Yapı Magazin
“Çimento Üretiminde Yeni Teknolojilerin Geliştirilmesi İçin Çalışmalara Devam Ediyoruz”

“Çimento Üretiminde Yeni Teknolojilerin Geliştirilmesi İçin Çalışmalara Devam Ediyoruz”

Türk çimento sektöründe daha kaliteli ürün ve verimli hizmet anlayışı ile sektörel sorunlara çözüm üretmeyi hedefleyen TÜRKÇİMENTO, AR-GE Laboratuvarı ile çimento-beton üretici ve kullanıcılarına; kalite kontrol, kalibrasyon, araştırma geliştirme çalışmaları, test ve danışmanlık gibi farklı hizmetler sunuyor. Çimento sektörünün güncel durumunu değerlendiren TÜRKÇİMENTO CEO’SU Volkan Bozay, çimento sektöründeki yeni teknolojileri, AR-GE çalışmalarını, yeni projelerini, borun çimento üzerindeki etkisini ve sürdürülebilirlik çalışmalarını anlattı.
Çimento ve betonun kalitesini, yeni ürün ve yeni kullanım alanlarını geliştirerek üretimi artırmak ve inşaat sektörüne katkı sağlamak hedefi doğrultusunda çalışmalar sürdürüyorsunuz. Şu an ürün ve yenilikler noktasında sektörün güncel durumu nedir? Sektörde dikkat çeken yeni ürün ve uygulamalar var mı?
Çimento sektörü sürekli gelişime ve inovasyona açık bir sektör. Sürdürülebilir ve kalite güvencesiyle üretim yapan ve dijitalleşmeyi odağına alan bir yapısı olduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz. Sektörümüzde 77 fabrika toplam 118 milyon ton kapasiteyle faaliyet gösteriyor ve her firmamızın özellikle düşük karbonlu üretim ilkesiyle geliştirdiği birçok ürün yelpazesi bulunuyor. Biz TÜRKÇİMENTO olarak özellikle AR-GE ve kalite konusunda sektörümüze destek oluyoruz. Temsil ettiğimiz tüm üyeler için konuşmak gerekirse her fabrikada yeni ürün ve uygulamaların olduğunu söyleyebiliriz.

TÜRKÇİMENTO laboratuvarları uzun yıllara dayanan tecrübesiyle, personel kadrosu ve laboratuvar olanaklarını genişleterek çimento-beton üretici ve kullanıcılarına; tarafsızlık ilkesiyle kalite kontrol çalışmaları, kalibrasyon, araştırma geliştirme çalışmaları, test hizmetleri ve danışmanlık hizmetleri sunuyor. Çimentoda kaliteyi belirleyen kıstaslar nelerdir? Laboratuvardaki AR- GE süreçlerinden de biraz bahseder misiniz?
TÜRKÇİMENTO Laboratuvarları, çimento ve benzeri malzemeler üzerinde deney ve araştırmalar yapmak amacıyla 1978 yılında UNIDO projesi ile kurulmuştur. AR-GE Enstitüsü 44 yıllık tecrübesiyle, çimento-beton üretici ve kullanıcılarına; tarafsız kalite kontrol çalışmaları, kalibrasyon, araştırma geliştirme çalışmaları, test hizmetleri ve danışmanlık hizmetlerine ilk günkü heyecanı ile devam etmektedir. 
Çalışmalarını kalite standartları çerçevesinde sürdüren TÜRKÇİMENTO Laboratuvarları hizmetlerinin belgelendirilmesi amacıyla 2003 yılında Deney Laboratuvarları, 2006 yılında Kalibrasyon Laboratuvarı için TS EN ISO/IEC 17025 akreditasyon belgelerini almıştır. 2017 yılında ise Yeterlilik Deneyleri için TS EN ISO/IEC 17043 akreditasyon belgesini almıştır. TÜRKÇİMENTO AR-GE Enstitüsü Laboratuvarları Türkiye ve yurtdışına hizmet vermektedir. TÜRKÇİMENTO AR-GE Enstitüsü, bilimsel ve teknolojik gelişmelere paralel olarak deneysel tecrübelerin de birikimi ile dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmektedir. Laboratuvarlarını daha da geliştirip kapasitesini genişleterek en iyi hizmeti sunmayı amaç edinmiştir.
Çimentodaki kaliteyi belirleyen kıstaslara baktığımız zaman, çimentonun piyasaya arz edilebilmesi için belirlenmiş standart normlar karşılanmak zorundadır. TS EN 197-1 ve 2021 yılında yayınlanan TS EN 197-5 standartları Avrupa’da ve ülkemizde genel çimentoları sınıflandıran ve özelliklerini belirleyen standartlardır. Standartlar 32 farklı çimentonun ve bileşenlerinin tanımını ve özelliklerini kapsamaktadır. Ayrıca, 7 çeşit sülfata dayanıklı çimentoyu da içermektedir. 

TS EN 197-1 ve TS EN 197-5 Standartlarına göre genel çimentolar beş ana tipte olmak üzere aşağıdaki şekilde gruplandırılmıştır:
Portland çimentosu-CEM I (TS EN 197-1)
Portland kompoze çimento-CEM II (TS EN 197-1 / TS EN 197-5)
Yüksek fırın cüruflu çimento-CEM III (TS EN 197-1)
Puzolanik çimento-CEM IV (TS EN 197-1)
Kompoze çimento-CEM V (TS EN 197-1) ve CEM VI (TS EN 197-5)

Çimentonun hem kimyasal hem de fiziksel analizleri yapılarak bu standartlar içinde yer alan limitler doğrultusunda kaliteleri takip edilmektedir. Sektör tarafından yoğun şekilde takip edilen kalite göstergesi dayanım parametresidir. AR-GE Enstitüsü uzun yıllardır gerek kendi öz sermayesi ile gerekse dışarıdan bulmuş olduğu desteklerle AR-GE faaliyetlerini sürdürmektedir. Bünye içinde çimento, çimento katkıları, çimento hammaddeleri ve kullanılan yakıtlarla ilgili olarak çalışmalar sürdürülmüştür. Bu çalışmaların bazılarından bahsetmek gerekirse:
Öğütülmüş camın çimento pastası mikro yapısına üzerine etkileri çalışmasında camın çimento mikroyapısı üzerine etkileri araştırılmıştır. Bor içeren aktif belitli çimentonun hidratasyon ısısı ve rötre özelliklerinin araştırıldığı çalışma da üretilen borlu çimento ile Portland çimentosunun hidratasyon ısısı ve rötre (büzülme) özellikleri karşılaştırılmıştır.
“Son dönemlerde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı üzerine yoğunlaşıyoruz”
Yüksek kalsiyum içeren uçucu küller kullanılarak Portland çimentosundan farklı olan kalsiyum sülfoalüminat çimentosu üretimi gerçekleştirilmiştir. Portland çimentosuna göre daha düşük sıcaklıkta üretilen çimentonun kimyasal ve fiziksel özellikleri araştırılmıştır. Söz konusu çalışmalara baktığımız zaman bütün bu çalışmaların ortak yanı farklı malzemelerin çimento sektöründe katkı veya hammadde olarak kullanımı üzerinedir. Yapılan çalışmalar, son yılların popüler konularından olan endüstriyel simbiyoz ve döngüsel ekonomi kavramlarının aslında laboratuvarımızda ve sektörümüzde çok önceden beri konuşulmakta olduğunun ve uygulamalarının yapıldığının çok güzel örnekleridir.
Bununla birlikte son yıllarda AR-GE faaliyetlerimizi sektörü yakından ilgilendiren konulara doğru kaydırmış durumdayız. Bunlar nedir diye soracak olursanız malum iklim değişikliği ve sera gazı emisyonları son günlerin en çok kullanılan sözcükleri olarak hayatımızda yer almaktadır. Bu bakımdan karbon emisyonu azaltımı ve konvansiyonel yakıtların yerine alternatif enerji kaynaklarının kullanımı üzerine yoğunlaşmış durumdayız. Enstitümüz AB tarafından desteklenen UFUK2020 programında karbon yakalama projesinin içerisinde yer almaktadır. İçerisinde yer aldığımız projemizin adı MOF4AIR ve gelecek yıl tamamlanması beklenmektedir. 
EÇKA İktisadi İşletmesi bünyesindeki AR- GE enstitüsü laboratuvarında yapılan çalışmalar oldukça dikkat çekici. Burada yürütülen çalışmalar sonucunda 23 Aralık 2020’de tamamlanan Borlu Çimento Projesinden bahseder misiniz? Türkiye için stratejik bir öneme sahip olan Borun Çimento üzerindeki etkileri nelerdir? Borlu Çimento kendine uygulama alanları buluyor mu?
Enstitümüz az önce de bahsettiğim üzere birçok farklı konuda araştırmalar yapmıştır ve yapmaya devam etmektedir. Sizin de belirttiğiniz gibi çalıştığımız konulardan biri de Borlu Çimento çalışmamızdır. Ülkemizin en önemli zenginliklerinden biri bor madenleridir ve Türkiye, Dünya bor rezervlerinin %73’üne sahiptir. Bu çalışma en bilinen bor minerallerden olan kolemanitin işlenmesi sırasında açığa çıkan düşük tenörlü ara ürünlerin borlu çimento üretiminde kullanımı üzerine yapılmıştır. 
Çimento klinkeri üretimi için birincil hammadde kaynağımız kalkerdir. Borlu çimento üretimi sırasında daha düşük kalker kullanımına ihtiyaç duyulmaktadır. Çimento klinkeri üretiminde yüksek sıcaklık kullanılmak zorundadır. Portland çimentosu klinkerinin üretimi için yaklaşık 1450°C’lik bir sıcaklığa ihtiyaç duyulmaktadır. Bu sıcaklıktaki pişme ile klinkerde çimentonun özelliklerini veren dört ana faz oluşmaktadır. Borlu çimento klinkeri içinde bu dört ana fazdan sadece üçünü oluşmaktadır ve dolayısı ile pişme daha düşük sıcaklıkta gerçekleştirilebilmektedir. Borlu çimento klinkeri üretimi için pişme sıcaklığı 1325°C’ye kadar düşürülebilmektedir. Kullanılan bor hem pişme sıcaklığının düşmesini hem de klinker fazlarından olan belitin daha aktif formları olan alfa ve alfa üssü (α ve α´) formlarının oda sıcaklığında stabil kalmasını sağlamaktadır. Bu sayede borlu çimentonun dayanım sonuçları Portland çimentosundan daha yüksek olabilmektedir. Ayrıca hem daha düşük kalker kullanımı hem de daha düşük sıcaklıkta üretilmesi sebebi ile karbon ayak izi daha düşük olmaktadır.
Borlu çimento, sahip olduğu düşük hidratasyon ısısı ve yüksek geç dayanım özellikleri nedeni ile kütle beton dökümlerinde kullanımı uygundur. HES barajları, baraj savakları, beton yollar, viyadük, rıhtım, sahil betonları, endüstriyel zemin betonları, petrol kuyuları ve nükleer santral gibi farklı inşaat projelerinde (radyasyon kalkanı olarak) borlu çimento kullanılabilir.
2022 yılının 8 aylık sürecinde Türkiye çimento sektörünün ulusal ve uluslararası pazardaki faaliyetleri ve Türkiye’nin dünya çimento pazarındaki yeri ve önemi ile ilgili neler söylersiniz? 
Bilindiği gibi sektörümüz, çimento ve klinker toplamında dünyanın ikinci en büyük ihracatçısı, aynı zamanda Avrupa’nın lider, Dünya’nın da 5. büyük üreticisi konumundadır. 
TÜRKÇİMENTO olarak üretim ve iç piyasa verilerimizi iki ay eskiltmeli olarak verebiliyoruz. Sektörün %94’ünü temsil eden TÜRKÇİMENTO üyelerinin 2022 yılı ilk yarısında çimento üretiminde, geçen yıla oranla maalesef %10 oranında düşüş yaşanmıştır. 
Yine bu dönemde önceki yılın aynı dönemine göre iç satışlarda %14,5 düşüş yaşanırken, çimento ihracatında ise %6,5’lik artış gerçekleşti. İhracat tarafında ise güncel olarak paylaşabildiğimiz 2022 yılının ilk sekiz aylık döneminde Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre çimento sektörünün toplam ihracatı değer bazında %29 oranında artarak 1 milyar 79 milyon dolara çıktı. Toplam ihracat miktarı %5,4 oranında gerileyerek 19,6 milyon tona indi. Söz konusu ihracatın 13 milyon tonu çimento; 6,6 milyon tonu klinkerden oluştu.
Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşa bağlı olarak tüm kıta ülkelerini ve uluslararası enerji piyasalarını ilgilendiren sorunların yaşandığı günlerdeyiz. Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığı her zaman söz konusuydu. Dolayısıyla küresel enerji krizi Türkiye çimento sektörünü nasıl etkiliyor? Olumsuz etkilere karşı Türkiye pazarında nasıl önlemler alınıyor?
Sizlerin de çok iyi bildiği gibi şubat ayında başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı, küresel çapta ve Türkiye’de olumsuz etkiler ortaya çıkardı. Diğer bir ifade ile endüstrimizin en önemli maliyet kalemi olan enerjide, yıllardır görmediğimiz bir kriz döneminden geçiyoruz.
Geçen yılın aynı dönemine göre Ağustos 2022 itibariyle TL bazında, elektrik fiyatında yaklaşık %321, ithal kömür fiyatında yaklaşık %496, petrokok fiyatında yaklaşık %291, yerli kömür fiyatında da yaklaşık %168 artış gerçekleşti. Dolar kuru da aynı dönem için yaklaşık %112 artış yaşadı. Son 1,5 yılda sanayide kullanılan doğalgaza gelen toplam %998’lik artış ile elektrik santrallerinde kullanılan doğalgaza gelen toplam %1330’luk artışı da bu artışlarla birlikte düşünürsek, biz sanayicilerin nasıl bir ortamda üretim yapmaya çalıştığı daha net anlaşılacaktır. 
Döviz kurlarındaki ve enerji birim maliyetlerindeki bu yükseliş, enerji maliyetlerinin değişken maliyetler içindeki payının hala yaklaşık %85’ler düzeyinde seyretmesine neden olmaktadır.   Rusya’nın Avrupa’ya uygulamaya başladığı gaz kesintileri, tüm Avrupa’da elektrik ve kömür fiyatlarını artırmıştır ve artırmaya da devam edecektir. Çimento sektörü, önündeki dönemde önemli teknolojik değişikliklere gitmek zorundadır. Yani tüm bu zorluklara rağmen yatırım yapmak zorundayız. Bu noktada sektörümüzün tüm kesimlerce desteklenmesi, değerinin anlaşılması ve bir haksızlığa uğramaması gereklidir.
Çevre ve sürdürülebilirlik de temel odak noktalarınızdan biri. Sektörün bu konudaki bilincini nasıl değerlendiriyorsunuz? Alternatif yakıt ve ham madde kullanımları ile ilgili neler söylersiniz? TÜRKÇİMENTO sektörü döngüsel ekonomide nasıl bir rol üstleniyor?
Önümüzdeki 10 yılda dünya ekonomisinin bir numaralı gündem maddesi “iklim krizi ve karbon piyasası” olacaktır. TÜRKÇİMENTO olarak sektörümüzün öncelikli konularında üyelerimize katkı sağlıyoruz. 
Düşük karbonlu çimento üretimi yolundaki stratejik adımlardan ilki, firmaların bir sürdürülebilirlik dönüşüm programına sahip olmalarıdır. Geçtiğimiz yıl hazırlanan Düşük Karbonlu Çimento Üretimi Yol Haritası, sektörümüze yönelik çok önemli noktalara değiniyor. 
Yol haritamızın kilometre taşları arasında; sürdürülebilirlik dönüşüm programının oluşturulması, alternatif yakıt kullanımının artırılması, düşük klinker faktörlü ve alternatif hammaddeli çimento üretilmesi, yeni teknolojilerin uygulanması gibi çeşitli yöntemleri sayabiliriz. 
Sektörümüzde enerji verimliliği yatırımları, biyokütle kullanımı, atık ısıdan elektrik üretimi, katkılı çimento üretimi konularında, önemli yatırımlar yapılmaktadır. Bizim de bu noktada alternatif enerji kaynaklarına ihtiyacımız olduğu görülüyor. Bunun için çözüm önerilerimizden biri biyokütle içeren alternatif yakıt ithalatıdır. 
TÜRKÇİMENTO üyeleri 2021 yılında 2,8 milyon ton alternatif hammadde, 1,5 milyon ton alternatif yakıt kullanarak; 740 bin ton petrol koku eşdeğerinde alternatif yakıt sayesinde ithal yakıt tasarrufu sağladı. Ayrıca, atık ısıdan elektrik üretiminde 16 fabrikada, 25 hatta kurulu atık ısı geri kazanım tesisleriyle 141,5 MW kurulu güce ulaşmış durumdayız.  Bu sayede 570 bin hanenin günlük tüketimine denk gelen elektrik enerjisi ihtiyacı sadece prosesten çıkan atık ısı ile karşılanıyor. Emisyon salımının azaltılması için, biyokütle içeren atıktan türetilmiş yakıt kullanımının artırılması, karbon yakalama ve yeniden kullanımı ile çimento üretiminde yeni teknolojilerin geliştirilmesi için çalışmalara devam ediyoruz. Ülkemizin 2053 net sıfır emisyon hedefinin ve sürdürülebilir kalkınma politikalarının belirlenmesinde sektör adına katkı vermeye devam edeceğiz.

Etiketler:

Türk çimento, Türk çimento sektörü, Türkçimento, Volkan Bozay, çimento sektörü,

Paylaş:
İLGİLİ İÇERİKLERE GÖZ ATIN
Our site uses cookies. Learn more about our use of cookies: cookie policy

Sign Up for Our Newsletter