2024 yılı, Türk inşaat sektörü için büyük zorluklarla geçti. Artan maliyetler ve kamu yatırımlarındaki yavaşlama, sektördeki projelerin yönetimini zorlaştırdı. Ancak, Türk müteahhitleri yurt dışı pazarlara yönelerek bu zorlukları aşmayı başardı. 2024 itibarıyla, Türk müteahhitlerinin 137 ülkede 522 milyar dolarlık projeye imza attıklarını belirten Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı M. Erdal Eren, “2025 yılı hedefimiz, sektörü daha güçlü bir şekilde küresel arenada konumlandırmak ve sürdürülebilir, dijital dönüşümle desteklenen projelerle büyümeyi sürdürmek.” dedi.
2024 yılı itibarıyla Türk müteahhitleri, yurt dışında büyük projelere imza atarken, finansal zorluklar ve teminat mektuplarının uluslararası kabul edilmemesi gibi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. 2025 yılı için, bu zorlukların aşılması adına sektörün öncelikli çözüm önerileri nelerdir ve Türk müteahhitlerinin uluslararası pazarlarda daha rekabetçi olabilmesi için nasıl bir strateji izlenmesi gerektiği düşünülmektedir?
Bilindiği gibi, 2024 yılı inşaat sektörü açısından oldukça zorlu geçti. Artan inşaat, hammadde ve enerji maliyetleri, projelerin maliyet yönetimini güçleştirdi. Mayıs ayında “Kamuda Tasarruf ve Tedbir Paketi” kapsamında, deprem bölgesinin yeniden imarı ve zorunlu haller dışında yeni yatırım yapılmayacağı, devam eden kamu projelerinde %75'i tamamlanan projelere öncelik verileceğinin açıklanmasının ardından, Türk müteahhitler yönünü daha fazla yurt dışı pazarlara çevirdi.
Ticaret Bakanlığı verilerine göre, 1972'den 2024 yılı Ekim ayı sonuna kadar geçen sürede 137 ülkede 522,2 milyar dolar tutarında 12.317 proje üstlendik. Bu yılın ilk 10 ayında ise 17,6 milyar dolar tutarında 179 yeni proje için sözleşme imzaladık. Bu yıl ortalama proje bedelimiz tarihimizin en yüksek seviyesine ulaşarak 98 milyon doların üzerinde gerçekleşti. Dünyanın önde gelen sektörel dergisi ENR’ın (Engineering News Record) 2024 yılı “Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhidi” listesinde 43 firma ile yer alan müteahhitlerimiz, ülkemize bir kez daha dünya ikinciliğini getirdi. Bu başarı, Türk müteahhitlerin dünya çapında ne kadar büyük ölçekli projelere imza attığını gösterirken bizlere de büyük gurur yaşattı.
“2024 yılında en çok proje üstlendiğimiz ülkelere baktığımızda 3,4 milyar dolar ile Suudi Arabistan’ın ilk sırada yer aldığını görüyoruz”
Suudi Arabistan’ı 3 milyar dolarla Uganda, 1,7 milyar dolarla Cezayir, 1,2 milyar dolarla Gabon ve 1 milyar dolarla Polonya takip ediyor. Kazakistan, Romanya, Kuveyt, BAE, Irak ile Sahra Altı Afrika ülkelerindeki faaliyetlerimizi de her geçen gün artırıyoruz. 2024 yılında iş yaptığımız ülkeler arasına Portekiz’i de dahil ederek, ülke sayısını 137’ye yükselttik. Geleneksel olarak en büyük pazarımız olan Rusya’nın, bu yıl en çok iş yaptığımız ülkeler listesinde ilk 10'da yer almamasına karşın, müteahhitlerimizin benimsemiş oldukları pazar çeşitlendirmesi politikası, uluslararası standartlarda, uygun maliyetli ve zamanında iş bitirme becerileri ile tercih edilir olmaları nedeniyle 2024 yılında da yıllık 20 milyar dolarlık yeni proje hedefini yakalayacağımıza inanıyorum.
Jeopolitik risklerin önümüzdeki dönemde de devam edeceği görülmektedir. Bununla birlikte, geleneksel pazarlarımızdan olan Suudi Arabistan ve Irak’ta hayata geçirilmesi planlanan ve firmalarımızca yakından takip edilen çok sayıdaki alt ve üstyapı projesinde yer alacak müteahhitlerimiz önümüzdeki yıllarda hiç kuşkusuz yıllık 20 milyar dolarlık hedefi aşacaklardır.
Öte yandan, Türk bankalarının teminat mektuplarının faaliyet gösterilen ülkelerin işveren kuruluşları tarafından doğrudan kabul edilmemesi sektörümüzün yurt dışı başarısının önündeki en önemli sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Firmalarımızın kontr-garanti için ödemek zorunda kaldıkları yüksek komisyon tutarları maliyetlerimizi artırmakta ve rekabet gücümüzü olumsuz yönde etkilemektedir. Sorunun çözümü için, Hazine ve Maliye Bakanlığı, BDDK, Bankalar Birliği, Eximbank ve ilgili diğer kuruluşlar tarafından faaliyet gösterdiğimiz ülkelerdeki yetkililere uluslararası standarttaki bankacılık sektörümüz ve denetim standartlarımızın anlatılmasının faydalı olacağını düşünüyoruz. Bunun yanı sıra, Libya, Suudi Arabistan, Orta Asya Cumhuriyetleri ve Irak gibi ilişkilerimizin yoğun olduğu ülkelerle gerçekleştirilen ikili üst düzey siyasi ve ekonomik görüşmelerde konunun gündeme getirilmesinin de etkili olacağına inanıyoruz. Bu konuya ilişkin görüş ve talebimizi sonuncusu 18 Eylül 2024 tarihindeki Yurt Dışı Müteahhitlik Hizmetleri Ödül Töreni’nde olmak üzere müteaddit defalar Cumhurbaşkanımız ve ilgili Bakanlarımıza ilettiğimizi belirtmek isterim.
Ayrıca bilindiği gibi, “Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi” kapsamında kamu projelerinde tamamlanmak üzere olan projelere öncelik verileceği, ihalesi yapılmış ve yeni başlanmış projelerin ilerlemesinin ise çok yavaş olacağı açıklanmıştı. Bizler kamu yatırımlarında önceliklendirme yapılmasını ve bütçe imkanlarının kısa sürede tamamlanacak projelere tahsisini öngören bu kararı destekliyor ve doğru buluyoruz. Ancak, ertelenen projelerin yatırım programında tutulmasının müteahhitlerine yüksek maliyetler getireceği, şantiyelerin açık tutulmasının bile başlı başına büyük bir maliyet unsuru olduğu, teminat mektupları, işletme giderleri gibi sabit gider kalemleri bulunduğu hususlarına da dikkat çekmek istiyoruz. Bu nedenle, ertelenmesine karar verilen kamu projelerinin yüklenicilerine şartsız tasfiye hakkı getirilmesinin kamuya iş yapan müteahhitler için hakkaniyetli olacağına inanıyoruz. Bu karar çıkmadığı müddetçe müteahhitlerimizin belirsiz bir süre ile bahse konu ağır malî yükü üstlenmeye devam etmek zorunda kalacakları aşikardır.
2025 yılı tüm belirsizliği ile önümüzde iken, sektör olarak 2024 yılında ülkemizde uygulanmakta olan tasarruf tedbirleri nedeniyle yurt içi yatırımlarda yaşanan yavaşlama sonucu rotamızı çevirdiğimiz yurt dışından daha çok iş almak, ülkemize kaynak sağlamak ve yeni başarılara imza atmak için tüm kararlılığımız ve azmimizle çalışmaya devam edeceğiz.
Bu kapsamda, büyük potansiyel taşıyan Suudi Arabistan ve Irak pazarlarında Türk müteahhitlerinin daha fazla iş üstlenmelerine zemin hazırlamak amacıyla yoğun temaslarımızı sürdürüyoruz. Ayrıca Özbekistan, Pakistan, Sırbistan, Cezayir ve Sahra altı Afrika ülkelerinde de yeni iş imkanlarını izliyoruz.
Savaş öncesi ve savaş sırasında da faaliyetlerimizi sürdürdüğümüz Ukrayna ile savaşın sona ermesinin ardından ülkenin yeniden inşa sürecinde de yer almak için temaslarımız kesintisiz devam ediyor. İlaveten, Japonya, İngiltere, İsviçre, Finlandiya, Avusturya ve Macaristan gibi birçok ülkenin ihracat kredi ajansının yanı sıra çok taraflı kalkınma bankaları, uluslararası finans kuruluşları ve bankaları ile finansman ihtiyacı olan ülkelerdeki projeler için ortak çözümler üretmeye ve dünya inşaat pazarından aldığımız payı artırmaya çalışıyoruz.
TMB olarak 2025 yılında da yurt dışında 20 milyar dolarlık yeni iş üstlenme hedefimizi devam ettireceğiz. Orta vadedeki hedefimiz ise bu rakamı 50 milyar dolar seviyesine taşımaktır.
Diğer taraftan TMB olarak, özellikle küresel eğilimlere paralel olarak inşaatta yeşil dönüşüm, dijitalleşme ve verimliliğin artırılması ile sürdürülebilir inşaat çözümlerinin hayata geçirilmesi gibi rekabet gücümüzü artıracak konularda kamuoyunun dikkatini çekmeye ve sektörümüze yol göstermeye yönelik çalışmalarımıza devam edeceğiz. İklim değişikliği ile mücadele kapsamında; yeşil ve döngüsel ekonomiye geçiş sürecinde, inşaat sektörü inşaat malzemeleri üretimi ve yapım metotları unsurları ile önemli bir rol üstleneceği açıktır. Küresel olarak endüstriyel üretimlerden kaynaklanan doğrudan karbon emisyonlarında; çimento, demir-çelik, kimya/petrokimya ve alüminyum gibi inşaat malzemeleri sanayi sektörleri öne çıkmaktadır. Bu sektörler başta olmak üzere inşaat malzemeleri sanayisinin Yeşil Mutabakat’ın getirmekte olduğu karbon emisyon düzenlemelerine uyumu için yeşil dönüşümü, acil ve öncelikli bir husus olarak ortaya çıkmaktadır. Aksi halde özellikle Türk inşaat sanayi malzemelerinin AB ülkelerine ihracatı zora girecek, Türk müteahhitleri AB ülkelerinde proje üstlenseler dahi Türk ürünlerini kullanmaları mümkün olmayacaktır. Sektörümüz de bu yeni döneme adapte olmak için çalışmalarını 2025 yılında da devam edecektir.
2025 yılında da TMB olarak, Türk müteahhitlerinin uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olabilmesi için sektörümüzün sorunlarını dile getirmeye, çözüm için öncü olmaya ve tüm sektörel paydaşlarımızla işbirliğimizi güçlendirmeye devam edeceğiz.
2025 yılının ülkemiz ve sektörümüz için bir “büyüme” ve “inovasyon” yılı olması yönündeki çalışmalarımızı hız kesmeden sürdüreceğiz.