Çevresel sorunları,
verileriyle iklim değişikliğinin insan yaşamı üzerindeki etkilerini göstermeyi
amaçlayan Earth.org, dünyanın yeşil ürünler ve hizmetler konusunda serbest
ticaret anlaşması yapması gerektiğine dair açıklama yaptı.
Yapılan açıklamada yeşil
ürün ticaretinin ve hizmetlerinin serbestleştirilmesi konusunda anlaşma ve
ilişkili müzakerelerin son 20 yıldır aralıksız olarak gerçekleştirildiğinin, hâlâ
neticelendirilmemesindeki sorunların üzerinde duruldu. Yeşil ürün ticareti ve
hizmetleri önündeki engellerin kaldırılmasının, çevresel yenilikleri herkes
için daha düşük fiyatlarla erişilebilir kılacağı, iklim değişikliğine karşı
verilen mücadelede doğru, büyük bir adım atılacağı ve Hedef 9.4 ile yürütülen
projelerde temiz teknolojiler, enerji verimliliği öne çıkacağından
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşmada da kritik bir noktaya sahip
olacağı yer aldı.
Birleşmiş Milletler
Ticaret ve Kalkınma Konferansı'nın (UNCTAD) en son yayınladığı Küresel Ticaret
Güncelleme Raporu’na göre, küresel ticaret hacmi 2022 yılında 32 trilyon dolara
ulaştı. Raporda, “Küresel piyasaların yılın son yarısında negatif büyümesi,
ekonomik koşullar ve artan belirsizliklere rağmen, yeşil ürün ticaretinin yıl
boyunca yükselen bir ivme göstermesi dikkat çekti. Bu tür ürünlerde ise ticaret
yüzde 4 büyüyerek 1,9 trilyon dolarlık rekor seviyelere ulaştı. Bu değer
2021'in aksine 100 milyar doları aştı.
UNCTAD, yeşil ürünleri
“geleneksel muadillerine göre daha az kaynak kullanmak ve daha az kirlilik
yaymak için tasarlanmış çevre dostu ürünler” olarak tanımlıyor.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından açıklanan verilerde ise, bazı ülkelerin halihazırda farklı çevresel ürünlere nispeten daha düşük tarifeler uygularken, bazı ülkelerin de çevresel ürünlere hâlâ yüzde 35’e varan vergiler koyduğu belirtiliyor. Diğer bir sorunun da, birçok ülkede yenilenemeyen ürünlere yönelik tarifelerin oldukça düşük olması ve özellikle düşük fiyatların daha fazla talep çektiği gelişmekte olan pazarlarda yeşil ürünlerin rekabet gücünü ortadan kaldırması gösteriliyor.
Çevresel Ürünler Anlaşması’nda dair ilk çalışmalar
Çevresel ürünler ve
hizmetler ticaretinin serbestleştirilmesine ilişkin ilk adımlar, 2001 yılında
Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO) Doha Kalkınma Turu müzakerelerinin bir parçası
olarak gündeme geldi. Ancak, çok taraflı ticaret sisteminde alışılageldiği gibi
görüşmeler durdu ve yıllarca ertelendi.
Ocak 2014’te Davos’taki
Dünya Ekonomik Forumu’nda, 18 ülkeden temsilcilerin yer aldığı bir grupta,
sorunu tekrar gündeme getirme amacıyla çok taraflı bir anlaşma yapılması masaya
yatırıldı. Çevre ürünleri küresel ticaretinin yaklaşık yüzde 90’ını temsil eden
18 ülke arasında Avustralya, Kanada, Çin, Kosta Rika, Avrupa Serbest Ticaret
Birliği (EFTA), Avrupa Birliği (AB), Hong Kong, İsrail, Japonya, Güney Kore,
Yeni Zelanda, Singapur, Tayvan, Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD)
yer aldı.
Sonuç olarak, temiz ve yenilenebilir enerji üretmek, enerji ve kaynak verimliliğini artırmak, çevre ve iklim koruma hedeflerine ulaşılmasına yardımcı olabilecek ürünlerin ticaretini teşvik etmeyi amaçlayan, hava kirliliği, atık yönetimi, atık su arıtımı, çevre kalitesinin izlenmesi ve gürültü kirliliği ile mücadele kapsamında DTÖ Çevresel Ürünler Anlaşması (EGA) Temmuz 2014’te imzalandı. Çabalara rağmen, DTÖ’deki müzakereler, Çin ve Batılı ülkelerin hangi yeşil ürünlerin serbest ticaret anlaşması kapsamında olacağı ve tarife muafiyetlerine tabi olacağı konusunda anlaşamamasının ardından 2016’da yeniden bozuldu.
2022 Kasım ayında, DTÖ
Genel Direktörü Ngozi Okonjo-Iweala, 27. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği
Konferansı’nda (COP27) çevresel ürünler ve hizmetlerin ticaretinin
serbestleştirilmesi anlaşması konusunda isteklerini dile getirdi. Müzakerelerin
çevresel hizmetleri de kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiğini de
sözlerine ekledi.
İster bölgesel ister çok taraflı düzeyde olsun, bir serbest ticaret anlaşmasının, dış pazarlara tercihli giriş elde etmek, ekonomik büyümeyi teşvik etmek, verimliliği ve üretkenliği artırmak, yeniliği teşvik etmek ve tüketici refahını iyileştirmek için kritik makroekonomik araçlar olarak kabul ediliyor. Bu faydalar aynı zamanda Çevresel Ürünler Anlaşması için de geçerli ve sosyal, ekonomik ve çevresel olarak üç ana boyuta yayılmış durumda.
DTÖ’ye göre, çevre endüstrisinin 2026 yılında 690,3 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor
Çevresel Ürünler Anlaşması birçok ülkenin ticari bilançolarına da fayda sağlayacak. Dünya çapında çevre endüstrisinin boyutuna ilişkin resmi bir istatistik bulunmasa da, DTÖ’nün tahminlerine göre 2021’de 552,1 milyar dolar olan büyümenin 2026’da yaklaşık 690,3 milyar dolar olacağı öngörülüyor. Bu beklenen büyüme, ülkelerin artan üretim kapasitesi yoluyla yerel yeşil ürünler ve hizmetler için daha fazla ihracat fırsatı yaratmasına olanak sağlayacak. Aynı DTÖ raporu, bu ürünler için toplam ihracatın temel değerin yüzde 5 ve yüzde 14 üzerinde artabileceğini hesaplıyor.
Yeşil Ürünlere İlişkin Serbest Ticaret Anlaşmasının Önündeki 3 Zorluk
Sitede yer alan bilgilere göre Yeşil Ürünlere İlişkin Serbest Ticaret Anlaşmasının Önünde 3 zorluk bulunuyor. Bunlar; Yeşil ürünlerinin net olarak bir tanımının olmaması, yeşil ürünler için ticaret engellerinin sürmesi ve çevresel inovasyonun ticaret mevzuatından çok daha hızlı ilerliyor olması.
Yeşil Ürünlerin Tanımının Olmaması
Sitede yer alan bilgilere göre Yeşil Ürünlere İlişkin Serbest Ticaret Anlaşmasının Önünde 3 zorluk bulunuyor. Bunlar; Yeşil ürünlerinin net olarak bir tanımının olmaması, yeşil ürünler için ticaret engellerinin sürmesi ve çevresel inovasyonun ticaret mevzuatından çok daha hızlı ilerliyor olması.
Yeşil Ürünler İçin Ticaret Engellerinin Sürmesi
EGA yükleri olarak
tarifeleri düşürmeye korurken, lisans kuralları, teknik standartlar ve kotalar
gibi tarife dışı önleme de yeşil ürün ticaretinde engel teşkil ediyor. Ticaret
anlaşmaları ülkeler tarafından gizli siyasi motivasyonlar altında uygulamaya
yöneliktir. Çoğu zaman uluslararası geçiş ağı yerine birçok ülke iklim
düzenlemesi ile mücadelede yardımcı olabilecek yerler çevreci evin üretimini ve
teşvik etmeyi engelliyor.
Diğer bir endişe de, bir yönetimin başka bir ülkedeki yasadışı ticaret uygulamaları nedeniyle cezalandırmak için ithalattan aldığı vergiler olarak tanımlanan “misilleme vergilerinin” aşırı kullanımını oluşturuyor.
Çevresel İnovasyon Ticaret Mevzuatından Çok Daha Hızlı İlerliyor
Günümüzün dinamik dünyasında, her geçen gün yeni yeşil teknolojiler ortaya çıkıyor, gelişiyor ve ticaret düzenlemelerinin buna ayak uydurmasını beklemek ise gerçekçi olmuyor.
Anlaşmanın Önündeki Zorluklar Nasıl Çözüme Ulaştırılır?
Müzakerecilerin
Çevresel Ürünler Anlaşmasını yeniden canlandırmak için yönetici geçişiyle,
birçok ülkenin iklim değişikliğiyle mücadele etmek ve Sürdürülebilir Kalkınma
Amaçları’na ulaşmak için ihtiyaç duyduğu yabancı bölgeye ürün ve hizmetlere
yayılmasını artıracaktır. Bu konudaki dünya liderleri, tek bir ulusun yalnızca
kendi yeşil teknoloji üretimine güvenecek kaynaklara ve kapasiteye sahip
olmadığını anlamalıdır, bu nedenle yeşil ürünler konusunda acilen bir serbest
ticaret anlaşmasına ihtiyaç duyuluyor. Ülkelerin, küreselleşen dünyada ekonomik
ve dağıtım konuları ayrı ele almaları gerektiği gibi, odak konuları ele alırken
de uluslararası işbirliğini göz ardı edemeyecekleri, uluslararası ticaretin
daha yeşil bir küresel ekonomiye geçişle daha yakından bağlantılı hale gelmesi
bekleniyor.