Covid ile beraber başlayan uluslararası tedarik ve enerji sorunları aslında dünyayı birbirine bağlayan global süreçleri ülkelerin gözden geçirmesine sevk etti. Bu paralelde ulusal ve uluslararası enerji politikalarının sonuçlarını da iyiden iyiye hissediyoruz. Enerji ve sektörümüz olan iklimlendirme alanında da ciddi bir hareketliliği görüyoruz, yenilenebilir enerjiye dönüşümü daha çok konuşuyor olacağız. Doğalgazdan, elektriğe bahsedilen tedarik sürecindeki zorluklar, uluslararası savaşlar ve bunların ekonomik bedelleri neticesinde her türlü enerji birim maliyetlerinin ve dolayısıyla emtia fiyatlarının da arttığını görüyoruz.
Öncelikle fabrikalarda sonrada bireysel tüketimde kendi enerjisini kendisi üreten, enerjide daha az veya bağımsız olmak adına atılacak adımları, tercihleri göreceğiz. Örneğin; Avrupa’da bireysel ısınmada ısı pompası dönüşümü başlamış durumda. Ülke yönetimlerinin ilgili regülasyon ve teşvik paketleri ile birlikte Kombi yerine ısı pompası dönüşümü önemli fark yaratıyor.
Avrupa ısı pompası pazarını incelediğimizde 2021 yılında bir önceki yıla göre %34 artışla 2.2 Milyon adete ulaş-tı. Bu hacmin 2025 sonuna kadar 6 milyon adete ulaşacağı olacağı öngörülüyor ve havadan suya ısı pompaları paylarını daha da büyüterek ilerliyorlar. Fransa, İtalya, Almanya başı çeken ilk üç ülke olurlarken, İspanya, İsveç, Hollanda, Polonya İngiltere sırasıyla ısı pompası dönüşümü için gerekli yasal zorunluluk ve destek paketlerini açıklayarak dönüşümde ivmelenerek ilerliyorlar.
Ülkemizde de Paris İklim Anlaşması’na ve Avrupa Yeşil Mutabakatı’na imza atılması önemli bir adımdı.
Akabinde üretimde karbonsuzlaşmaya giden yolda, yenilenebilir enerji kullanımına destek paketleri açıklanarak süreç hız kazandı. Özellikle fotovoltaik (PV) modül kullanımı bu bağlamda arttı. Ülkemizde bu yıl PV pazarının bu yıl sonunda toplam 10 GW’a yakın kurulu güce ulaşması bekleniyor.
Ayrıca sınırda karbon vergisi 2023 yılı itibarı ile ölçülmeye ve 2026 yılı itibariyle de öncelikli belirlenen yüksek karbon salınımı yapan demir çelik vb. üretim tesislerinde uygulanmaya başlanacak. Otel, ofis, AVM gibi alanlar-da da yayımlanan yeni zorunluluklarla da PV panellerin kullanımı artacak.
Bireysel ısı pompası pazarı henüz Türkiye’de Avrupa’daki kadar büyüklüğe ulaşmamış olsa da Ege ve Akdeniz bölgelerimizdeki mevcut pazarla 11.000 adet mertebelerine ulaşmış durumda.
Artan elektrik maliyetleri ile birlikte açıklanan fotovoltaik destek paketleri ticari pazarda özellikle fabrika uygu-lamalarında ciddi bir talep yaratmışken bireysel pazarda beklenen teşvikler ve süreçlerin daha kolaylaştırılması ile birlikte yükselişe geçecek.
Ülkemizde PV kurulu pazarı 10 GW mertebesinde iken 3 yıl sonra pazarın 15 GW mertebelerinde olacağı tahmin ediliyor. Önümüzdeki dönemde Balkonlarda, otoparklarda, çatılarda görmeye alışacağız. Özellikle PV modülle-rin olduğu her alanda mutlaka karşısında elektrikle çalışan bir iklimlendirme cihazını da destekleyecektir. (Şekil 1)
Yani elektrikle çalışan cihazlara doğru bir dönüşümü karşılıyor olacağız.
Özellikle bireysel tarafta ısı pompası ve PV birleşik çözümler ülkemizin her bölgesinde kullanılan tüm yanma odalı, fosil yakıt kullanana cihazlara alternatif olacaktır.
14 kw Inverter bir ısı pompası 2/35 dış ortam, iç ortam şartlarında saatte yaklaşık 5 kw elektrik tüketirken, evin çatısına koyacağımız bir 10-12 kw PV panel sistemi ile birlikte tüm yıl üreteceği elektriği ve fazlasını şebekeye satarak mahsuplaşacağını düşünürsek PV Paneller ısı pompasının ihtyacı olan elektriği fazlasıyla üretmiş olacaktır. Net sıfır enerjili binalara (NZEB) geçişin yolu bu sistemi birlikte düşünmekten geçiyor.
Buna ilave olarak da elektrikli araçların yaygınlaşması ile elektrik şarj istasyonlarıda her ev için elzem hale gele-ceği için gündüz şebekeye satılan elektrikle, gece elektrikli aracın şarjı fizıbıl hale gelmektedir. (Şekil 2)
Ayrıca VRF sistem klimalarda ve sıcak su üretiminde bütünleşik bir elektrifikasyonla tüm ekosistemi bir arada kurgulayabilen; uçtan uca gerek tedariği gerekse uygulamasını yapabilen firmalara ihtiyaç olacak, iklimlendirme sistemlerinin dönüşümü ve yapımı için bu alt yapıya sahip firmalar öne çıkacak diyebiliriz.
Elektrifikasyonun yanında alternatif enerji kaynakları örneğin yeşil Hidrojen enerjisi öne çıkacak diğer trendler-den olacak görünüyor, gerek yeşil hidrojeni üretmek için gerekli enerji miktarının henüz yüksek olması gerekse doğalgaza göre kalorifik değerinin 3 kat düşüklüğü ile tam bir alternatif olmasada fotovoltaik ve hidroliz ünitele-rinin gelişimiyle Hidrojen yanma odalı cihazları - görüyor olacağız. Hali hazırdaki kombi cihazlarıda %20 ora-nında hidrojenle karışım yapılarak çalıştırılabilirler.
Eğer hidrojeni fotovoltaik ve rüzgar enerjisi ile üretebilirsek kullanımıda yaygınlaşacaktır. (Şekil 3)
Alternatif kaynakların artması, sistem ve otomasyon çözümlerinin bütünleşik hale gelebiliyor olmasıyla birlikte petrol yakıtlarının zorunluluk olmaktan çıkması, her sistem ihtiyacının fizibilite yapılarak optimum çözümün bu-lunması gerekecek, bunun içinde mutlaka mühendislik firmalarının gerek tasarım, gerekse devreye almaya kadar olan her sürecin uzman kişiler tarafından yönetilmesi çok faydalı olacaktır.
Ülkemizin güneş zengini ama bunu yeteri kadar değerlendiremediğini düşündüğümüzde devlet, sivil toplum ku-ruluşları ve tedarikçilerle birlikte eğitim ve farkındalık faaliyetleri yürütülmeli, yönümüzü hep güneşe dönük tut-malıyız.