İZODER, yalıtımlı binaların çevre dostu yaklaşımlardaki kritik rolünü vurgulayarak sürdürülebilirlik politikalarını güçlendiriyor. Türkiye'nin enerji tasarrufu ve sera gazı salımını azaltma hedefleri doğrultusunda, İZODER'in “Tek Yol U Dönüşü” kampanyası, binalardaki enerji tüketimini önemli ölçüde azaltmayı ve çevre dostu yapılar oluşturmayı amaçlıyor. Türkiye'nin enerji verimliliğini artırma çabaları ve yasal düzenlemelerdeki güncellemelerle, enerji israfının önüne geçilmesi hedefleniyor. Ayrıca, teknoloji ve eğitim alanındaki gelişmeler, sektörde sürdürülebilir büyüme ve verimlilik artışını destekliyor. Sektördeki gelişmeleri yakından takip ederek üyelerine ve kamuoyuna kapsamlı bilgi sunmayı sürdürdüklerini belirten İZODER Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu, “Üyelerimiz ve paydaşlarımızla güçlü bir iletişim ağımız var. Tüm yasal düzenlemeler ve sektörel regülasyonlarla ilgili gelişmeleri bu iletişim ağı üzerinden yürütüyoruz. Ayrıca medya iletişimi çalışmalarımızla da kamuoyunu yalıtımın faydaları ve kazanımları konusunda bilgilendirmeyi önemli önceliklerimiz arasında görüyoruz.” dedi.
Çevresel sürdürülebilirlik ve çevre dostu uygulamalar konusunda İZODER’in rolü nedir? Bu alandaki en iyi uygulamaları ve yenilikçi çözümleri üyelerinizle nasıl paylaşıyorsunuz? Sürdürülebilirlik projelerinizin sektöre ve çevreye olan somut etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle yalıtımlı binaların, çevre dostu bir yaklaşımın önemli adımlarından olduğunu belirtmemiz gerekir. Bu doğrultuda; İZODER olarak toplumda en üst seviyeye çıkarmayı amaçladığımız yalıtım bilinci çalışmaları, sürdürülebilirlik politikalarımız içinde önemli yer tutuyor.
Sürdürülebilir bir dünya ve enerji tasarrufu için Türkiye’nin adımlarını hızlandırması gerekiyor. Binalarımızı, enerjiyi verimli şekilde kullanan çevre dostu yapılara dönüştürmek sürdürülebilirlik noktasında büyük önem taşıyor. Bu noktada; enerji tüketimini ciddi oranda düşüren yalıtım uygulamaları öne çıkıyor.
Sera gazı salımı söz konusu olduğunda binalar ülkemizde büyük bir paya sahip. U değeri, konutlardaki duvar, çatı ve pencere gibi yapı elemanlarının ısı kayıplarını önleme başarısını temsil eder ve bu değer ne kadar küçükse ısı kaybı o kadar az olur. Binalardaki ısı kaybı az olursa, ısıtma ve soğutma için harcanan enerji miktarı da azalır, iklim değişikliğine neden olan sera gazı seviyeleri düşer. Üstelik enerjide dışa bağımlılığımız azalırken hem ülke ekonomisine hem de aile ekonomisine büyük katkı sağlanır. İZODER olarak bu gerçekten hareketle ‘Tek Yol U Dönüşü’ kampanyasını hayata geçirdik. Kampanya ile ülkemizdeki binaların daha az enerji harcayan çevre dostu bir yapıya kavuşmasını hedefledik. Bunun için de çatı, duvar ve döşemelerdeki yalıtım kalınlıklarının artırılmasını, kaplamalı yalıtım camı üniteleri kullanarak U değerlerinin iyileştirilmesi gerekliliğini vurguladık.
Dönüşüm için bölgeye göre ısı yalıtım kalınlıklarının artırılması, A ve B sınıfı binaları hedeflemek gerekiyor. Antalya ve İzmir gibi sıcak iklim bölgelerinde 6-8 cm, İstanbul gibi ılıman iklime sahip bölgelerde 9-10 cm, Ankara gibi soğuk olan yerlerde 10-12 cm ve Erzurum gibi çok soğuk olan yerlerde 14-15 cm kalınlıklarda yalıtım yapılması gerekiyor. Benzer durum pencereler için de geçerli. Pencerelerde kaplamasız klasik camlar yerine ısı ve/veya güneş kontrol kaplamalı yalıtım camların kullanılması büyük önem taşıyor.
Yalıtım kalınlıklarının, enerji verimliliğine etkisi çok fazla olsa da kalınlık artışının veya kaplamalı cam tercih edilmesinin uygulama maliyetine etkisi oldukça düşük. Yani iskeleyi kurdurmuş, işçiyi iskeleye çıkarmış, yapıştırıcı, sıva, boya gibi malzemeleri almışken enerji verimliliğini sağlayacak yalıtım levhasını mümkün olduğunca kalın kullanmakta fayda var.
Ülkemizde yalıtım uygulamaları yasal bir zemine oturmuş olsa da halen bazı önemli düzenlemelerin yapılmasına ihtiyaç duyuluyor. Günümüzde 2008 yılında tanımlanmış enerji limitlerinin kullanılması enerjide büyük oranda israfa sebep oluyor.
Enerji Verimliliği Strateji Belgesi’nde de tanımlandığı üzere Türkiye’nin enerji limitlerinin ve U değerlerinin bir an önce gelişmiş ülkeler seviyesine getirilmesi lazım.
Birçok gelişmiş ülkede binalar ısıtma ve soğutmaya yönelik birim metrekaredeki yıllık enerji tüketimi 30-50 kW olacak şekilde yalıtımlı olarak tasarlanıyor ve inşa ediliyor. Ülkemizde ise halen binalarda ortalama enerji tüketimi 120-150 kWh/m2 yıl (metrekare başına yıllık enerji tüketimi) seviyesinde. Enerji israfımız gelişmiş ülkelere kıyasla 3 ila 5 kat daha fazla. 2019 yılına revizyon çalışmaları başlayan Binalarda Isı Yalıtımı Kuralları Standardı TS 825 bu noktada büyük önem taşıyor. Yalıtım sektörü olarak revize edilmiş standardın artık daha fazla beklenilmeden en kısa sürede yayımlanmasını bekliyoruz.
“İZODER olarak sektörümüzle ilgili yaşanan gelişmeleri yakından takip ediyor, üyelerimizle iletişimde sürekliliği benimsiyoruz”
Yalıtım sektöründe yaşanan teknolojik yenilikler ve trendler hakkında İZODER nasıl bir izleme ve değerlendirme süreci yürütüyor? Bu yeniliklerin sektördeki uygulamalara entegrasyonunu nasıl destekliyorsunuz ve üyelerin bu teknolojilere adaptasyon süreçlerinde hangi araç ve destekleri sunuyorsunuz?
Teknoloji hızla gelişiyor. Makine öğrenmeleri, yapay zekâ gibi başlıklar sanayide her geçen gün daha fazla ön plana çıkıyor. Tüm bu gelişmeler diğer sektörlerde olduğu gibi yalıtım sektörümüze de etkileyecek gelişmeler. Teknoloji kullanımının artması şirketlerin tüm iş yapış biçimleri ve işleyişlerini farklı bir boyuta taşıyor. Sürdürülebilir büyümeyi ve verimlilik artışını da destekliyor. İZODER olarak biz de sektörümüzle ilgili yaşanan gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Üyelerimizle iletişimde sürekliliği benimsiyoruz. Böylece ihtiyaç duyulan alanlarda gerekli bilgi alışverişi ve iş birliğini kolaylıkla sağlayabiliyoruz. Derneğimizin düzenlediği eğitimler ve seminerlerin içeriklerinin de üyelerimize yol gösterici olması noktasında hassasiyetle duruyoruz.
İZODER’in eğitim ve seminer programlarının sektörel bilgi ve becerileri geliştirmede nasıl bir rol oynadığını değerlendiriyor musunuz? Eğitimlerin içeriğinin güncel ve etkili kalmasını sağlamak için nasıl bir yenilikçi yaklaşım benimsiyorsunuz ve bu programların başarısını ölçmek için hangi metrikleri kullanıyorsunuz?
İZODER olarak eğitim ve seminerlerimizde fayda odaklı bir yaklaşım benimsiyoruz. Detaylı analizler içeren eğitim ve seminerlerimizde ülkemizin saygın üniversiteleri, kıymetli akademisyenler ve sektör profesyonelleri ile iş birliği yapıyoruz. Derin bilgi ve tecrübenin paylaşıldığı eğitim ve seminerlerimizin sektörün gelişimi noktasında ciddi katkılar sunduğunu da görüyoruz. Eğitim başlıklarımızı belirlerken ülkemiz ve dünya genelinde sektörde yaşanan gelişmeler ve yenilikler de gündemimizde oluyor. Eğitim ve seminer içeriklerimizi hazırlarken üyelerimizden ve paydaşlarımızdan gelen talepleri mutlaka dikkate alıyoruz. Böylece ihtiyaç duyulan bilgiyi en doğru şekilde paylaşmış oluyoruz.
Ayrıca 168. sayıya ulaştırdığımız İZODERGİ’nin de sektördeki son gelişmeleri yakından takip etmek isteyenler için çok önemli bir kaynak olduğunu söyleyebiliriz. Yoğun bir çaba ile hazırlanan dergimizde sektörümüz ile ilgili merak edilen tüm başlıkları barındırmaya çalışıyoruz.
“Sürekli iletişim ve yoğun çalışmalarımız sonucunda ısı yalıtımından sonra ses ve su yalıtımı uygulamaları da yeni binalarda yasal olarak zorunlu hale getirildi”
Yasal düzenlemeler ve sektörel regülasyonlar yalıtım sektörünü nasıl etkiliyor? İZODER olarak, bu düzenlemelerin üyeler üzerindeki etkilerini nasıl analiz ediyor ve üyelerinizin bu düzenlemelere uyum sağlamalarını desteklemek için hangi stratejileri uyguluyorsunuz?
Yasal düzenlemeler ve sektörel regülasyonlar, sadece yalıtım sektörünün değil tüm sektörlerin gelişimi açısından büyük önem taşıyor. Elbette amacına uygun yasal düzenlemeler ve sektörel regülasyonlar için sektörü yakından tanımak gerekiyor. İZODER olarak sektörümüzü ve sektörümüzün ihtiyaçlarını anlatmak için ilgili kurumlar ve yetkililerle sürekli temas halindeyiz. Bu sürekli iletişim ve yoğun çalışmalarımız sonucunda ısı yalıtımından sonra ses ve su yalıtımı uygulamaları da yeni binalarda yasal olarak zorunlu hale getirildi. Böylece inşaat sektöründe büyük bir eksikliği gidererek binalara dayanıklılık, kalite ve konfor sağlayan “Binalarda Su Yalıtımı Yönetmeliği” ile “Binaların Gürültüye Karşı Korunması Hakkında Yönetmeliği” 2018 yılında ülkemize kazandırmış olduk. Sonrasında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile 14 farklı ilde düzenlediğimiz “Tüm Yönleriyle Yalıtım” Seminerlerinde bakanlık uzmanlarına ve üyelerimize yeni yönetmelikleri ve güncel gelişmeleri aktardık.
Üyelerimiz ve paydaşlarımızla güçlü bir iletişim ağımız var. Tüm yasal düzenlemeler ve sektörel regülasyonlarla ilgili gelişmeleri bu iletişim ağı üzerinden yürütüyoruz.
Medya iletişimi çalışmalarımızla kamuoyunu yalıtımın faydaları ve kazanımları konusunda bilgilendirmeyi önemli önceliklerimiz arasında görüyoruz.
Son olarak eklemek istedikleriniz var mıdır?
İZODER’e ve yalıtım sektörüne göstermiş olduğunuz ilgiye teşekkür ediyoruz.