Son yıllarda tesisat ve inşaat malzemeleri sektöründe enerji verimliliği ve çevresel sürdürülebilirlik, öncelikli konular haline geldi. TİMDER (Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği), üyelerinin bu dönüşüm sürecine uyum sağlamalarını desteklemek için çeşitli eğitimler ve danışmanlık hizmetleri sunuyor. Ancak, çevre dostu malzemelerin yüksek başlangıç maliyetleri ve nitelikli iş gücü eksikliği, sektördeki geçişi zorlaştırıyor. TİMDER, mesleki eğitimlerin kalitesini artırarak ve devlet teşviklerini ön planda tutarak bu sorunlara çözüm arayışını sürdürüyor. Ekonomik dalgalanmaların sektörü olumsuz etkilemesi, istihdam kaybına ve belirsizliğe yol açarken, TİMDER’in düzenlediği Ekonomi Sohbetleri ve fuar etkinlikleri, üyelerin finansal yönetim becerilerini geliştirmelerine yardımcı oluyor. TİMDER olarak sektörde güven ve kaliteyi ön planda tutarak sağlam bir ticaret ortamı oluşturmayı hedeflediklerini belirten TİMDER Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yıldırım, “Enerji verimliliği ve çevresel sürdürülebilirliği öncelik olarak belirleyerek sektörümüzdeki dönüşüm sürecine liderlik etmeyi amaçlıyoruz.” dedi.
Son yıllarda tesisat ve inşaat malzemeleri sektöründe, özellikle enerji verimliliği ve çevresel sürdürülebilirlik açısından büyük bir değişim gözlemleniyor. Dernek olarak bu alandaki yenilikçi teknolojiler ve malzemeler hakkında üyelerinizin bilinçlendirilmesi adına ne tür çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz? Sektörde bu yeniliklerin benimsenmesi hangi zorlukları beraberinde getiriyor ve bu zorlukları aşmak adına hangi stratejiler izlenmeli?
Son yıllarda tesisat ve inşaat malzemeleri sektöründe enerji verimliliği ve çevresel sürdürülebilirlik öncelikli konular arasında yer almaya başladı. TİMDER olarak üyelerimizin sektördeki dönüşüm sürecine uyum sağlamalarını kolaylaştırmak önceliklerimiz arasında yer alıyor. Ancak, bu yeniliklerin benimsenmesi bazı zorlukları da beraberinde getiriyor. En başta çevre dostu malzemelerin ve enerji verimliliği sağlayan teknolojilerin başlangıç maliyetlerinin yüksek olması, sektördeki geçişi ekonomik açıdan oldukça zorlaştırıyor, özellikle küçük ve orta ölçekli firmalar sürdürülebilir teknolojilere yatırım için gerekli maddi güce sahip olmayabiliyor. Yanı sıra, uygulama süreçlerinde karşılaşılan uyum sorunları da sektördeki aktörlerin yeni sistemlere geçişinde tereddüt etmelerine neden olabiliyor. Mevcut altyapıların yeni ürünlerle entegre bir şekilde işleyebilmesi zorlu bir sürece dönüşebildiği ve sektörde köklü uygulamalara karşı bağlılık söz konusu olduğu için değişimden kaçınıldığına şahit olabiliyoruz. Değişime öncülük edecek, yeni süreçlere kolayca uyum sağlayacak iş gücünün mevcut olmaması da değişim sürecinde bir sorun olarak karşımıza çıkabiliyor. Halihazırda sektörümüzde ciddi bir iş gücü sorunu varken bir de yeni gelişen bir sisteme adapte olabilecek nitelikli iş gücüne ulaşmak şirketler için zorlayıcı olabiliyor.
Çevre dostu teknolojiler ve enerji verimliliği sağlayan ürünlere yönelik devlet teşviklerinin artırılması, finansman kolaylığı sağlanması sektör için ekonomik bir destek oluşturarak dönüşüm sürecini daha kolay hale getirebilir.
Firmaların yeni teknolojilere uyum sağlayabilmeleri için bilgilendirme toplantıları, danışmanlık hizmetleri gibi organizasyonların düzenlenmesi de firmaları teşvik edecektir. İş gücü sorununa çözüm olabilmesi adına mesleki eğitim veren kurumların niteliklerinin artırılması ve yeni teknolojilere yönelik eğitim verilmesi de firmaların yeniliklere karşı çekimser kalmalarının önüne geçmede faydalı olacaktır.
“TİMDER Akademi eğitimleriyle sektör çalışanlarının bilgi birikimlerini artırmaya, uzmanlık alanlarını desteklemeye çalışıyoruz”
Tesisat ve inşaat malzemeleri sektöründe kalifiye iş gücü sorunu sıklıkla dile getirilen bir konu. Mesleki eğitimlerin yeterliliği ve iş gücünün kalifikasyonu konusunda sektörde ne gibi açıklar bulunuyor? Dernek olarak bu konuda mesleki eğitimlerin arttırılması veya iyileştirilmesi adına ne tür girişimlerde bulunuyorsunuz? Ayrıca, mesleki yeterlilik belgesi olmayan işçilerin sektöre katkıları ve bu durumun yaratabileceği riskler konusunda ne gibi önlemler alınmalı?
Tesisat ve inşaat malzemeleri sektöründe kalifiye iş gücü ihtiyacı, hem kalite standartlarının sağlanması hem de sektördeki gelişmelerin verimli bir şekilde hayata geçirilebilmesi açısından büyük önem taşıyor. Özellikle teknik bilgiye sahip, yeni teknolojilere adapte olabilen, bulunduğu iş kolunun gereklerini yerine getirebilecek donanıma sahip çalışan bulmak zorlaşıyor. Mevcut durumda, meslek liselerinin işlevsizleştirilmesinin de etkisiyle sektörümüzde kalifiye işgücü sorunu gün geçtikçe büyüyor.
TİMDER olarak, bu alandaki eksikleri giderebilmek için çeşitli eğitimler düzenliyoruz. 20 yıldır aralıksız sürdürdüğümüz TİMDER Akademi eğitimleriyle sektör çalışanlarının bilgi birikimlerini artırmaya, uzmanlık alanlarını desteklemeye çalışıyoruz. Bugüne kadar 16.285 sektör çalışanına 45.629 kişi x saat eğitim verdik. Eğitim müfredatımızı her yıl alanında uzman isimlerden danışmanlık alarak dönemsel ihtiyaçlar ve sektörün mevcut durumu doğrultusunda şekillendiriyoruz.
10 yıldır devam eden İstanbul Üniversitesi Yüksekokul Projemiz ile de bölüm müfredatına alanımızda ihtiyaç duyulan dersleri ekleyerek, kalifiye mezunlar yaratmayı hedefliyoruz. Proje kapsamında İstanbul Üniversitesi’nin Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Pazarlama Bölümü’nde verilmekte olan satış ve pazarlama odaklı ders programına; Yapı Malzemeleri Teknik Pazarlaması,Yapı Malzemeleri Sektöründe Bilgisayar Uygulamaları derslerinin dahil olmasını sağladık. Proje kapsamında verilen eğitimleri desteklemek adına, İstanbul Üniversitesi’nde bir laboratuvar kurduk. Bu laboratuvar sayesinde, sektörümüze kazandırmayı hedeflediğimiz öğrencilerimize gerekli teknolojilerle donatılmış bir ortamda eğitim olanağı sunmuş olduk. Alanda başarılı olan öğrencilerimizi desteklemek ve eğitimlerini sürdürmelerine katkıda bulunmak amacıyla, başarılı öğrenciler için bir burs programı oluşturarak maddi olarak da öğrencilerimizin yanında yer alıyoruz.
Ekonomik dalgalanmalar, inşaat ve tesisat sektörünü ciddi anlamda etkiliyor. Özellikle döviz kurlarındaki ani değişimler, hammadde fiyatlarına doğrudan yansıyor ve bu durum sektörün karlılığını azaltabiliyor. Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği olarak, bu tür ekonomik dalgalanmaların sektöre etkilerini minimize etmek adına üyelerinize ne gibi stratejik önerilerde bulunuyorsunuz? Ekonomik belirsizliklerle başa çıkma konusunda sektör temsilcileriyle iş birliği içerisinde geliştirdiğiniz projeler var mı?
Ekonomik dalgalanmalar, inşaat ve tesisat malzemeleri sektörünü doğrudan etkiliyor. Seramik üretiminde büyük oranda yerli hammadde kullanılıyor olsa da, özellikle banyo dolabı gibi birçok farklı bileşenin bir araya geldiği ürünlerde ithal olan girdiler dolayısıyla maliyetler öngörülenin üzerinde artış gösterebiliyor. Özellikle büyük ölçekli projelerde, dalgalanmalar nedeniyle öngörülen bütçelerin aşılması, projelerin tamamlanma süresini geciktirebiliyor ya da daha düşük maliyetli ancak belki de kalitesi daha düşük malzemelere yönelme riskini ortaya çıkarabiliyor. Bu tür çözümler, uzun vadede müşteri memnuniyetsizliği, kalite sorunları ve hatta güvenlik riskleri doğurabiliyor. Bu da sektörümüze olan güvenin zedelenmesine yol açabiliyor.
Döviz kurunun yükselmesiyle birlikte kredi faiz oranlarının da artması, firmaların finansman bulma süreçlerini zorlaştırıyor. Özellikle küçük ve orta ölçekli firmalar, finansal kaynaklara erişimde zorlanıyor ve dalgalanmaların olduğu zorlu süreçlerde ayakta kalamayabiliyor. Dövizle yapılan uzun vadeli anlaşmaların ödenmesinde yaşanan zorluklar da firmaları iflasa sürükleyebiliyor.
Bu olumsuzlar, sektörün büyüme hızını yavaşlatırken istihdam oranlarının da düşmesine yol açıyor. İnşaat projelerinde yaşanan yavaşlama ya da duraklama, hem doğrudan hem de dolaylı olarak istihdam kaybına sebep oluyor ve bu durum sektörde çalışanlar için de belirsizlik yaratıyor. TİMDER olarak, üyelerimizin bu tür dalgalanmalara karşı hazırlıklı olmalarını sağlamak adına alanında uzman isimlerin katıldığı Ekonomi Sohbetleri organize ediyoruz. Üyelerimiz bu etkinliklerde hem güncel gelişmeleri doğru kaynaktan dinlemiş hem de merak ettiklerini sorma fırsatı bulmuş oluyorlar. Yanı sıra TİMDER Akademi eğitimlerine maliyet yönetimi, risk, finansman konularında eğitimler ekleyerek çalışanların bu konulardaki uzmanlıklarını geliştirmeye çalışıyoruz.
Türkiye Seramik Federasyonu ile birlikte sektörün en büyük fuarı UNICERA İstanbul Uluslararası Seramik Banyo Mutfak Fuarı’nı düzenleyerek firmalarımızın dış pazarlara açılmaların aracılık ediyor, ihracat rakamlarını artırarak iç piyasada yaşanan durgunluktan etkilenmemelerini sağlamaya çalışıyoruz.
Bu yıl 4-8 Kasım tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde 36.’sını düzenleyeceğimiz fuarımızın birçok firmamızı daha ihracatla tanıştırmasını, yeni bağlantılar oluşturmalarını ümit ediyoruz.
Sektörünüzdeki yasal düzenlemeler ve standardizasyon süreçleri hakkında görüşleriniz nelerdir? Özellikle güvenlik standartları ve çevreye duyarlı üretim konularında ne gibi ilerlemeler kaydediliyor? Dernek olarak, bu düzenlemelere uyum sürecinde üyelerinizi nasıl destekliyorsunuz?
Sektörümüzle ilgili yasal düzenlemeler ve standardizasyon süreçlerine dair çalışmalarda ilgili kurumlarla sürekli bir diyalog içerisindeyiz. Bu konular yasal zemine oturduğunda ise, alanında uzman isimleri bir araya getirdiğimiz organizasyonlarla üyelerimize en güncel gelişmeleri aktarıyor ve uyum süreçlerini mümkün olduğunca sorunsuz bir hale getirmeyi hedefliyoruz. Bu sayede, sektördeki yenilikleri hızlıca benimseyerek rekabet avantajını koruyabilmeleri için üyelerimize güçlü bir destek sunuyoruz.
“Üyelerimizin sektörde güven ve kaliteyi ön planda tutmalarını destekliyoruz”
Tesisat ve inşaat malzemelerinde kalite denetim süreçleri nasıl işliyor? Kalite kontrolünün sağlanması adına sektörünüzde ne gibi düzenlemeler ve denetim mekanizmaları devreye sokuluyor? Dernek olarak, üyelerinizin kaliteli malzemeler kullanımı konusunda bilinçlendirilmesi adına ne gibi eğitimler veya projeler yürütüyorsunuz? Kalite standartlarının yükseltilmesi için atılması gereken adımlar nelerdir?
TİMDER olarak, üyelerimize pazara sunacakları ürünlerin gerekli kalite belgelerine sahip olmasının önemini düzenli duyurularla hatırlatıyor ve verdiğimiz eğitimlerle bu konunun hayati önemini vurguluyoruz. Bu şekilde, üyelerimizin sektörde güven ve kaliteyi ön planda tutmalarını destekliyoruz.
Son olarak eklemek istedikleriniz var mıdır?
Sektör olarak öngörülebilir ekonomik süreçlerin sağlanması ve sağlıklı bir ticaret ortamının oluşması en önemli beklentimizdir.