Yapı Magazin
Doğru Yapı Kimyasalları, Doğru Uygulamalarla Yapıları Yaşanabilir Hale Getiriyor

Doğru Yapı Kimyasalları, Doğru Uygulamalarla Yapıları Yaşanabilir Hale Getiriyor

Rocker Yapı Kimyasalları için sürekli kendini yenileyen, her detaya doğru, -seçilmiş ve teknolojik çözümler bularak kalite ve tasarımıyla öne çıkan ürünleri sektöre sunmak, ayrıştırıcı bir unsur. Ar-Ge’den üretime; üretimde uygulama sürecine kadar attığınız adımları bizlerle paylaşır mısınız?

Yaptığınız tespit çok doğru. Rocker Yapı Kimyasalları kurulduğunda, üreticisi oldukça fazla olan bir sektöre adım attı. Bu nedenle sektöre ayrıştırıcı, nitelikli, teknolojik ürünler sunmak, bizim için çok önemli. Ürünlerimiz projelere yöneliktir. Yetkili ve teknik personellerimiz, sahadaki talepleri satış ve pazarlama birimine aktarıyor. Burada bir değerlendirme sürecinin ardından piyasada gerçekten söz konusu çözümlere ihtiyaç olup olmadığı analiz ediliyor. Bahsi geçen çözümlerin dünya literatüründeki muadilleri araştırılıyor ardından da Ar-Ge çalışmalarımız başlıyor. Ar-Ge çalışmaları sonucunda üretilen ürün, talep eden müşteriye iletiliyor ve Rocker personelleri tarafından uygulanarak ürünün saha denemeleri gerçekleştiriliyor. Denemeler sonucu ürün onay aldığında sertifikasyon süreçlerimiz başlıyor.

2018 yılında başlayan ekonomik dalgalanmaların etkilediği sektörlerin başında inşaat sektörü geliyor. İnşaat sektöründe görülen daralma, yapı kimyasalları sektörünü nasıl etkiledi? Rocker Yapı Kimyasalları şu anda pazarda nasıl hareket ediyor? İhracata yönelik hedefleriniz ve bu hedeflerinize yönelik yapmış olduğunuz çalışmalar nelerdir?

2018 yılının ortalarında başlayan ekonomik dalgalanmalar, etkisini günümüzde de sürdürüyor. Bu dalgalanmalara bağlı olarak faizin artması, döviz fiyatlarının da artması üretilen ve satılması gereken konutların satılamamasına neden oldu. Bu nedenle de yeni konutlar, yeni projeler hayata geçirilemedi. Bu durum da inşaat sektöründe bir daralmayı beraberinde getirdi. Yapı kimyasalları sektörü de bu durumdan ister istemez etkilendi. Yapı kimyasalları sektöründe bazı ürünler ihtiyacın ötesinde; binalara, inşaatlara inovatif çözümler sunmak için geliştiriliyor. Dolayısıyla inşaat yatırımcısı zaruri ihtiyacı karşılayacak ürünleri kullanıp, lüks ve insiyatife dayalı ürünlerin kullanımını ekonomik sebeplerden ötürü durdurunca, şahsi kanaatimizce yapı kimyasalları sektöründe de, daralma kaçınılmaz hale geldi. Bu koşullar altında Rocker Yapı Kimyasalları, kaliteden taviz vermeden üretimine devam etti, diğer taraftan da ihracata yöneldi. Yurt dışında ihracat yaptığımız pazarlar mevcut. Kuzey ülkelere ve Avrupa’ya daha fazla ihracat yapabilmek adına çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bununla birlikte, daralmanın etkisini azaltmak için ürün gamımıza çimento kimyasallarını ekledik. Çimento kimyasalları üretimine başlayarak pazar arayışlarına girdik. Pazar faaliyetlerimizi yapı kimyasalları ile birlikte, ihracat ve çimento kimyasallarıyla destekliyoruz.

2020 ve sonrasında yapı kimyasalları sektörünün durumu hakkında öngörünüz nedir peki? Bu daralma devam edecek mi?

Türkiye’de üreticiler, kaliteli üretim yaparak yurt dışına ihracat gerçekleştiriyorlar. Bu konuda Türkiye’nin başarılı olduğunu düşünüyoruz. Rocker Yapı Kimyasalları özelinde de konuşacak olursak, çimento kimyasalları üretimi ile 2019’un başlarında Türkiye’deki daralmanın sebep olduğu ciro açığını kapatacağız. Yapı kimyasallarını üst yapılar, projeler tarafında değerlendirdik. Bir de yapı kimyasallarının kullanıldığı altyapı çalışmaları var. Sektörün daralması altyapıda kullanılan malzemelerin pazarında da bir daralmayı tetikledi mi? Üst yapı dediğimizde aklımıza ilk gelenler kamu iştirakleri ve özel projeler. Altyapı ile özel iştirakler arasında bir bağlantı kurmak pek mümkün değil. Metro ve benzeri altyapı çalışmaları tamamen kamu yatırımlarıdır. Sektördeki daralma altyapı çalışmalarını da etkilemiş görünüyor. Altyapı çalışmalarında da bir daralma söz konusu. Dolayısıyla altyapı kimyasalı üretip, servis eden firmaların da cirolarında da düşüşler yaşanmıştır. Ancak, kamu yatırımlarının da devlet prensipleri gereği devam etmesi gerekir. Bu nedenle yatırımların devam edeceğini ya da mevcut yatırımların hayata geçirilmesi noktasında daha hızlı adımların atılacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla, yeraltı kimyasallarındaki düşüşün, üstyapıdaki düşüşten daha az olduğu düşüncesindeyiz.

Geçtiğimiz aylarda Türkiye İMSAD tarafından yapılan bir açıklamada sektörün hareketlenmesi için renovasyon çalışmalarının önemli fırsatlar yaratacağı ifade edildi. Bununla birlikte gündemin odak noktalarından biri de kentsel dönüşüm. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum tarafından Eylül ayında yapılan bir açıklamada beş yıl içinde bir milyon 500 bin konutun kentsel dönüşümünün tamamlanması hedeflendiği belirtildi. Renovasyon çalışmaları ve kentsel dönüşüm yapı kimyasalları sektörü için nasıl fırsatlar yaratır?

Biliyorsunuz Türkiye son 10 yılda inşaat yatırımlarında Avrupa’da birinci sıradaydı. Fakat Avrupa’daki hareketlilik bizden çok daha fazla. Bu durum renovasyon çalışmalarına bağlanabilir çünkü, orada renovasyon çalışmalarına ağırlık veriliyor. Binaları renove ederek elde ettikleri cirolar, Türkiye’den çok daha fazla. Bina statiğinde, cephelerde yapılacak doğru renovasyonların, yeni yatırımların satılmasına yönelik çalışmaların yanı sıra, renovasyon ardından yapılacak satışların da ciro açığı kapatıp, sektöre yukarı doğru bir ivme kazanacağı görüşündeyiz. Sektörün gelişmesi, açığını kapatması, renovasyon yaparken eski binaların daha yaşanılabilir, yapısal olarak daha güçlü hale gelmesini sağlayacaktır. Cironun yanında konuya biraz daha hayati bakmak gerekiyor. Yenileme çalışmalarına sadece binayı güzelleştirmek gibi bir düşünceyle bakılmaması gerekir. Türkiye’nin büyük bir bölümü deprem kuşağında yaşıyor. Dolayısıyla binalarımızı daha güçlü hale getirmek hayati bir önem de taşıyor. Binayı yıkmadan, güçlendirme yapmak durumu söz konusu. Renovasyon çalışmalarına bağlı olarak hem yapı kimyasalları ürünlerinin satışını yapıyorsunuz hem de binaları yıkmadan, çevreye daha az zarar vererek güçlendiriyorsunuz. Biliyorsunuz 2020’ye kadar tüm binaların enerji kimlik belgelendirmelerinin yapılması gerekiyor. Bu demek oluyor ki, renovasyonla bütün binaların cephelerinin mantolanması gerekecek. Bina cephelerinin mantolanmasıyla binalar daha yaşanabilir hale gelecek. Daha yeni, daha dekoratif çözümler sunulacak. Aynı zamanda binanın ısı yalıtım sistemlerini tamamlamış olacaksınız. Binalara iklimsel faktöre bağlı olarak meydana gelecek korozyon etkilerine karşı dayanım sağlamış olacaksınız.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, TRT, ATV, Topkapı Sarayı, Yerebatan Sarnıcı gibi önemli sahalarda aktif olarak yer aldınız. Bu projelerde Rocker’ın hangi ürünleri tercih edildi? Aktif olarak yer aldığınız başka güncel projeler var mı? Bu önemli projelerde sizi tercih yapan etkenler nelerdir?

Güncel olarak Milli Savunma Bakanlığı nezdinde büyük projelerde yer alıyoruz. Özellikle kamu binaları ve tarihi binalarda süren bazı renovasyon çalışmalarında da Rocker imzası var. İlerleyen röportajlarımızda projeler nihayete erdiğinde, bu konuda daha ayrıntılı bilgileri de sizlerle paylaşacağız. Güçlendirme çalışmalarında, hidrolik esaslı sıvalarımız, tamir harçlarımız var. TRT, ATV ve Topkapı Sarayı’nda ağırlıklı olarak su yalıtım ürünlerimiz kullanıldı. Poliüretan esaslı ürünlerimiz, bu projelerde ön plana çıktı. İşinin ehli olan, doğru bayilerle, doğru personellerle çalışıyor olmamız bu projelerde bizi tercih yapan en önemli nedenlerdendir. Ar-Ge çalışmalarımız sonucunda ihtiyaçlara sunduğumuz kaliteli ve yenilikçi ürünlerin de etkisi büyük.

Türkiye deprem kuşağında yer alan, yoğun nüfuslu bir ülke. Enerjide büyük oranda dışa bağımlılık söz konusu. Bunları göz önünde bulundurursak yalıtımın ülkemizdeki önemini siz nasıl yorumlarsınız?

Su yalıtımının yapılması binanın ömrünü uzatıyor. Korozyon etkilerine karşı yapıyı koruyor, dayanıklılığı artırarak olası bir depremde yaşayacağımız can ve mal kaybı risklerini en aza indiriyor. Enerjide dışa bağımlılık göz önünde bulundurulduğunda ısı yalıtımı, binalarda enerji verimliliğini sağlayan en önemli uygulamalardır. Bu uygulamalarla minimum enerjiyle ısıtma ve soğutma ihtiyacınızı karşılıyorsunuz. Dolayısıyla yapı kimyasalları sektörü, doğru ürünler ve doğru uygulamalarla binaların daha yaşanabilir hale gelmesini sağladığı gibi, ekonomik olarak da ülkemize önemli katkılar sağlıyor.

Sizce ülke genelinde, doğru ürün ve doğru uygulama noktasında sahip olduğumuz bilinç, daha yaşanabilir yapılara sahip olmak için yeterli bir düzeyde mi? Kat edilmesi gereken yollar var mı? Bu konuda nasıl bir değerlendirme yaparsınız?

17 Ağustos 1999 Depremi gibi çok acı bir tecrübeyle, belli bir bilinç düzeyine ulaştık ülke genelinde. Hem kullanıcılar hem kanun koyucular nezdinde bir bilinç söz konusu. Yalıtım konusunda yeni yönetmelikler, şartnameler gündemde. Umut verici gelişmelere şahit oluyoruz. Ama kat edilmesi gereken yollar da var. Özellikle eğitim konusunda…  Uygulayıcı firmalara ürün satanlar, bu firmaların gerçekleştirdiği uygulamayı denetlemekle mükelleftir. Ürün satışı yapılan bayi kanallarına, uygulayıcılara yeterli eğitimi veremiyoruz. Senede birkaç eğitim verip, mükemmel uygulama bekleyemeyiz. Daha sık aralıklarla daha fazla eğitim vermeliyiz. Uygulamaları denetlemeliyiz. Detay, doğru malzemelerle çözülüyorsa geriye uygulama kalıyor. Uygulama firmalarını denetlemek, onlara yeterli eğitimi vermek üretici firmaların görevidir.

Binalar çevreye zarar verir mi?

Doğru izole edilmediyse, doğru filtreleme yapılmadıysa, çevreci ürünler kullanılmamışsa, binalar çevreye zarar verir.

Çevre, sürdürülebilirlik gibi kavramlar her geçen gün önemini artırıyor. Buna bağlı olarak yeşil binaları, yeşil adı altında yapılan Ar-Ge çalışmalarını, yeşil ürünleri, teknolojileri konuşuyoruz. Bu konuları genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Bununla birlikte Rocker Yapı Kimyasalları’nın karbon ayak izinden bahsetmenizi istesek neler söylersiniz?

Sadece Türkiye değil, bütün dünya yeşile doğru gidiyor. Ürünlerinizin yeşil ürün olması için, sahip olmanız gereken belirli standartlar var. Binaların belirli bölgelerinde yeşil bir ürün kullandığınızda o bina tamamıyla yeşil olmuyor. Binanın tamamında kullanılan ürünlerin yeşil olması gerekir ki Breeam Sertifikası’na sahip olsun. Yeşil bir bina tasarlıyorsanız, proje aşamasında LEED Sertifikası almanız gerekiyor. Ülkemizde ve dünya genelinde yeşile karşı bir özlem var. Yeşil binalar inşa ederken öncelikle doğada var olan tüm canlıların yaşama hakkına saygı duyuyorsunuz. Onlara zarar vermeyen kimyasallar kullanıyorsunuz. Kimya dendiğinde akla daima zararlı maddeler gelebilir ama yeşil kimyasalları kullandığınız zaman insana, doğaya zarar vermeyen kimyasallar kullanmış oluyorsunuz. Daha önce de değindiğimiz gibi sadece yeşil ile konu kapanmıyor. Eğitim çok önemli. Üreticiler, uygulayıcılar, kanun koyucular, müteahhitler, mimarlar… Herkes üzerine düşen görevi layıkıyla yerine getirmiş olursa, o zaman yeşil bina elde etmiş olursunuz. Bu meseleye biraz da sosyal sorumluluk olarak bakmak gerekir. Kyoto Protokolü gereği doğaya daha az zarar veren ürünler üretmek amacıyla kurulmuştuk. Dolayısıyla bizim laboratuvarlarımızda solvent bazlı ürünler üretilmiyor. Emisyon gazı salınımıyla doğaya zararlı veren ürünler üretmiyoruz. Sadece standartlar bağlamında değil, kişilerin doğaya olan saygısı, sevgisi, çocuklarımıza verdiğimiz eğitimle başlıyor. Bizler de doğaya zarar vermeyen ürünler üretmeyi amaçlıyoruz.

#Rocker #yapıkimyasalları

Etiketler:

Doğru, Yapı, Kimyasalları, Doğru, Uygulamalarla, Yapıları, Yaşanabilir, Hale, Getiriyor

Paylaş:
İLGİLİ İÇERİKLERE GÖZ ATIN
Our site uses cookies. Learn more about our use of cookies: cookie policy

Sign Up for Our Newsletter