Dünya genelinde artan enerji tüketimi ve iklim değişikliği etkileri, inşaat sektöründe sürdürülebilir uygulamaların benimsenmesini kaçınılmaz hale getiriyor. Binaların küresel enerji tüketimindeki yüzde 40’lık payı ise sektörün dönüşümünü kritik bir zorunluluk olarak ön plana çıkarıyor. Bu kapsamda yeşil cephe sistemleri gibi yenilikçi yaklaşımların şehirlerin geleceği adına önemli olduğunun altını çizen İzotim Kurucusu ve CEO’su Salim Ünal, “Artan nüfus ve kentleşme ile beraber sürdürülebilir yapı çözümlerine yönelmek sadece çevresel bir gereklilik değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal bir zorunluluktur” dedi.
Paris Anlaşması'nda belirlenen hedefler doğrultusunda,
birçok ülke 2050 yılına kadar yüzde yüz 100 net sıfır karbonlu binalar ve
şehirler oluşturmayı amaçlıyor. Bu vizyonun hayata geçirilmesinde, inşaat
sektöründe enerji verimliliğini artıran ve çevresel etkiyi azaltan yenilikçi
yaklaşımların benimsenmesi büyük önem taşıyor. Türkiye de bu hedefe ulaşmak
için önemli bir adım attı. Türk Standartları Enstitüsü (TSE), binaların daha az
enerji harcaması ve ısı kaybını önlemesi için hazırlanan TS 825-Binalarda Isı
Yalıtım Kuralları Standardını yeniledi. Bu yeni kurallar, 1 Nisan itibarıyla
geçerli oldu. Artık yeni yapılacak binalar hem ısınma hem de soğutmaya göre
tasarlanacak. Böylece enerji kullanımında yüzde 25 oranında bir azalma
bekleniyor.
“Bina
cepheleri sürdürülebilir olmalı”
Sürdürülebilir bir geleceği inşa etmek için binaların
enerji verimliliğini en üst düzeye çıkarılması gerektiğinin önemine dikkat
çeken İzotim Kurucusu ve CEO’su Salim Ünal, “Unutmamalıyız ki bir binanın
cephesi sadece bir giysi değil, aynı zamanda onun enerji tüketimini çevresel
etkisini ve uzun ömürlülüğünü doğrudan etkileyen akıllı bir katmandır. Sektör
olarak; estetiği, fonksiyonelliği, enerji verimliliğini ve sürdürülebilirliği
bir araya getiren yenilikçi cephe çözümleri sunarak daha yaşanabilir ve çevreye
duyarlı yapılar inşa etmeliyiz. Cephe sistemleri, binalarımızın performansı ve
çevresel etkisi üzerinde doğrudan söz sahibidir. Estetik ve fonksiyonellik
elbette önemli ancak günümüzde cepheler, enerji verimliliği sürdürülebilirlik
ve uzun ömür gibi hayati gereksinimleri de karşılamalıdır.” dedi.
Doğru cephe sisteminin uzun vadeli bir yatırım
olduğunu belirten Ünal, sözlerine şöyle devam etti: “Aslında, doğru cephe
seçimi sadece bugünün estetik ve fonksiyonel ihtiyaçlarını karşılamakla kalmaz,
aynı zamanda geleceğe yönelik akıllı bir finansal planlama anlamına gelir.
Örneğin, güneş enerjili cephe sistemlerinin entegrasyonu, ilk yatırım maliyeti
gerektirse de binaların kendi elektriğini üretmesini sağlayarak uzun vadede
enerji maliyetlerini önemli ölçüde düşürür.
Akıllı izolasyon sistemleri de benzer bir mantıkla
çalışır. Dış hava koşullarına göre otomatik olarak yalıtım seviyesini
ayarlayarak, ısıtma ve soğutma için harcanan enerjiyi optimize eder. Bu sayede,
enerji faturalarında sürekli bir azalma sağlanır ve binanın enerji verimliliği
sınıfı yükselir. Dinamik aydınlatma kontrolü ise, gün ışığının etkin
kullanımını sağlayarak ve gereksiz aydınlatmayı önleyerek elektrik tüketimini
azaltır. Sensörler ve zamanlama sistemleri sayesinde, sadece ihtiyaç duyulan
kadar ışık kullanılır bu da uzun vadede önemli enerji tasarrufu demektir.
Bu teknolojilerin her biri ilk bakışta bir maliyet
unsuru gibi görünse de aslında gelecekteki enerji harcamalarından elde edilecek
tasarruflar sayesinde kendini amorti eden, hatta kar sağlayan birer yatırımdır.”