Sürdürülebilir tasarım doğal kaynakların tükenmesini engelleyerek ekosistemin korunmasında kritik bir rol oynuyor. Mimari tasarımda ise, insan sağlığı ve konforunu artırmak için sürdürülebilir prensiplerin önemi giderek daha da artıyor. Sürdürülebilir ve çevre dostu tasarım anlayışının önemini konuştuğumuz Melek Düvenci Architects Kurucu Ortağı Mimar Melek Düvenci, “Tasarım, insanların yaşamlarını nasıl deneyimlediğiyle doğrudan ilişkili. Bu nedenle, insan sağlığı ve gezegenin sağlığı göz önünde bulundurularak kapsayıcı ve amaçlı mekanlar oluşturulmalı. Teknolojinin imkanlarından yararlanırken, doğal malzemelerin kullanımı, sürdürülebilirlik ve doğayla uyumlu tasarım prensipleri de projelere entegre edilmeli. Çünkü en anlamlı ve değerli mekanlar, insan deneyimini öncelikli olarak ele alanlardır.” dedi.
Günümüzde doğal kaynakların kıymetinin her geçen gün daha da belirginleştiğini belirten Mimar Melek Düvenci, “Sürdürülebilirlik ve çevre dostu tasarım, bu kaynakların verimli kullanımını sağlayarak, atık ve zararlı emisyonların azaltılmasını, insan sağlığı ile refahının gelişimini amaçlıyor. Sürdürülebilir tasarım ise, doğal kaynakların tükenmesini engellemek için enerji ve su gibi kaynakların daha etkin kullanımını hedefleyerek, doğal yaşamın ve ekosistemin uzun vadeli korunmasında kritik bir rol oynuyor.
Mimari tasarımda, insan sağlığını ve konforunu artırmak için sürdürülebilir prensipler her geçen gün daha çok önem kazanıyor. İç mekanlarda sağlanan yüksek hava kalitesi, kullanıcıların yaşam kalitesini yükseltmede kilit bir faktör olarak öne çıkıyor. Çevre dostu tasarım ise, enerji verimliliği sağlayarak hem çevreye hem de kullanıcılara büyük fayda sağlıyor. İyi yalıtım, doğal aydınlatma ve enerji tasarruflu cihazlar gibi uygulamalar, enerji tüketimini azaltarak sera gazı emisyonlarını düşürmeye yardımcı oluyor.
Mimari trendlerin belirlenmesi, karmaşık ve değişken bir yapıya sahip. Dünya sürekli değişiyor; teknoloji, ekonomi, siyaset ve çevre gibi faktörler etkisini sürekli hissettiriyor. Özellikle pandemi sonrasında çevre bilincinin artması ve yeşil mimarinin öneminin daha da belirgin hale gelmesi, pandemi döneminde evlerimizde daha fazla vakit geçirmemizle çevresel etkileri daha net görmemizi sağladı. Tasarım, insanların yaşamlarını nasıl deneyimlediğiyle doğrudan ilişkili. Bu nedenle, insan sağlığı ve gezegenin sağlığı göz önünde bulundurularak kapsayıcı ve amaçlı mekanlar oluşturulmalı. Teknolojinin imkanlarından yararlanırken, doğal malzemelerin kullanımı, sürdürülebilirlik ve doğayla uyumlu tasarım prensipleri de projelere entegre edilmeli. Çünkü en anlamlı ve değerli mekanlar, insan deneyimini öncelikli olarak ele alanlardır. Bu mekanlar, iç mekanlarda doğal ışık kullanımını teşvik eden, yeşil alanlarla çevrili açık hava dinlenme alanları sunan veya etkili ses yalıtımı sağlayan unsurlarla insanların konforunu ve zindeliğini ön plana çıkarır.
“Geleceğin mimarisi, sürdürülebilirlik, teknoloji ve insan odaklı tasarım ilkelerinin güçlü bir şekilde yansıtıldığı bir alanda şekillenecek”
Tasarımın her alanında, insan sağlığını ve gezegenin sürdürülebilirliğini dikkate alarak kapsayıcı ve anlamlı mekanlar oluşturma potansiyelimiz büyük. Karbonsuzlaşma çabaları, yeşil alanların artırılması ve malzeme seçimlerinde titiz davranma gibi önlemler, geleceğin sürdürülebilir şehirlerinin ve yaşam alanlarının temelini oluşturuyor. Bu kapsamda biyofilik tasarım önem kazanıyor.
Biyofilik tasarım, insanın doğayla olan bağlantısını güçlendirerek iç ve dış mekanları doğal öğelerle bütünleştiriyor ve insanların doğayla daha yakın bir ilişki kurmalarını sağlıyor. İç mekanlarda bitki kullanımı, doğal malzemelerin tercih edilmesi ve açık hava alanlarının artırılması gibi uygulamalarla bu tasarım anlayışı hayata geçirilebilir.
Bu trendler, geleceğin mimarisini şekillendirecek olsada, yerel kültürel ve coğrafi faktörler de göz önünde bulundurulmalı. Geleceğin mimarisi, sürdürülebilirlik, teknoloji ve insan odaklı tasarım ilkelerinin güçlü bir şekilde yansıtıldığı bir alanda şekillenecek.” dedi.