Sektöre sunduğu inovatif ürünleriyle dayanıklı, uzun ömürlü ve konforlu yapıların inşa edilmesine katkı sağlayan KarKim, nitelikli AR-GE çalışmalarıyla zemin grubu ve su yalıtımı grubunda yeni ürünleriyle piyasaya daha fazla çeşitle hitap edebilmeyi amaçlıyor. KarKim’in güncel AR-GE çalışmalarını, yalıtımın önemini, sağlık ve enerji verimliliği açısından doğru yalıtım uygulama sistemlerini konuştuğumuz KarKim Satış ve Pazarlama Müdürü Ata Şamil Namlı, “Binalarda uygulanan yalıtım sistemlerinin hepsinin birlikte ele alınıp, projelendirilip, uygulamasının doğru bir şekilde, doğru yerde ve doğru ürünle yapılması bir uzmanlık gerektiriyor. KarKim olarak biz bu uzmanlığı her zaman piyasaya sunma tarafındayız.” dedi.
Son teknoloji ile ürettiği ürünlerini etkin AR-GE çalışmaları ile destekleyen KarKim’in şu sıralar gündemindeki AR-GE ve inovasyon çalışmaları nelerdir?
KarKim olarak, biz sadece toz ürünler üreten bir firma değiliz aynı zamanda yapı kimyasalcıyız. Dolayısıyla da her noktada bunun bilinciyle hareket ediyoruz. Klasik bir toz üreticisinde mantolama yapıştırıcı, sıva, dekoratif, seramik yapıştırıcısı gibi ürünler ön planda gösterilir ve arka planda da yapabildiği, teknolojisinin el verdiği ürünler yer alır. Ancak bizim kataloğumuza ve fiyat listemize baktığınızda sektörün önde gelen firmalarıyla bire bir anlamda örtüşen ürün gruplarımız bulunuyor. Gerçekleştirdiğimiz AR-GE çalışmaları sonucunda bu ürün grupları arasında özellikle zemin grubunda yer alan epoksi ürünler üzerine yoğunlaşmayı düşünüyoruz. Epoksi kaplamalar, epoksi boyalar, dekoratif zemin kaplamaları gibi ürünler üzerine AR-GE çalışmalarımız devam ediyor.
Su yalıtım grubu ürünlerimizi de detaylandırıp çeşitlendirmeyi hedefliyoruz. Gündemimizde şu sıralar bununla ilgili farklı inovasyonlu ürünler üzerine çalışmalar yürütülüyor. Sektörde farklılık yaratacak birkaç ürün üzerine de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ama öncelikli hedefimiz zemin grubu ve su yalıtımı grubunda yeni ürünlerle sektöre daha fazla çeşitle çözüm sunabilmek. Bunun yanı sıra bayilerimiz tüm çeşit ürünlerimizi kullanıyorlar ve hepsinden memnunlar. Bayilerimizden ve sektör paydaşlarından gelen geri bildirimleri de dikkate alarak bu doğrultuda iyileştirmelere ve yeni ürün çalışmalarına her zaman olduğu gibi devam ediyoruz.
“KarKim olarak geniş ve uzman kadromuzla, hem projelerde hem de şantiyelerde daha iyi hizmet vermeyi hedefliyoruz”
İdeal yalıtım malzemeleri ve uygulamalarından bahsetmek isteriz. Uzun ömürlü yapılar ve enerji verimliliği açısından su yalıtımının önemi nedir? Güvenilir mekânlar ve sağlıklı yaşam alanları için doğru su yalıtımının standartları nasıl olmalıdır ve bu noktada ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz?
Öncelikle su yalıtımı Türkiye’de son 4-5 senede biraz daha üzerine yoğunlaşılan bir husus olmaya başladı ve yeni ürün çalışmaları da artık bu yönde ilerliyor. Su yalıtımını bir alt sektör olarak değerlendirirsek, o sektörde çok ciddi anlamda değişiklikler meydana geldi. Aynı kullanım alanlarında farklı ürünlerin kullanılması gibi birtakım gelişmeler mutlaka bizim de takip ettiğimiz şekilde devam ediyor. Tabi ki “İdeal bir su yalıtımı ürünü nasıl olmalı?” sorusuna gelirsek, bu kullanım alanına göre değişen bir faktör. Bu noktada iç mekânlarda, ıslak hacimlerde kullandığınız bir su yalıtım ürünüyle, terastaki su yalıtım ürünü tamamen farklı olduğu gibi birbirini ikame eden ürünler de değildir. Bunlar özellikleri farklı olan ve kullanıldığı alana veya maruz kaldığı dış etkenlere göre değişen ürünlerdir. Dış mekânda çok soğuk bir iklimde kullanıyorsanız, elastik bir ürün tercih etmelisiniz. Güneşe maruz kalan, sıcak-soğuk dengesinin ciddi anlamda arasında fark olan yerlerde kullandığınızda ise ürün çok daha farklılık gösterebiliyor. Yani kullanıldığı alana göre bu ürünler değişiyor.
Binanın sağlığı ve enerji verimliliği açısından baktığımızda ise sadece su yalıtımı olarak değerlendirmememiz gerekir. Bunu tesisat yalıtımı, ısı yalıtımı gibi diğer yalıtım gruplarıyla da desteklemek lazım. Çünkü ülkemiz deprem kuşağında yer alan bir ülke, son zamanlarda da özellikle Kahramanmaraş depremlerinde çok ciddi anlamda binaların yıkılması ve o binalarda tespit edilen en önemli hususun korozyona uğramış olmasıydı. Bir korozyon bütün binayı yıkabilecek bir etkendir. Dolayısıyla su yalıtımını doğru yapmadığınız takdirde binanız çürümeye devam eder. Nem kokusu özellikle bodrum katına inildikçe artar. Bu rutubet ortamı demir donatılara sirayet eder ve demir donatılar aşağıdan paslanmaya başladığı anda binanın tepesine kadar çıkabilir. Demir donatıdaki bu zayıflık, binanın ömrünü de zayıflatır. Beton da aynı şekilde korozyona uğradığında ciddi anlamda özelliğini yitirir. Bu hususlardan da anlaşılacağı gibi tesisat yalıtımı yapılar için büyük önem taşır.
Enerji verimliliğinden bahsediyoruz, kışın biraz daha az enerji harcayarak nasıl ısınabiliriz veya yaz aylarında nasıl ortamı soğutabiliriz diye düşünüyoruz. Özellikle merkezi sistem ısıtma kullanan binalarda aşağıda bir kazan bulunuyor, suyu kaynatıyor, kaloriferlere basıyor, 7-8 kat yukarı çıkıyor. Eğer o tesisatlarda bir yalıtım yapılmadıysa 80-90 dereceye çıkan su, üst katlarda 60 derecelere kadar düşüyor ve bu daha uzun süre kalorifer yakmanıza sebep oluyor. Dolayısıyla aynı ısıdaki suyu aynı ısıyla 5. katlara, 6. katlara çıkarmak için bu tesisatlarında da yalıtıma ihtiyacı bulunuyor. Isı yalıtımı diyoruz fakat ısı yalıtımı tam anlamıyla doğru bir kavram sayılmayabilir. Çünkü mantolama sistemi sıcaklığı içeride tutacak diye algılansa da soğuğu içeride tutması da önemli. Belki hiç sert kış koşullarına maruz kalmayacak yerlerde, çok sıcak yerlerde, çöl sıcaklarına maruz kalan yerlerde de yalıtım yapılması, orada kullanılan klimanın da daha az kullanılmasını sağlayacaktır. Mantolama nasıl ki ısıyı içeride tutuyorsa soğuğu da içeride tutacağı için daha az enerji harcayarak ısıtma ve soğutmayı aynı şekilde sağlamış olacaktır. Bu sebeple yalıtım gruplarını bütün olarak ele almak gerekiyor.
Binalarda uygulanan yalıtım sistemlerinin hepsinin birlikte ele alınıp, projelendirilmesinin yanı sıra uygulamasının doğru bir şekilde, doğru yerde ve doğru ürünle yapılması önem taşıyor.
Binalarda uygulanan yalıtım sistemlerinin hepsinin birlikte ele alınıp, projelendirilmesi gerekiyor. Ayrıca uygulamanın doğru bir şekilde, doğru yerde ve doğru ürünle yapılması da önem taşıyor. Dolayısıyla bu da bir uzmanlık gerektiriyor. KarKim olarak da biz bu uzmanlığı piyasaya her zaman verme tarafında olan bir firmayız. Bu konuyla alakalı geniş kadromuzla, projelerde ve şantiyelerde daha iyi bir hizmet vermeyi hedefliyoruz. Bununla ilgili kadromuzu güçlendirmeye devam ediyoruz.
“KarKim olarak her zaman doğruyu anlatmayı hedefliyoruz”
Yapıyı tamamen donatısız hale getiren korozyon, betonarme yapılara zarar verme konumunda en üst sıralarda yer alıyor. Binalarda depremlerin yol açtığı yıkımların en büyük nedenlerinden de birini oluşturuyor. Binaların korozyondan korunması için su yalıtımının önemi nedir ve bu konuda kamuoyundaki bilinç ve farkındalığı değerlendirmenizi istesek neler söylersiniz? KarKim olarak bu noktada nasıl çözümler sunuyorsunuz?
Devlet bu konuyla alakalı olarak sadece mantolama sistemi ve ısı yalıtımı üzerinde duruyor. Bu anlamda binaların mantolamasının yapılmasında devlet destekleri, devlet kredileri gündeme geldi. Ancak su yalıtımıyla ilgili hâlâ projeyi yapan firmalarda bir problem göze çarpıyor. Devlet kanalıyla yapılan projelerde şu anda yalıtımla alakalı sıkı tedbirler mevcut. Özellikle TOKİ kanalıyla bütün binalarda su yalıtımıyla ilgili şartnamesinden, kullanılacak ürün grubuna kadar gerçekten detaylı, güzel bir çalışma yapılmış ve şu sıralar uygulamaya da geçilmiş durumda. Biz de ayrıca bu tip projelere hizmet veriyoruz. Ancak mahalle arası dediğimiz, müteahhitler de yalıtıma maliyet olarak yaklaşıyorlar. Bu firmaların bilinçlendirilmesi ve aslında kontrol mekanizmasının devlet kanalıyla daha sıkı bir hale getirilmesi gerekiyor. Enerji kimlik kartı gibi birtakım uygulamalar mevcut ama su yalıtımına baktığınızda bu tip uygulamaların ve denetimin olmadığını görüyoruz. Devlet kanalından bu işin denetiminin daha sıkı olmasına yönelik bir çalışma yapılması gerektiğini düşünüyorum.
“Su yalıtımı olmayan bina çürümeye mahkumdur”
TOKİ’lerde nasıl bir şartname ve uygulama yönetmeliği hazırlandıysa, bu uygulama yönetmeliğinin aynı şekilde diğer müteahhit dediğimiz kesimin de uygulaması noktasında diretilmeli, denetlenmeli ve gerekirse cezaları artırılmalı. Mantolaması olmayan bir binada fazla enerji yakabilirsiniz ama su yalıtımı olmayan bir bina zaten çürümeye mahkumdur. Temelden başlayan bir sıkıntı, sonrasında da tam randımanlı iyileştirilebilecek bir şey de değil. Mantolamayı istediğiniz zaman yaparsınız ama su yalıtımını yapamazsınız. Tamir olur, yine gereken yerlere müdahale olur ama %100 performans alınamaz. Özellikle temel yalıtımlarından bahsediyorum. Drenaj yapılmaması bile ciddi anlamda bir sıkıntıdır. Mecburen biz binanın 3-4 metre yanlarını kazdırıyoruz, drenaj boruları döşüyoruz, dışarıdan yalıtım yapmaya çalışıyoruz. Kurtarabildiğimiz kadar kurtarmaya çalışıyoruz ama %100 kurtarma şansımız yok. Ama en azından o ilerlemeyi yavaşlatıyoruz.
Binanın temelinden itibaren sıkı bir denetimin yapılması ve yalıtım konusunun devlet tarafından daha zorlayıcı tedbirlerle gündeme getirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
2000’li yılların başlarında mantolama sistemleri yeni çıktığında insanlar onu da gereksiz görüyorlardı fakat şu anda dış cephelerde kullanılacak EPS’in veya XPS’in ısı geçirgenlik değerlerine kadar artık son tüketici biliyor ve ona göre ürün istiyor. O konuda tüketici de bilinçlendi. Benzer bir durumun su yalıtımında da olacağını düşünüyorum. Fakat bunun için kamuoyunu biraz daha bilinçlendirmek gerekiyor. Biz KarKim olarak her zaman doğruyu anlatmayı hedefliyoruz. Bu konuyla ilgili uygulayıcı firmalarda da ciddi anlamda eksiklikler bulunuyor. Su yalıtımıyla ilgili uygulayıcı firmalarda mutlaka bir yetki belgelendirilmesi yapılması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle her uygulayıcıyla çalışmamak gerekiyor ve biz KarKim olarak bu konuda çok seçiciyiz. Sektörde gerçekten kendini kanıtlamış, çok büyük projelerde yer almış ve bu projelerde daha sonrasında sıkıntı yaşanmamış, uygulamacılarla çalışıyoruz. Bu da bizim ürünümüzün doğru bir yerde ve doğru bir şekilde uygulanmasını sağlıyor.
“Yalıtım bir sistem ve bu sistemin doğru bir şekilde uygulanması gerekiyor”
Yalıtımda son dönemde kullanılan malzemeler ve özellikleri nelerdir? Uygulamadaki son teknolojilerinden biraz bahseder misiniz? Yalıtımda kullanılan malzemeleri sağlık çerçevesinden ve enerji verimliliği açısından değerlendirmenizi istesek neler söylersiniz? Yalıtım uygulamalarında maksimum verimi sağlamak adına nelere dikkat edilmelidir?
Son dönemlerde biraz daha membran uygulamalarına, sürme esaslı veya daha PVC esaslı kaplamalar ve yalıtım malzemelerine doğru bir dönüş başladı. Özellikle sürme esaslı ürünlerde son dönemlerde poliüretan esaslı, bitümlü poliüretan esaslı ürünlere doğru bir kayma mevcut. O ürünlerin daha işlevsel, uzun süre dayanıklı olması ve uygulama konusunda da daha kolay bir uygulanması durumu var. Dolayısıyla bu tür ürünlere yönelme başladı. Sadece poliüretan esaslı ürünler biraz daha revaçta. Ancak onu da her mevsim uygulayamıyorsunuz. Poliüretan malzeme çok dayanıklı da olsa hassas bir malzemedir. Kışın ortasında poliüretan uygulayamazsınız, yağmur yağdığı an şişer, yaptığınız bütün uygulama heba olur. Kışın kullanacağınız yalıtım ürünü farklı, yazın kullanacağınız yalıtım ürünü farklı olmalıdır. Terasta kullanacağınız yalıtım ürünü farklı, ıslak hacimde veya balkonlarda kullanacağınız, dış mekânda, verandada kullanacağınız yalıtım ürünleri farklılık gösterir. Bunlar tamamen kullanım amacına göre üretilen ürünlerdir. Burada biraz daha yerine göre veya yaşanan probleme göre, yaşanması olası bir probleme göre bir sistem belirleyip o sistemi uygulamak gerekiyor. Yalıtım bir sistem ve bu sistemi de doğru bir şekilde uygulamak lazım.
Sağlık açısından baktığımızda ise doğru uygulanmamış bir yalıtımda, terasta ve tavanda kararmalar ile bakteriler başlar. En üst katta oturuyorsanız bu nefes darlığı, ciğer rahatsızlığı gibi hastalıklara sebebiyet verebilir. Keza ısı yalıtımının olmaması nezle, grip gibi rahatsızlıklara sebebiyet verebilir. Yalıtımsız bir evde yaşayan insanları küf ve bakteri oluşumlarından dolayı devamlı hasta olarak görürsünüz. Bunun ısı yalıtımıyla, diğer yalıtım gruplarıyla desteklenmesi gerekir. Üst kattakinin banyosunun zeminine yalıtım yapmazsanız alt kattakinin tavanında küf oluşur. Küf oluştuğu anda zaten bakteri ürer, bu da hastalıklara sebebiyet verir. Dolayısıyla su yalıtımını doğru uygulamadığınız takdirde insan sağlığına zararlı bir oluşuma sebebiyet verebilirsiniz. Bu noktalara da dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Geniş ürün gamıyla sektörün ve tüketicilerin ihtiyaç ve beklentileri doğrultusunda, dayanıklı ve uzun ömürlü yaşam alanları yaratmada katkıda bulunan KarKim’in uluslararası platformlarda gerçekleştirmeyi planladığı çalışmalarından ve yatırımlarından bahseder misiniz?
Bu sene içinde Azerbaycan Uluslararası Yapı İnşaat Fuarı ve Dubai Big 5 Fuarı olmak üzere iki yurt dışı fuarına katılım sağlayacağız. 2024 için ise Moskova’daki MOSBUILD Yapı İnşaat Fuarı’na katılmayı planlıyoruz. Önümüzdeki yılları fuarlarla doldurmak hedefindeyiz.
Ayrıca yurt dışından gelen talepleri de değerlendiriyoruz. Özellikle Balkanlar tarafında birtakım çalışmalar gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Türki Cumhuriyetler tarafında ise karayolu ulaşımının tam anlamıyla tamamlanması, Ermenistan ile yaşanan sıkıntı, Azerbaycan tarafındaki Nahçıvan bölgesindeki, Karabağ bölgesindeki birtakım koridorların açılmış olması bize Türki Cumhuriyetleri’nin kapısını açtı. Diğer bir hedefimiz ise Orta Doğu… Şu an halihazırda Irak pazarında yer alıyoruz. Abhazya tarafında da bir dağıtıcı bayimiz bulunuyor, Türkiye kanalıyla Bartın limanından malzeme gönderiyoruz. Karadağ’da bir bayimizin şubesi bulunuyor. Ciddi anlamda bir yapılaşma var ve orada da ürünlerimiz kullanılır hale gelmeye başladı. Tabi bu durum Bulgaristan, Sırbistan, Makedonya gibi pazarları da bize açmış olacak. Ukrayna-Rusya savaşının bir an önce bitmesini umuyoruz ki Abbazya’daki dağıtıcımız ile önümüzdeki dönemde Ukrayna’daki yapılaşmayla alakalı, Rusya tarafındaki yapılaşmayla ilgili projelerde yer almak istiyoruz. Yavru vatan Kıbrıs’ta birtakım çalışmalar yapmak istiyoruz. Onun dışında Libya, Mısır gibi pazarlar da bizim için bir hedef. Güney Afrika, Senegal gibi pazarlar da bir hedef ama hepsini planlama dahilinde yürütmek gibi projelerimiz var.
Bu anlamda çok ciddi çalışmalarımız bulunuyor. Tabi ki bizim elimizde kireç gibi de bir avantajımız var. Grup olarak da, çeşitli ürünleri direkt kendimiz madenlerden çıkardığımız için bu anlamda hizmet noktasında farklı noktalarımız mevcut.
Son olarak eklemek istedikleriniz var mıdır?
Yalıtımla alakalı olarak zorlayıcı tedbirlerin alınması gerektiğini, devletin ve denetim mekanizmalarının çok sıkı bir şekilde çalışması gerektiğini düşünüyorum. Çevre dostu, enerji verimliliği yüksek binalar inşa edelim ki insanlar konfor içerisinde yaşasınlar. Çünkü bildiğiniz gibi gayrimenkul fiyatları çok ciddi anlamda artış gösterdi ve insanlar artık daireleri ciddi paralar vererek alıyorlar. Tabi ki verdikleri paranın karşılığını alsınlar isteriz. İnsanlara sağlıklı yaşayabilecekleri ortamı kurmak, yapıyı yapan müteahhidin, çizen mimarın, inşaat mühendisinin en asli görevi olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden denetimlerin ciddi anlamda artması gerekiyor.