Yapı Magazin
“Sürdürülebilirlik Konusunda Uluslararası Vizyonu Ülkemizin İş Dünyasına Taşıyoruz”

“Sürdürülebilirlik Konusunda Uluslararası Vizyonu Ülkemizin İş Dünyasına Taşıyoruz”

Yaşanabilir bir gelecek ve kaynakların verimli kullanımı için sürdürülebilirlik kavramı büyük önem taşıyor. Sürdürülebilirliğin tam anlamıyla sağlanması için ise sosyal, ekonomik ve çevresel bileşenlerinin bütüncül olarak gerçekleşmesi gerekiyor. İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye), iş dünyasına sürdürülebilirlik yolculuğunda rehberlik etmeyi hedefliyor ve yeşil dönüşüm, sıfır karbon hedefi, döngüsel ekonomi, kaynak verimliliği, sürdürülebilir tarım, eşitsizliklerin azaltılması azaltılması ve sürdürülebilir finans konularında önemli çalışmalar gerçekleştiriyor. SKD Türkiye Başkanı Ebru Dildar Edin ile SKD Türkiye olarak hayata geçirdikleri sürdürülebilirlik çalışmalarını, sürdürülebilirliğin iş dünyası için önemini, şirketlerin döngüsel ekonomiye uyum noktasında izlemesi gereken adımları konuştuk.


Çevresel, sosyal ve ekonomik bileşenlerden oluşan sürdürülebilirlik kavramı SKD Türkiye için ne ifade ediyor? SKD Türkiye olarak çevresel, sosyal ve ekonomik bileşenler bağlamında sürdürülebilirlik için nasıl çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz? SKD Türkiye’nin hedefleri nelerdir?
SKD Türkiye 2004 yılından bu yana Türkiye’de iş dünyasına sürdürülebilir kalkınma yolcuğunda rehberlik etmeyi amaçlayan bir iş dünyası derneği. Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi (WBCSD)’nin bir üyesi ve iş ortağı olarak Türkiye’yi uluslararası düzeyde de temsil ediyor; sürdürülebilirlik konusunda uluslararası vizyonu ülkemizin iş dünyasına taşıyoruz. Sürdürülebilir kalkınma, finansal başarı odaklı ilerleyen mevcut sistemin çevresel ve toplumsal konuları da gündemine alarak ilerlemesi gerektiğine inanan bir yaklaşımı ifade ediyor. 
İklim krizi, sosyal ve ekonomik krizler, pandemi, savaş vb. tüm sorunlar insanlığa var olan sistem ile devam edemeyeceğimizi, artık çevreyi ve toplumu da odağına alan büyüme stratejilerine odaklanmamız gerektiğini hatırlatıyor. Burada ise iş dünyasının büyük bir dönüştürücü etkisi bulunuyor. Bu noktada dönüşümü mümkün olan en kısa sürede gerçekleştirmek üzere iş dünyasını harekete geçirmeyi hedefliyoruz. Biz sürdürülebilirliği hükümetler üstü, herkesi ve ortak geleceğimizi yakından ilgilendiren bir mesele olarak görüyoruz.
SKD Türkiye olarak, 25 farklı sektörden 99 üyeye sahibiz. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları çerçevesinde belirlediğimiz 5 odak alanında; Düşük Karbon Ekonomisine Geçiş ve Verimlilik, Sürdürülebilir Tarım ve Gıdaya Erişim, Sürdürülebilir Sanayi ve Döngüsel Ekonomi, Sosyal İçerme ve Kapsayıcılık, Sürdürülebilir Finans ve Risk Yönetimi başlıklarında bilgi ve proje üreterek üyelerimize rehberlik ediyoruz. Ayrıca ulusal ve uluslararası iş birliklerimiz ile ülkemizin “Yeşil Dönüşüm” yolculuğuna ve 2053 net sıfır emisyon hedefine katkı veriyoruz. 

“Şirketlerin tüm süreçlerini sürdürülebilir iş modellerine uygun hale getirmeleri gerekiyor”
Sürdürülebilir kalkınma konusunda çözümün bir parçası olmayı amaçlayan şirketlerin ve kurumların nasıl adımlar atması gerekiyor? 
Öncelikle şirketlerin tüm süreçlerini sürdürülebilir iş modellerine uygun hale getirmeleri gerekiyor. Bu artık kurum inisiyatiflerine bırakılacak bir konu değil, bir gereklilik. Bunun için öncelikle risk-fırsat analizleri yaparak sürdürülebilirliği iş yapış şekline entegre edebilmeleri, ardından bir şirket stratejisi haline dönüştürebilmeleri gerekiyor. Sonrasında şirketin sürdürülebilirlik hedeflerini ortaya koyması ve doğru araçlarla belirlenen hedeflere yönelik yapılan çalışmaların raporlanması, istenilen noktaya ulaşmak için uygulanması gereken adımlar arasında yer alıyor. 
SKD Türkiye olarak biz; sürdürülebilirlikte rolü her geçen gün artan iş dünyasının, bugün karşımıza çıkan ve küresel boyutlu ekonomik, sosyal ve çevresel değişimlere uyum sağlaması için büyük çaba sarf ediyoruz. Risk-fırsat analizleri ile iş dünyasının sürdürülebilirliği iş yapış şekline entegre edebilmeleri, bir şirket stratejisi haline dönüştürebilmeleri noktasında rehberlik ediyoruz. Tüm çalışmalarımızda, raporlama konusu büyük önem taşıyor. Sürdürülebilir finans ve risk yönetimi çalışmalarımız kapsamında, Türkiye’ye getirdiğimiz Reporting Matters metodolojisi ve üyelerimizden PwC Türkiye iş birliği ile raporlama konusunda da iş dünyasına yol gösteriyoruz. 
Çatı örgütümüz WBCSD ve PwC Türkiye iş birliğiyle; COSO’nun kurumsal risk yönetim (ERM) çerçevesinin ilkelerini temel alarak çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) ile ilgili risklere yönelik uygulama konusunda kurumları aydınlatan Kurumsal Risk Yönetiminin ESG Risklerine Uygulanması Rehberi’ni Türkçe olarak hazırladık. Sürdürülebilirlik uzmanlarının ERM süreçlerini ESG risklerine uygulamalarına yardımcı olacak bu rehber ile kurumların sorumlu iş uygulamalarını ilerletmeyi ve karar mekanizmalarını iyileştirmeyi amaçlıyoruz. 
Sürdürülebilir kalkınmada çözümün parçası olmak isteyen tüm kurumlar bu araçlarımızdan faydalanabilirler.

“SKD Türkiye olarak binalarda enerji verimliliği konusunu gündemimizde tutuyor, bu konuda önemli çalışmalar gerçekleştiriyoruz”

Yaşanan iklim kriziyle birlikte dünya genelinde alarm durumuna geçildi. Avrupa Yeşil Mutabakatı, Paris İklim Anlaşması ve Yeşil Kalkınma Yolunda Türkiye gibi düzenlemelerle global anlamda harekete geçildi. Aynı zamanda BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı belirledi. SKD Türkiye olarak bu hedeflerin hangileri üzerinde daha çok yoğunlaşıyorsunuz? Yapı sektörünün hedeflere ulaşmada nasıl bir etkisi olduğunu düşünüyorsunuz?
BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, tüm dünya için bir yol haritası oluşturuyor. Tüm hükümetler, dünya üzerinde bulunan tüm organizasyonlar kendi stratejilerini SKA’lar ile hizalamalılar. Biz de SKD Türkiye olarak stratejik çerçevemizi çizerken ve odak alanlarımızı belirlerken 17 SKA’dan 12 SKA’yı stratejik çerçevemizin merkezine aldık. 
Dünyadaki enerjinin yüzde 40’ı binalarda tüketiliyor. Bu yüzden Net Sıfır Karbon hedeflerine ulaşmak için öncelikle binaların karbondan arındırılması ve yeşil dönüşümün sağlanması gerekiyor. Karbon emisyonlarında enerjinin payının da %80 olduğu düşünüldüğünde tasarım, inşa ve kullanım aşamalarının tamamında enerji verimliliği vizyonuyla hareket edilerek binalarda enerji tüketimini azaltmak, sürdürülebilirliğe çok önemli bir katkı sağlayacak.
Bu noktada binalarda enerji verimliliğinin sağlanması ve yenilenebilir kaynakların kullanımının yaygın hale gelmesi adına yapı sektörünün önemli bir sorumluluğu bulunuyor. Bu nedenle SKD Türkiye olarak uzun süredir binalarda enerji verimliliği konusunu gündemimizde tutuyor; konuda önemli çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Bu kapsamda iş dünyasını, hazırladığımız “Binalarda Enerji Verimliliği Bildirgesi”ni imzalamaya davet ettik ve SKD Türkiye üyesi şirketler bu bildirgeye imzacı oldu. 
Yayınladığımız “Enerji Tüketiminde Dönüşüm İçin Binalarda Enerji Verimliliği” raporu ile iş dünyasına bu konuda rehberlik etmeyi amaçladık. Kurumların iyi uygulamalarının yer aldığı “Binalarda Enerji Verimliliği – Başarı Öykünüz 1-2” yayınlarımızla da şirketlerin birbirlerinin deneyimlerinden faydalanmalarını sağladık.
Yapı sektöründe enerji verimliliği ve yenilenebilir kaynakların kullanımında istenilen seviyeye gelene kadar iş dünyasına rehberlik etmeye devam edeceğiz.

“Türkiye Döngüsel Ekonomi Platformu ile 2 milyon Euro’ya karşılık gelen 32 bin tona yakın malzemenin geri kazanılması sağlandı”

Türkiye’de döngüsel ekonomiye geçişi destekleyen bir ekosistem oluşturmak amacıyla Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ile birlikte Türkiye Döngüsel Ekonomi Platformu’nu (TDEP) kurdunuz. Türkiye Döngüsel Ekonomi Platformu kapsamında nasıl çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz? 
Türkiye Döngüsel Ekonomi Platformu, disiplinler arası iş birliği, bilgi paylaşımı, teknik destek ve yenilikçi tasarımı konularındaki çalışmaları bir araya getiren Türkiye’deki en etkili ve kapsamlı platformlardan biri. Platformun etkin bir şekilde kullanılması ve iş dünyasına katkı sağlaması için yoğun çaba sarf ediyoruz. Platformun şu anda 24 farklı sektörden sayısı 250’ye yaklaşan üyesi bulunuyor. 
Burada gerçekleştirilen işlemler sayesinde 2 milyon Euro’ya karşılık gelen 32 bin tona yakın malzemenin geri kazanılması sağlandı. Türkiye ekonomisine ve çevreye olan bu olumlu etki SKD Türkiye olarak gurur duyduğumuz bir kazanım.
Platform kapsamında Knowledge Hub ile döngüsel ekonomiyle ilgili tüm bilgileri, iş modellerini ve iyi uygulama örneklerini açık kaynak bilgi ağımızda paylaşıyoruz. Döngüsel tasarım ve girişimcilik eğitimleri ile şirketlerin döngüsel iş modeline geçişlerini hızlandırıyor, döngüsel ekonomi projelerine verdiğimiz teknik destek programları ile uluslararası teknik uzmanlığa erişmelerini sağlıyoruz.
Platform üyelerinin yaklaşık %10’u yapı sektöründe faaliyet gösteren şirketlerden oluşuyor. Bu şirketler platform kapsamında verilen teknik desteklerden de aktif olarak yararlanıyorlar. Platform kapsamında geliştirilen ve firmaların prosesleri, girdi-çıktıları ve içinde yer aldığı değer zinciri dikkate alınarak başta malzeme alışverişleri olmak üzere döngüsel ekonomi ile ilgili öncelikli fırsat alanlarının belirlenmesine olanak veren teknik destek programları aracılığıyla geçtiğimiz senelerde bu destekten faydalanmaya hak kazanan yapı sektörü şirketleri; 
İnşaat atıklarının yeniden kullanımı ve geri dönüştürme,
Çimento sektöründe döngüsel ekonomi,
Yapı sektöründe atık azaltma ve atık değerlendirme ile
Mermer atıklarının değerlendirilmesi
için fırsatların araştırılması konularında teknik destek aldılar.
Yine platform altında çalışan Türkiye Material Marketplace üyesi şirketler başarılı iş birliklerine imza atıyorlar. Endüstriyel mineral ve metalik maden üreticisi olan bir üyemizin inert kum artıklarını çimento sektöründen bir başka üyemizin çimento üretiminde alternatif hammadde olarak kullanması, yine inşaat sektöründen bir üyemizin 10 farklı çeşit tuğla artıklarının, Gölpazarı’nda açılacak öğrenme merkezi ve sergi alanının yapımında kullanılması platform kapsamında yapılan başarılı iş birlikleri oldu. SKD Türkiye olarak Platformun etkin bir şekilde kullanılması ve iş dünyasına katkı sağlaması için yoğun çaba sarf ediyoruz.
Döngüsel ekonomi için inovatif iş modelleri ve teknolojinin önemi nedir? Kurumsal sürdürülebilirliğin sağlanması için dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir? Sizin bu konuda yaptığınız başka hangi projeleriniz ve çalışmalarınız bulunuyor?
Kurumsal sürdürülebilirliğin sağlanmasında döngüsel ekonomiyi doğru anlamak önemli. Bu model kimi kurumlar tarafından yalnızca çevresel fayda sağlayan bir sosyal sorumluluk projesi gibi algılanabiliyor. Ancak döngüsel ekonomi, çevresel faydayı gözetirken aynı zamanda kurumların ekonomik anlamda büyümelerini de sağlayan bir yapı. Kurumlar bunu çok iyi anlamalı; bu sistem ile ekonomik fayda sağlayabileceklerinin farkında olmalılar. 
Bu modele geçiş süreci kurumlar için elbette beraberinde bir maliyet getiriyor. Döngüsel ekonomi sistemine geçerken kurumlar yeni alt yapı ve yeni teknolojiye ihtiyaç duyuyorlar. Kurum içinde yeni bir ekip kurmaları ve belki de teknik destek almaları gerekiyor. Dolayısıyla bu ek maliyetler bazen kurumların bu geçiş sürecinde çevik hareket etmelerini engelleyebiliyor. Ayrıca yeni yatırımların finansmanında da destekler gerekiyor. Kurumları bu bağlamda teşvik edecek yatırım ve kredi mekanizmalarına ihtiyaç duyuluyor. Döngüsel ekonomiye geçiş kendi başına gerçekleşemez. Kamunun da yaptırım ve teşvik mekanizmaları ile kurumları yönlendirmesi ve bu konuda lokomotif görevi görmesi gerekiyor. Döngüsel ekonomiye geçişte güçlü kamu politikaları ve özel idari yapılar ile desteklenen bir yol haritasına ihtiyaç var. 
Geçişin olacağı pazarın koşullarının ve yeni teknolojilerinin araştırma ve geliştirme sürecinin üzerinde önemle durulması, gerekli durumlarda iş dünyası ve sivil toplum desteği ile bu yol haritasının oluşturulması gerekiyor.

Biz de SKD Türkiye olarak döngüsel ekonomi alanında çok sayıda proje gerçekleştiriyoruz. Geçtiğimiz mart ayında Türkiye Döngüsel Ekonomi Haftası’nı ikinci kez düzenledik. Haftanın kapanışında ülkemiz için önemli olan ve döngüsel ekonomide iyi uygulamalara sahip sektörlerin ele alındığı “Türkiye’de Beş Sektörde Döngüsellik Potansiyeli Ön Araştırma Raporu” sonuçlarını kamuoyu ile paylaştık.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) ortaklığı ile yürüttüğümüz, İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) tarafından desteklenen “Döngüsel Ekonomi ve Kaynak Verimliliği Platformu Projesi”ni hayata geçirdik. İstanbul sanayinde kaynak verimliliğinin ve döngüselliğin arttırılmasına katkı sağlanmasını amaçlayan proje ile AB Yeşil Mutabakatı’yla ilgili konularda şirketlerin bilinçlendirilmesini hedefliyoruz.

Ayrıca SKD Türkiye olarak konsorsiyum ortaklarından olduğumuz, Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği (AB) ortak finansmanıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürütülen, “Türkiye’nin Döngüsel Ekonomiye Geçiş Potansiyelinin Değerlendirilmesi için Teknik Destek Projesi”ne (DEEP) başladık. Projede, AB Döngüsel Ekonomi Modeli doğrultusunda, Türkiye’nin döngüsel ekonomiye geçişte kurumsal ve teknik kapasitesinin güçlendirilmesini hedefliyoruz. 
“SOS 1.5 Projesi, daha sürdürülebilir bir gelecek için, önemli bir yol haritası”

SKD Türkiye olarak, Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi (WBCSD) tarafından hazırlanan, net sıfır karbon hedefini gerçekleştirmek konusunda şirketlere yol gösterici bilgiler içeren SOS 1.5 Net Sıfır Karbon için Yol Haritası’nı Türkçe bir şekilde iş dünyasına sundunuz. Yol Haritası’na göre şirketlerin karbon emisyonlarının azaltılmasını hızlandırmak için yolculuğa başlama, ilerleme ve liderlik gibi bazı aşamaları uygulaması gerekiyor. Bu aşamaların detaylarından ve firmalara katkılarından kısaca bahsedebilir misiniz?
SOS 1.5 projesi, 1.5°C hedefi kapsamında, daha sürdürülebilir bir gelecek için, şirketlerin net sıfır karbon hedefine ulaşmalarında bilime dayalı iklim eylemlerinin hayata geçirilmesine yönelik değerli bir yol haritası. Sektörlerinde önde gelen şirketlerin görüş ve önerileriyle geliştirerek, şirketlerin Kapsam 1, 2 ve 3 karbon emisyonlarını nasıl azaltabileceğine ilişkin bir rehber niteliği taşıyor. Bu rehber şirketlerin net sıfır karbon emisyonları hedefine ulaşma yolculuğuna başlamasına veya bu yolculukta ilerlemesine yardımcı olacak 6 ana adım ve 16 eylemden oluşuyor. 
6 ana adım raporda şu şekilde belirlenmiş; 
- net sıfır karbon hedefinin şirketin amacıyla bütünleşmesi, 
- iklim risklerini ve fırsatlarını anlamak, 
- net sıfır karbon hedefinin ve kilometre taşlarının belirlenmesi, 
- şirket stratejisiyle uyumlu bir iklim programının oluşturulması, 
- etki yaratmak için kaynakları harekete geçirmek, 
- iklim eylemine katılma, bilgi paylaşımı ve iletişim 
Bu adımlarının esasları, yapılması gerekenler ve şirketler için uygulama önerileri raporda detaylı bir şekilde yer alıyor. 

1.5°C hedefi olsun veya olmasın iklim eylemlerinde aksiyon almak isteyen tüm kurumlar web sitemizden bu raporu inceleyerek faydalanabilirler. Biz SKD Türkiye olarak Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda üyelerimizin ihtiyaç duyduğu eğitimler, seminerler ve iyi uygulama paylaşımları aracılığıyla bu uzun yolculukta rehberlik etmeye devam edeceğiz. 
Sürdürülebilirliğin tam anlamıyla gerçekleştirilmesi için gerekli olan çalışmalardan birini de atık yönetimi oluşturuyor. Uygulanabilir ve verimli bir atık yönetimi için hangi noktalara dikkat edilmesi gerekir?  
Türkiye’nin yeşil dönüşüm yolculuğunda atık yönetimi sizin de belirttiğiniz gibi önemli konulardan bir tanesi. Burada kamu, özel sektör, STK’lar ve tüketicilerle iş birliği halinde, kaynak verimliliğini artıran, atıkları azaltan, kirliliği önleyen döngüsel ekonomiye geçiş kaçınılmaz. 
SKD Türkiye olarak “Duyarlı şirketler duyarlı çalışanlar ile mümkün” mottosundan yola çıkarak, şirketlerin gönüllü çevre yönetim sistemi kurması amacıyla DUYARLI OL! (do!) Projesi’ni 2015 yılında hayata geçirdik. Şirketlerde çalışma alanlarında farkındalık yaratarak kaynak tasarrufu sağlamayı amaçlayan bu proje ile çalışanların çevresel ayak izini azaltarak kurumların net sıfır karbon hedeflerine de katkı sağlıyoruz. Şirketlere Yönetişim, Sürdürülebilir Satın Alma, Enerji Yönetimi, Su Yönetimi ve Atık Yönetimi’nden oluşan beş ana başlıkta entegre çevre yönetim sistemini hayata geçirmeleri konularında rehberlik ediyoruz. Projeyi yakın zamanda, günümüzün teknolojik dönüşümüne uygun formata getirmek amacıyla dijital platforma taşıdık. Böylelikle katılımın ve etki alanın daha da büyüyeceğine inanıyoruz.

SKD Türkiye olarak, sürdürülebilirliğin bütün bileşenleriyle gerçekleşmesi için sosyal içerme ve kapsayıcılığı odak alanı olarak belirliyorsunuz. Sosyal İçerme ve Kapsayıcılık iş süreçlerinde hangi alanları kapsar? Sosyal İçerme ve Kapsayıcılık Projeleri’nizden bahseder misiniz?
Çatı örgütümüz WBCSD’nin yayınladığı Vizyon 2050 Dönüşüm Zamanı Raporu insanlığın karşısında şu anda üç önemli kriz olduğunu söylüyor; İklim Krizi, Biyoçeşitlilik Kaybı ve Sosyal Eşitsizlikler. Rapor küresel ekonomik sistemin, artık yalnızca finansal performansa dayalı değil, insanlar ve gezegen üzerinde yaratılan etkinin de dikkate alınarak değerlendirme yapılan bir sisteme geçiş yapılması gerektiğini, çünkü yalnızca finansal başarıya odaklanmanın gezegenimizde sürdürülemez sonuçlar ortaya çıkmasına neden olduğu görüşünü ortaya koyuyor. Dolayısıyla iş dünyasının iklim krizi konusunda çevresel olduğu kadar sosyal alanda sorumluluk alarak çözümün bir parçası olması kaçınılmaz.
SKD Türkiye iş dünyası ile iş birliği içinde yürüttüğümüz çalışmalarda ülkemizin yeşil dönüşümünün yanında, sosyal gelişimine katkılar sağlamayı hedefleyen bir sivil toplum kuruluşu. Bu kapsamda sosyal içerme ve kapsayıcılık odak alanımızda çalışmalar yürütüyoruz. 2018 yılında Fransız Kalkınma Ajansı (AFD) ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB)’nın desteğiyle Eşit Adımlar Platformu’nu hayata geçirdik.
Eşit Adımlar, iş hayatında kadın ve erkek eşitliğinin önemini vurgulayan, ülke nüfusunun yarısını oluşturan kadınların ekonomiye eşit katılımı, karar mekanizmalarında eşit temsili, ücret ve terfide eşit haklara sahip olmaları için yol haritaları ve iyi uygulama örnekleri paylaşan platformumuz. Dijital rehber niteliğindeki Eşit Adımlar’da fırsat eşitliğiyle ilgili güncel gelişmeler ve şirketlerin gerçekleştirdiği iyi uygulamaların yanı sıra ölçüm araçları, araştırmalar, raporlar, mevzuat ve düzenlemeler de paylaşılıyor. 
Yine bu odak alanımız altında kadınların dijital alanda güçlendirilmesi gerektiği fikrinden yola çıkarak “İşin Geleceği ve Kadın İstihdamı Projesi”ni hayata geçirdik. Projenin ilk fazında KPMG ile iş birliği yaparak üyelerimizin bu konudaki resmini çekmeyi amaçladık ve baz veri analiz çalışmamızı tamamladık. Araştırmaya katılan üyelerimizin beyaz yaka kadın çalışan oranının pandemiye rağmen son üç yılda artış gösterdiğini gördük. Hazırlanan rapora göre, araştırmaya katılan SKD Türkiye üyelerinin beyaz yaka kadın çalışan oranı 2019 yılında %36,4 iken, 2021’de %37,2’ye çıktığını belirtmek isterim.
İlerleyen süreçte bu analizleri detaylandırmayı, üyelerimizin mevcut kadın yetenek havuzlarının dijitalleşme ile ilgili yetkinliklerini tespit etmeyi, bu bulgulardan yola çıkarak İnsan Kaynakları Departmanları için bir kılavuz oluşturmayı ve üyelerimizin ihtiyaçları dâhilinde eğitimler, seminerler ve iyi uygulama paylaşımları düzenlemeyi amaçlıyoruz. Böylece geniş bir çerçevesi olan kadın istihdamında, beyaz yakalı kadınların işin geleceğinde var olmasını hedefliyoruz. Bunun için üye şirketlerimizin katılımı ile bir çalıştay gerçekleştirdik. Buradan iş dünyasında iyi uygulamaları artırmaya hizmet edecek, çok kıymetli bir yol haritası çıkacağını düşünüyoruz.

Etiketler:

Sürdürülebilir Kalkınma Derneği, İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği, Ebru Dildar Edin, SKD Türkiye, WBCSD, ESG, Sürdürülebilir Kalkınma, Çevresel Sürdürülebilirlik, Sosyal Sürdürülebilirlik, Ekonomik Sürdürülebilirlik,

Paylaş:
İLGİLİ İÇERİKLERE GÖZ ATIN
Our site uses cookies. Learn more about our use of cookies: cookie policy

Sign Up for Our Newsletter