Yapı Magazin
Rönesans Türkiye İnşaat Grubu Yapı Bilgi Modelleme Müdürü Alev Yalçınkaya: BIM, İnşaatın Tüm Süreçlerinde Ortak Paylaşım, Hız, Verim ve Sürdürülebilirlik Sağlıyor

Rönesans Türkiye İnşaat Grubu Yapı Bilgi Modelleme Müdürü Alev Yalçınkaya: BIM, İnşaatın Tüm Süreçlerinde Ortak Paylaşım, Hız, Verim ve Sürdürülebilirlik Sağlıyor

 

Okurlarımız için kendinizden, Rönesans’taki kariyer yolculuğunuzdan biraz bahseder misiniz?

2004 yılında Osmangazi Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra 2004-2006 yılları arasında Queensland University of Technology’de depreme dayanıklı tasarım üzerine master yaptım.

2006 yılından itibaren de ENKA, HYATT International olmak üzere farklı firmalarda çalıştım. 2009 yılından bu yana Rönesans’ın farklı firmalarında dizayn ofis şefi, teknik ofis müdürü, dizayn ofis koordinatörü olarak farklı görevlerde yer aldım. 2015 yılından bu yana da Yapı Bilgi Modelleme Müdürü görevini sürdürüyorum.

Rönesans Türkiye İnşaat Grubu

Yapı Bilgi Modelleme Müdürü

Alev Yalçınkaya

 

Dünya yapı sektörünün gündemindeki en önemli teknolojik gelişmelerden biri olan BIM’i ciddiyetle destekliyor ve uyguluyorsunuz. Yapı Bilgi Modellemesi, Rönesans’ta kendisine nasıl bir uygulama alanı buluyor?

Biz Rönesans Türkiye İnşaat Grubu olarak BIM ile ilgili eğitim, ön araştırma ve sistem alt yapımızı kurma çalışmalarımıza 2013 yılı itibari ile başladık. 2015 yılı itibari ile de projelerimizde aktif olarak bu teknolojiyi kullanmaya başladık. BIM bir süreç yönetimi, dolayısı ile projeden operasyona kadar olan süreçlerimizde BIM çalışma sistemini projenin alt yapısına göre farklı şekillerde uyguluyoruz.

Rönesans Türkiye İnşaat Grubu olarak BIM’i 3D, 4D ve 5D aşamalarında aktif olarak kullanıyoruz. 3D aşamasında bazı projelerimizi, direkt oluşturulan 3D model üzerinden üretiyoruz, bazı projelerimizde, AutoCAD altlıkları üzerinden 3D modelleri oluşturuyoruz. 4D aşamasına geldiğimizde oluşturmuş olduğumuz bu modelleri iş programına bağlayarak zaman bazlı simülasyonlar yapıyoruz. Bu simülasyonlarda tarih bazında ilerleme ve bütçe analizlerimizi yapabiliyoruz. Bu süreçte ayrıca çakışma ve koordinasyon çalışmalarımızı da yapıyoruz. Böylece inşaata başlamadan kritik olan bütün çakışmalarımızı çözmüş olarak imalata girebiliyoruz. 5D aşamasında bütün maliyet analizi çalışmalarımızı, hakediş ve metraj çalışmalarımızı yapıyoruz. Modele, bu 5D çalışmalarını yapmamıza imkan sağlayan Rönesans bütçe kodlarımızı, taşeron bilgilerimizi, dilatason bazlı blok bilgilerimizi, sözleşme poz numaralarımızı vs. girerek günün sonunda üretilen modelden direkt hakedişe baz metrajları hızlı bir şekilde alabiliyoruz. Bu sayede adam.saatlerimizi ciddi anlamda düşürdük ve sistemi otomatize ettiğimiz içininsan kaynaklı hataları minimize ettik. Bu çalışmaların yanında sanal gerçeklik (VR yani virtual reality) çalışmaları da yapıyoruz. Bu sayede daha inşaata başlamadan tasarımsal değişiklik gerektiren kararlarımızı verebiliyor, malzeme kararlarımızı hızlı bir şekilde alabiliyor, gün ışığı analizlerimizi yapabiliyor ve inşaatın bitmiş halini somut olarak görüp, yapının içinde gezebiliyoruz. Özellikle sunumlarda VR çalışması, projeyi anlatabilmemiz ve detayları konuşabilmemiz açısından ciddi bir avantaj sağlıyor.

 

 

Teknolojinin geliştiği günümüzde, farklı alanlara hizmet eden çok sayıda farklı modelleme yazılımları söz konusu. Aynı proje içerisinde mimari, statik, mekanik gibi farklı alanlarda yer alan paydaşların farklı yazılımlar kullandığı durumlarda, yazılımlar arası iletişimin veri kaybetmeden sağlanabilmesi mümkün müdür? Bu konuda siz nasıl aktivasyonlar alıyorsunuz?

Farklı yazılımları konuşturabilmek, farklı proje paydaşlarının ürünlerini bir araya getirebilmek ve bunu en verimli şekilde yapabilmek çok önemli. Bu noktada IFC ciddi anlamda fayda sağlayan bir format olarak karşımıza çıkıyor. IFC sayesinde ihtiyacımız doğrultusunda seçmiş olduğumuz farklı yazılımları bir arada kullanabiliyoruz. Bu yazılımın eksikleri tabi ki var. IFC ile her şeyi eksiksiz aktaramıyoruz, dönüştürmelerden sonra mutlaka modellerin üzerinden geçip eksik veya bozulmuş olan noktaları düzeltmemiz gerekiyor. Ancak, IFC sürekli gelişen bir format ve süreçlerimizi ciddi anlamda hızlandırıyor. En önemlisi de openBIM prensibi ile çalışabilmemize ve ihtiyacımıza yönelik seçmiş olduğumuz farklı yazılımları konuşturabilmemize imkan sağlıyor. Yazılımlar arası dönüştürme yaparken iki önemli konu var. Birincisi, geometriyi doğru aktarabilmek ki bu son IFC formatı olan IFC 4 ile son derece sorunsuz bir şekilde yapılabiliyor. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, her şeyin imalat yapılırken uygulandığı şekilde modellenmesi. Örneğin hiçbir eleman birbiri içinden geçmemeli veya bir modellemeyi yaparken o programa has çok sıra dışı teknikler kullanılmamalı. Mesela bir kapı boşluğunu component komutu ile açmamalısınız. Onun için kapı komutu kullanılmalı çünkü, kullanacağınız diğer yazılım, objenin kapı olduğunu ancak kapı komutu ile modellendiyse algılayabiliyor. Component ile oluşturduğunuz boşluk, diğer yazılımda algılanamadığı için model, diğer programa aktarıldığında bozulmuş olarak geliyor.

İkincisi modelin içine girmiş olduğunuz veriyi, diğer modelde doğru yere eksiksiz aktarabilmek. Model içerisindeki bu veriler de geometri kadar önemli. Çünkü bu veriler hakediş metraj çalışmalarında, işletme tarafında vs. kullanılacağı için kesinlikle kaybedilmemesi gereken veriler. Bunun için de modele gereğinden fazla veri yüklemesi yapılmaması çok önemli. Yazlımlar her gün gelişiyor, IFC de aynı şekilde gelişiyor. 2018 yılında Excel makrolardan destek alarak aktarabildiğimiz dataları bugün Excel makrolarına hiç ihtiyaç duymadan direkt yazılımlar arasında data eşleştirmesi yaparak aktarabiliyoruz ve hiçbir data kaybı yaşamıyoruz. Bütün bu detaylar, dışarıdan bir firma ile çalışılıyorsa mutlaka en ince ayrıntısına kadar tariflenmeli. Bunun için en iyi yöntem işe başlamadan BIM Uygulama Planı (BIM Execution Plan) oluşturmak ve bunu sözleşmenin eki yapmak. Hiçbir noktayı yoruma açık bırakmamak gerekiyor.

BIM süreçlerinde sanal gerçeklik nasıl bir öneme sahip? Tasarım kararlarının alınmasında, sanal gerçeklik uygulamalarının etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aslında Türkiye’de sanal gerçeklik uygulamaları çok yaygın olarak kullanılmıyor. Ancak yurt dışına baktığımızda artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik (VR) inşaat uygulamalarında önemli ölçüde süreçlere dahil edilmiş durumda… Biz Rönesans Türkiye İnşaat Grubu olarak, sanal gerçeklikten maksimum seviyede faydalanıyoruz.

Sanal gerçeklik uygulamaları, özellikle mock up dediğimiz inşaat ile ilgili yapmış olduğumuz örnek oda gibi çalışmaları minimuma indirmemize imkan sağladı. Bu sayede hem süresel olarak hem de maddi anlamda kayda değer kazanç sağladık. Ayrıca tasarımsal kararlarımızı, malzeme kararlarımızı, gün ışığı analizlerimizi farklı alternatifleri de dikkate alarak bu dijital mock up’lar üzerinden yürütebilir hale geldik. Sanal gerçeklik çalışmalarımızı ihtiyaca göre çok farklı kapsamlar için yapabiliyoruz. Örneğin, bir projemizde hasta yatak odası için sanal gerçeklik çalışması yaparken diğer projemizde bu çalışmayı peyzaj projemiz için yapabiliyoruz.

 

Özellikle sanal gerçeklik çalışmalarımız, şirket içi ve şirket dışı sunumlarımızda da çok işimize yaradı. Projelerde uyguladığımız sanal gerçeklik çalışmaları sayesinde projelerin daha net anlaşılabilmesi ve ekiplerin daha inşaata başlamadan projenin detaylarına hakim olabilmelerine imkan sağladı. BIM araçlarını kullanmayan/ kullanamayan proje paydaşlarının da görsel bir prototip üzerinden projeyi anlayabilmelerine, yorumlayabilmelerine olanak sağladı. İlerleyen dönemde Türkiye’de de sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik (AR ve VR) çalışma örneklerinin hızla artacağını düşünüyorum.

Türkiye BIM uygulamalarının durumuyla ilgili nasıl bir değerlendirme yaparsınız? Bugün geldiğimiz noktada devlet kurumları tarafından BIM projelerine yönelik taleplerin arttığını ve bazı proje tiplerinde BIM’in zorunlu hale getirildiğini görüyoruz. Bu adımlar yeterli yoksa kat edilmesi gereken yollar var mı?

Türkiye’de BIM uygulamaları özellikle son 2 yıldır ciddi bir ivme kazandı. BIMuygulamalarının sağladığı avantajlar görüldükçe, sektörde BIM’e yönelim kayda değer oranda arttı. Ancak BIM adaptasyonu ciddi finansal kaynak gerektiren bir süreç.

BIM süreçlerini yönetebilmek için kullanmış olduğumuz yazılımların ücretleri, bu yazılımları kullanmak ve süreç yönetimini öğrenebilmek için gerekli olan eğitimler, donanımsal alt yapılar güçlü bir finansal kaynak gerektiriyor. Sadece bu yatırımların yapılması ile BIM adaptasyon süreci tamamlanmış olmuyor.

BIM adaptasyonu için şirketlerin uzun sayılabilecek geçiş süreçlerini de dikkate almaları gerekiyor. BIM’in çok yaygın ve başarılı şekilde uygulandığı bütün ülkelerde bu geçiş sürecinin BIM’in kamu projelerinde zorunlu hale getirilmesi ile başladığını görüyoruz. Bu anlamda kamunun BIM’i desteklemesi ve şartnamelerle projelerinde zorunlu hale getirmesi BIM’in çok hızlı bir şekilde uygulanmasına ve sektörün bu sisteme geçmesine imkan sağlayacak. Türkiye özelinde de kamunun bu geçiş ile ilgili adımlar attığını ve bazı projelerde BIM’in zorunlu hale getirildiğini görüyoruz ki bu çok memnuniyet verici bir gelişme. Beklentimiz, BIM’in proje bazlı değerlendirilen bir yönetim sistemi olmasından ziyade, kamu projelerinin genelinde uygulanması gereken bir zorunluluk olması. Bu sayede bu geçiş çok daha hızlı şekilde olacaktır ve BIM konusunda kalifiye eleman sayısının da hızla artmasını sağlayacaktır.

Türkiye İMSAD çatısı altında kurmuş olduğumuz buildingSMART Türkiye, bu geçiş sürecine çok ciddi katkı sağlıyor ve bu geçiş sürecinde kılavuz olarak kullanılabilecek çok önemli çalışmalar yapıyor.

Son olarak eklemek istedikleriniz var mıdır?

BIM’in getirdiği en büyük yenilik, projede mevcut olan en güncel ve en doğru bilgiyi tüm proje paydaşlarının anlayabileceği şekilde görselleştirip basitleştirerek tüm çalışanların projenin her türlü detayına hakim olmasının sağlanmasıdır. Bu sayede proje safhaları arasındaki geçişler çok daha hızlanmakta, ortaya çıkan her türlü değişikliğe çok daha çabuk tepkiler verilebilmektedir.

Bu durum işleyişi çok daha yalın hale getirerek, proje süresi boyunca zamanın efektif kullanılmasını sağladığı gibi, her türlü maddi kaybın önüne geçerek karlılığı artırmaktadır. Tüm bu faydaları göz önüne aldığımızda BIM’i projeden operasyona kadar projenin bütün yaşam döngüsü boyunca kullanılabilecek müthiş bir süreç yönetimi olarak adlandırabiliriz.

Dünya artık dijitalleşme anlamında inanılmaz bir yere doğru gidiyor. İnşaat sektörü de bu dijitalleşmeden payına düşeni alıyor. Türk müteahhitlerinin Türkiye dışında çok farklı coğrafyalarda, çok prestijli ve büyük projelerde de iş yaptığını dikkate alırsak yurt dışındaki ihalelerde de rekabet edebilmemiz için bu geçişin bir an evvel yapılması gerekiyor. Çünkü artık yurt dışında girmiş olduğumuz ihalelerin hemen hemen hepsinde BIM uygulama zorunluluğu karşımıza çıkıyor. Firmaların en başta süreçlerini çok daha verimli hale getirebilmeleri ve rekabet güçlerini kaybetmemeleri adına bu adaptasyon sürecine bir an önce girmeleri kendi avantajlarına olacaktır.

 

 

 

Rönesans Holding hangi projelerde BIM uygulamalarıyla yer aldı?

 

·         Cumhurbaşkanlığı Külliyesi

·         Adana Şehir Hastanesi

·         Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi

·         Elazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesi,

·         Yozgat Şehir Hastanesi,

·         Bursa Şehir Hastanesi,

·         Allianz Tower

·         Maltepe Park AVM

·         Bazı kamu projeleri

 

 

Etiketler:

Rönesans, Türkiye, İnşaat, Grubu, Yapı, Bilgi, Modelleme, Müdürü, , Alev, Yalçınkaya, BIM, İnşaatın, Tüm, Süreçlerinde, Ortak, Paylaşım, Hız, Verim, Sürdürülebilirlik, Sağlıyor

Paylaş:
İLGİLİ İÇERİKLERE GÖZ ATIN
Our site uses cookies. Learn more about our use of cookies: cookie policy

Sign Up for Our Newsletter