-Gobain ve Chryso olarak enerji verimliliği ve su yönetimi konularına büyük önem veriyoruz. Özellikle kurduğumuz enerji sistemleri ve güneş panelleri tarlalarıyla enerjiyi daha verimli kullanma yolunda önemli adımlar attık. Bu, sektörde pek görülmeyen bir inovasyon ve öncülük örneği olarak dikkat çekiyor.
Saint-Gobain'in öncülüğünde, enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik vizyonu doğrultusunda yapılan çalışmaları benimsiyoruz. Aynı şekilde, su kullanımını kısıtlama ve atık su yönetimi konularında da ileriye dönük yatırımlar yapıyoruz. Operasyonlarımızda suyu daha verimli kullanmak için sürekli iyileştirme ve yenilikçi çözümler üzerinde çalışıyoruz.
Bu çabalarımızla, çevresel etkileri minimize etmeyi ve sürdürülebilirlik ilkelerini güçlendirmeyi amaçlıyoruz.
Saint-Gobain'in getirdiği bu değerler doğrultusunda, sektördeki standartları yükselterek ve gelecek nesillere daha temiz bir çevre bırakarak çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Osman Tezel: Convert C sistemiyle beton geri dönüşümünü kolaylaştırarak arazi verimliliğinin artmasına, doğal kaynakların korunmasına yol açarak sürdürülebilirlik vizyonumuzu destekleyerek endüstriye katkı sağlıyoruz
Chryso, beton ve çimento yapı kimyasalları alanında dünya lideri olarak yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler sunuyor. Bu başarıda şirketin AR-GE yatırımları ve teknolojiye olan stratejik yaklaşımının rolü nedir?
Rıza Altınsoy: AR-GE çalışmalarımızda, bulunduğumuz bölgelerdeki atık ürünleri kendi ürün formülasyonlarımızda değerlendirme konusunda önemli adımlar atıyoruz. Bu yöntemle, çevresel etkileri azaltarak sürdürülebilir ürünler geliştirmeyi hedefliyoruz. Farkındalığımızı paylaşan diğer firmaların da atık malzemelerini kullanarak iş birlikleri yapıyoruz; tüm fabrikalarımızın organize sanayi bölgelerinde olması bu iş birliklerini güçlendiriyor.
Organize sanayi yönetimleriyle de yakın iş birliği içindeyiz ve potansiyel ham madde olarak kullanılabilecek atıkların deneylerini yapıyoruz. Bu süreçte, sadece kendi ürünlerimizin değil, sektör genelinde sürdürülebilirlik standartlarının yükselmesine de katkıda bulunmayı amaçlıyoruz.
Bu çabalarımızla, atık malzemeleri yeniden değerlendirerek ve sanayi bölgeleriyle sinerji oluşturarak çevresel etkileri azaltmayı ve kaynakları daha verimli kullanmayı amaçlıyoruz.
Osman Tezel: Beton imalatı sırasında artan betonlar, tesisimize geri döner ve geri dönüşüm tesisinde değerlendirilmeye çalışılır veya bertaraf edilmeye çalışılır. Özellikle şehirlerde uzak bölgelere atılması gerekebilir, aksi takdirde sertleşerek kullanılamaz hale gelir ve bu durum tesis yönetimi için büyük maliyetler doğurur. Convert C sistemi ise bu soruna çözüm sunan bir yöntemdir. Üreticilerden ve şantiyelerden geri dönen ya da kullanılmayacak durumda olan betonun agrega veya dolgu malzemesi olarak kullanılmasına olanak sağlar.
Bu sistem sayesinde, normal beton üretiminde yaklaşık olarak %10-15 oranında geri dönüşümlü malzeme kullanılarak yeni beton üretilebilir. Bu uygulama sürdürülebilirlik açısından önemli bir adım olup çevresel etkileri azaltmaya katkıda bulunur. Bu konuda duyarlı olan firmalarla iş birliği yapıyor, uygulamayı tanıtıyor ve yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Convert C sistemiyle beton geri dönüşümünü kolaylaştırarak arazi verimliliğinin artmasına, doğal kaynakların korunmasına yol açarak sürdürülebilirlik vizyonumuzu destekleyerek endüstriye katkı sağlıyoruz.
Peki malzemeyi fiyat performans açısından değerlendirebilir misiniz?
Osman Tezel: Sürdürülebilirlik konusunda adım attığımızda maliyet hesabını göz ardı edemeyiz. Sürdürülebilirliği maliyet düşünmeksizin uygulamaya çalışmak romantik bir yaklaşım olarak kalır. İşin fizibilitesi için maliyet faktörü de göz önünde bulundurulmalıdır. Maliyet ile birlikte sürdürülebilirlik sunduğumuzda ise işin doğruluğu daha kolay uygulanabilir hale gelir.
Ayrıca, sürdürülebilirlik odaklı çalışan firmalar için uygun finansman araçları hazırlanması firmaların sürdürülebilirlik hedeflerini uygulanması açısından önemlidir. Regülasyonların geliştirilmesi ve metodolojilerin belirlenmesiyle firmaların sürdürülebilirlik hedeflerine hem ekonomik yönden hem de uygulanabilirlik açısından ulaşmaları kolaylaşır. Türkiye'nin 2030 yılında karbon emisyonunu %41 azaltma hedefini düşünürsek bu aksiyonların alınması elzemdir.
Sonuç olarak, özel sektörün yaklaşımı ve uluslararası gelişmeler göz önünde bulundurularak sürdürülebilirlik alanında daha hızlı adımlar atılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu doğrultuda, sürdürülebilirlik yönünde yatırım yapmak isteyenlere finansman imkanları sunulması önem arz etmektedir.
CHRYSO'nun tedarik zinciri yönetiminde sürdürülebilirlik ilkelerini nasıl entegre ettiğini anlatabilir misiniz? Tedarikçi seçiminde hangi kriterleri göz önünde bulunduruyorsunuz ve sürdürülebilirlik konusunda iş birlikleri veya programlarınız var mı?
Rıza Altınsoy: Saint-Gobain ve Chryso, karbon emisyonlarına dikkat eden ve bu alanda bilinçli yatırımlar yapan firmalarla işbirliği yapmayı tercih ediyor. Yurtdışında ana satın alma yapan firmalarla birlikte hareket ediyoruz. Ana ürünleri satın alanlar, ilk etapta onaylı tedarikçilerle çalışmayı tercih ediyorlar ve bu tedarikçilerden belirli şartları sağlamamız bekleniyor. Karbon salınımını azaltma çabalarımız, son ürünlerimize de yansıyor. Bir hesaplama yöntemi kullanılarak bu çabaların etkisi ölçülüyor.
Saint-Gobain ve Chryso, ortak satın alma hedefleri belirleyerek ilerliyor. Bu çerçevede, karbon salınımı düşük yapılar tercih ediliyor ve elektrikli araçlar için altyapı geliştirme çabaları sürdürülüyor. Ham madde üretimi ve nakliye süreçlerinde enerji verimliliği ön planda tutuluyor; tüm şirketlerin birleştiği bir yapıda tam dolu taşıma yöntemleri tercih ediliyor, böylece enerji harcamaları maksimum seviyede verimli bir şekilde kullanılıyor.
Rıza Altınsoy: Fosroc’u da satın alarak sürdürülebilirliğe katkımızı devam ettireceğiz
Son olarak Chryso yeni satın almalarla sürdürülebilir büyümesine de devam ediyor. Adfil markasının ardından Fosroc'u satın aldınız. Bu markaları satın alma ile hedeflenilen olgu nedir?
Rıza Altınsoy: Geçen sene uluslararası anlamda Pazar payı çok yüksek olan Belçikalı bir sentetik fiber üreticisi Adfil'i satın aldık. Bu marka, sürdürülebilir katkıları olan ürünler sunuyor. Adfil ürünleri, demir donatı veya çelik liflerin yerine geçerek hem kullanım miktarını azaltıyor hem de demir üretiminin enerji yoğunluğunu azaltıyor. Bu ürünler, binalarda, tünellerde destek amaçlı donatılar olarak veya endüstriyel zeminlerde kullanılan güçlendirme amaçlı hesaplama desteği sağlıyor. Bu konuda sunduğumuz her türlü desteği sağlamaktan memnuniyet duyuyoruz.
Adfil'in satın alınmasıyla global bir markayı bünyemize kattık. Bu marka, uzun süredir sektörde benzer ürünler sunsa da şimdi global bir oyuncu olarak gücümüze güç katıyor. Bu süreçte Adfil'in mevcut distribütör ağı da etkin bir şekilde devam ediyor. Adfil ürünleri, sürdürülebilirlik ve yenilikçilik konularında sektöre katkı sağlarken, global ölçekte etkinliğimizi artırmamıza olanak tanıyor.
Chryso'nun Fosroc'u satın alması ise, ürün gamımızı yapı çözümleri konusunda daha da güçlenecektir ve GCP tarafını güçlendirecek. Son verdiğimiz hizmetlerde, özellikle Weber ile yakın çalıştığımız noktalara daha da odaklanacağız. Bu birleşme, yeni alanlar ve bilgi birikimi paylaşımı getirecek. Know-how'un etkin kullanımı, gelecekteki başarıyı nasıl şekillendireceğimize odaklanmamızı sağlayacak.Chryso'nun Fosroc'u satın alması, sektördeki güçlü ortaklıklarımızı ve yenilikçi yaklaşımlarımızı destekleyerek, ilerideki büyümemize önemli katkılar sağlayacak.
Osman Tezel: Saint Gobain'in yapı kimyasalları alanında genişlemesi ve sürdürülebilirlik konusunda yaptığı strateji oldukça önemli bir adım. Bu strateji, sektördeki varlığını güçlendirirken, sürdürülebilir inovasyonlar ve çözümler sunma hedefini de güçlendiriyor.
Chryso'nun Fosroc'u satın alması ise bizim genişlememize ve ürün portföyümüzü daha da çeşitlendirmemize katkı sağlıyor. Bu birleşme, müşterilerimize daha kapsamlı hizmetler sunmamızı sağlarken, sektördeki liderliğimizi pekiştirmemize de olanak tanıyor.