Yoshinori Moriwaki, ülkemizin bir gerçeği olan depremlere karşı, deprem farkındalığının ve bilincinin artırılmasını sağlamak amacıyla eğitim ve seminerlerine devam ediyor. Deprem bilinci eğitiminin küçük yaşlardan itibaren oluşturulması gerektiğini, Türkiye'de ve Japonya'da deprem güvenliği açısından farklılıkları, zemin etüdü ve sürdürülebilir yapıların önemini konuştuğumuz Japon Yüksek Mimar ve İnşaat Mühendisi Yoshinori Moriwaki, “34 senedir Türkiye'de deprem bilincini oluşturmaya çalışıyorum, daha da devam edeceğim. Türkiye'de de depreme dayanıklı nitelikli yapıların inşa edileceğine inancım sonsuz ve Türkiye'nin bu konuda örnek gösterilmesi için de çaba harcayacağım.” dedi.
Öncelikle Moriwaki'yi daha yakından tanıyarak başlayalım. Moriwaki'nin Türkiye macerası nasıl ve ne zaman başladı, buradaki çalışmalarınızdan biraz bahseder misiniz?
Çeşitli kaynaklarda 1999 depremi ile birlikte Türkiye'ye geldiğim belirtiliyor. Ancak Türkiye maceram daha öncesinde tam olarak 26 Aralık 1990'da başladı. Gerçekleştirilen bir inşaat projesi kapsamında Türkiye'ye geldim, 34 senedir de buradayım. Deprem konusunda farkındalığı artırmak amacıyla düzenlenen seminerler aracılığı ile Türkiye'de 71 ile ziyaret gerçekleştirdim. Seminerlerime hala devam ediyorum. 99 yılında meydana gelen depreme ben de şahit oldum. O sıralarda konumum Ataşehir'de idi, iş yerim ise Gebze'de. Japonya'dan gelen hocalar ile birlikte deprem hususunda bölgelerde çalışmalar gerçekleştirdik. Prefabrik konutları bölgede konumlandırmak gibi çeşitli yardımlarda da bulunduk.
“Deprem gerçeğini unutmamak gerekiyor”
Türkiye'nin deprem konusunda öncelikleri neler olmalı? Deprem güvenliği için Türkiye'de atılması gereken adımlar, yürütülmesi gereken çalışmalar nelerdir? Bu noktalarda değerlendirmenizi alabilir miyiz?
Bu konuda önemli başlıklar öne çıkıyor. Birincisi, deprem gerçeğini unutmamak. 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremlerde unutmadık, unutmayacağız kelimeleri çokça kullanıldı, ancak 99 depreminden de anlaşılacağı üzere deprem gerçeği yine unutuldu. Geçen 24 yıl boyunca Türkiye, deprem konusunda ne yazık ki hazırlıklı olamadı. İkinci olarak ise eğitim faktörü, Türkiye'de deprem konusunda bilgi yetersizliğinden kaynaklı bir panik mevcut. Örneğin, Japonya'da küçük yaşlardan itibaren deprem bilincini aşılamaya başlıyoruz. Bu yüzden de depremlerden korkmuyoruz. Tokyo'da 2011'de büyük bir deprem meydana geldi. 20 bine yakın insanı kaybettik. Ancak bu 20 bin insanın, 19 bini deprem sonrası oluşan tsunamiden kaynaklı hayatlarını kaybetti. Depremden kaynaklı sadece bin kişi can verdi. Çocuklar bilmesin diyerek deprem gerçeklerini göstermiyoruz, anlatmıyoruz... tabi ki kötü görüntüleri Japonya'da da göstermiyoruz ancak bunun eğitimini vermemiz gerekiyor. Çizgi roman, animasyon şeklinde, küçük yaştan itibaren çocuklara bu eğitimi aşılamamız gerekiyor.
Türkiye'de ilk defa çizgi roman olarak çıkardığım, deprem çantası nasıl hazırlanır, yaşam üçgeni nasıl olur, deprem tatbikatı nasıl yapılır, deprem öncesinde, sırasında ve sonrasında neler yapmalıyız, depremler nasıl oluşur? gibi konuları anlattığım bir rehberim var. Hazırladığım bu rehber ile küçük yaştan itibaren deprem konusunda bilinç ve farkındalık oluşturmaya çalışıyorum.
“Yapı denetim sistemi yürüyemiyor”
Türkiye’de pek çok kez deprem konusunda da seminerler veren Moriwaki, deprem farkındalığını artırmak için ayrıca ne gibi çalışmalar gerçekleştiriyor?
Temel olarak üniversitelerde, mühendislik ve mimarlık fakültelerinde deprem ve bina güvenliğini anlatıyorum. Genelde bana yöneltilen sorular arasında ise Japonya'da çok fazla depremin meydana geldiği ancak binaların yıkılmadığı, insan kaybının az veya olmadığı, Türkiye'de ise neden durumun daha farklı olduğu gibi sorular geliyor. Bu sorulara cevabım ise, bunun çözümü sizlersiniz diyorum. Daha öncekilerden ders çıkararak bu soruna çözüm getirecek olan sizlersiniz diyorum.
Geçen sene Maraş'ta 7,7 ve 7, 6 olmak üzere iki büyük deprem meydana geldi. Japonya'da da 1 Ocak'ta 7,6 şiddetinde bir deprem meydana geldi. Türkiye'de resmi kaynaklara göre can kaybı 53 bin olarak açıklandı. Japonya'da ise 230 kişiyi kaybettik. Arada büyük fark var. Japonya'da, plan, proje, statik hesaplamalara dayalı, deprem güvenliği olan binalar inşa ediliyor. Türkiye'de 1999 depreminden sonra 2001'de yapı denetim sistemi başladı. Depremlerde yapı denetim sisteminden geçen binalarda hasar olmadı. Türkiye'de 21 milyon yapı stoku varsa yüzde 50'den fazlası izinsiz bina. Dolayısıyla yapı denetim sistemi yürüyemiyor. En büyük sıkıntının burada oluştuğunu söyleyebilirim.
“Kentsel dönüşüm çalışmalarında öncelikle zemini iyi seçmek lazım”
Yeni kentsel dönüşüm seferberliği güvenli, konforlu, çevreye duyarlı, enerji verimli yapılaşma için büyük önem taşıyor. Kentsel dönüşüm projelerinin sürdürülebilirlik odaklı yürütülmesi de çok önemli. Türkiye'de devam eden kentsel dönüşüm sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kentsel dönüşüm çok önemli. Bu noktada da zemin ve yapı etkileşimi büyük önem taşıyor. 1998 Yönetmeliğinden sonra Türkiye'de zeminde iyileştirme çalışmaları başladı. Ondan önceki binalarda bu maalesef yoktu. Yumuşak zeminli yerlerde kentsel dönüşüm çalışmaları yapmak gerekiyor. Eski Atatürk Havaalanı, Ataköy, Küçükçekmece, Avcılar, Büyükçekmece o tarafta zemin çok yumuşak. Yumuşak zeminli yerleri öncelikli olarak yapmak lazım. Yani 1999 Gölcük depreminde İstanbul’da fazla sıkıntı yoktu. Ama Avcılar’da bina çöktü. Çünkü oranın zemini çok yumuşak.
Kentsel dönüşümde öncelikle zemini iyi seçmek gerekiyor. Bunun yanı sıra yapıyı yaparken de doğru malzeme, doğru uygulama, doğru projenlendirme çok büyük önem taşıyor. Dolayısıyla depremlerden korkmamak, kaçınmamak, ona göre önlemlerimizi almamız lazım.
“Güçlendirme, maliyet ve zaman açısından her zaman daha büyük avantaj”
Türkiye'de depreme dayanıklı ve sürdürülebilir yapılar yapılması ciddi bir ekonomi demek. Türkiye'nin deprem ekonomisi ve var olan ekonomik gücüyle yeniden depreme dayanıklı yapılar yapması için ne kadar süreç gerekli bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle Türkiye'deki vatandaşların deprem konusundaki düşüncelerini biraz temelden değiştirmek gerekiyor. Türkiye, dikey yapılar yapmaya çalışıyor, Japonya, Kanada ve Amerika gibi ülkeler ise yatay yapılar yapmaya çalışıyor. Özellikle İstanbul, İzmir gibi bölgelerde dikey yapılar çok var. Halbuki Türkiye'nin Konya civarında değerlendirilmesi gereken çok düzgün alanları mevcut. Yatay yapı daha iyi diye anlatmak lazım. Bu noktada depremin etkilerini önemli ölçüde azaltan sismik izolatörler maliyet ve güvenlik açısından önemli. Kentsel dönüşüm kapsamında binalar yıkılıp, yeniden yapılanmaya gidiliyor ancak olması gereken güçlendirme çalışmalarına yönelmektir. Güçlendirme, maliyet ve zaman açısından her zaman daha büyük avantaj.
Son olarak eklemek istedikleriniz var mıdır?
Depremlere karşı hazırlıklı olmak gerekiyor. Gerekirse tek tek deprem bilincini aşılamamız lazım. Hazır olurken de birincisi zemin ve yapı güvenliği önemi, ikincisi ruhsat ve iskan, üçüncüsü ise binanız 2000'den önce mi sonra mı yapıldı. Bunlara dikkat etmek gerekiyor. Depremde kaçmamak gerekiyor. Asansör ve merdiven kullanmayacağız. Yatak yanında su, düdük ve küçük çikolata mutlaka olmalı. 34 senedir Türkiye'de deprem bilincini oluşturmaya çalışıyorum, daha da devam edeceğim. Türkiye'de de depreme dayanıklı nitelikli yapıların inşa edileceğine inancım sonsuz ve Türkiye'nin bu konuda örnek gösterilmesi için de çaba harcayacağım. Türkiye'deki hedefim bu olacak.