2023 yılı itibarıyla 7,5 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşan yalıtım sektörü, ekonomik kalkınmaya önemli katkılar sağlamakta ve yaklaşık 150 bin kişiye istihdam sunmaktadır. Türkiye'nin enerji verimliliği hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol oynayan bu sektör, aynı zamanda deprem sonrası yeniden inşa çalışmalarına da önemli bir katkı sunmaktadır. İZODER (Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu, yalıtım sektörünün ileriye dönük yatırımlar ve toplumsal bilinçle büyümeye devam edeceğini vurgulayarak, 2025 yılı itibarıyla enerji verimli, güvenli ve sürdürülebilir binalar için talebin artarak süreceğini ifade etti.
2024'te inşaat maliyetlerindeki artış, enerji fiyatlarındaki yükselme, kredi faiz oranlarındaki değişiklikler ve çevresel düzenlemelerdeki değişiklikler gibi faktörler inşaat sektörünü nasıl etkiledi? 2024 yılı itibarıyla İZODER için nasıl bir yıl oldu?
Yalıtım sektörünün büyüklüğü 2023 yılında tüm hizmetler dahil 7,5 milyar dolara ulaştı. Söz konusu büyüklüğümüzün yanı sıra direkt ve dolaylı olarak yaklaşık 150 bin kişilik bir istihdam oluşturarak ülkemizin kalkınmasında etkin rol alıyoruz. Yine ihracat tarafında son yıllarda ciddi bir ivme kaydettiğimizi, sektörümüz için bölgesel bir üretim merkezi olma yolunda ciddi yatırımların hayata geçtiğini sevinerek görüyoruz.
Ülke olarak 2023 yılında yaşadığımız üzücü depremler sonrası bölgenin yeniden inşası çalışmalarında yalıtım sektörümüz de üzerine düşeni yerine getirdi. Sektörün büyüme rakamlarında da bu gelişmeleri gördük. Isı yalıtımı ve su yalıtımı, dört bir yanı fay hatları ile örülü olan ve her an deprem gerçeği ile yüzleştiğimiz ülkemizde güvenli, enerji verimli ve konforlu binalara sahip olmak açısından büyük önem taşıyor. Ekonomik dengeler tüm sektörlere etki ettiği gibi yalıtım sektörüne de şekil veriyor ve yalıtım pazarı inşaat sektörü ile benzer bir görünüm sergiliyor. Tüm yeni inşa süreçleri yalıtım pazarını büyütüyor. Bunun yanında enerji tasarrufu ve sürdürülebilirlik açısından yalıtımın önemi konusunda toplumsal bilinç arttıkça mevcut binalarda da yalıtım uygulamalarına talep artıyor. Bu da pazarı olumlu yönde etkiliyor diyebiliriz. Ancak son zamanlarda kentsel dönüşüm ile mevcut binaların yenilenmesi amaçlı yavaşlayan talep dikkate alındığında deprem sonucu oluşan barınma ihtiyacının karşılanmasına yönelik olarak yürütülen deprem konutlarının inşası, 2024 yılında da yalıtım sektörünün itici gücü olmaya devam etti.
“Enerjide yüksek oranda ithalata bağımlı olan Türkiye’nin enerji maliyeti yüksek binalardan uzaklaşarak enerjiyi en verimli şekilde kullanan binalara geçişi zaman kaybetmeden başarması gerekiyor”
2025 yılı için sektöre dair öngörüleriniz, hedefleriniz ve İZODER olarak gerçekleştirmeyi planladığınız projeleriniz nelerdir?
Türkiye’deki genç, dinamik ve güçlü sektörlerden biri olan yalıtım, toplum genelinde bilinç düzeyinin her geçen gün artmasıyla birlikte çok daha önemli bir pazar haline geliyor. Teknolojide yaşanan gelişmeler, tüketici beklentilerindeki çevreye dost üretim talebi gibi faktörler sektör temsilcilerini makine, alan ve toplumsal bilinci artırma çalışmaları konusunda yatırımlar yapmaya yönlendiriyor. İnşaat sektöründe yaşanan gelişmelere paralel bir yön izleyen yalıtım sektörünün 2025 yılında da enerji verimli, güvenli ve konforlu binalar için talep görmeye devam edeceğini söyleyebiliriz.
Türkiye, geçtiğimiz günlerde Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de gerçekleşen COP29 Zirvesi kapsamında 2053 net sıfır hedefine yönelik Uzun Vadeli İklim Stratejisi Belgesini açıkladı ve Birleşmiş Milletler’e iletti. Türkiye’nin 2053 yılında net sıfır hedeflerine ulaşması için açıklanan yol haritasında “Binalar” önemli başlıklardan birini oluşturuyor. Ülkemizin 2053 net sıfır hedeflerine ulaşmasında yalıtım sektörü çok önemli bir rol üstlenecektir. Enerjide yüksek oranda ithalata bağımlı olan Türkiye’nin enerji maliyeti yüksek binalardan uzaklaşarak enerjiyi en verimli şekilde kullanan binalara geçişi zaman kaybetmeden başarması gerekiyor. Ülkemizde kullanılan toplam enerjinin yüzde 32,7’si binalarda tüketilirken bunun da yüzde 80’inini kışın ısınma, yazın ise soğutma için kullanıyoruz. 2023 yılında enerji ithalatı faturamız yaklaşık 70 milyar dolar oldu. Oysa tüm binalarımız yalıtımlı olsaydı enerji faturalarımız yarı yarıya düşerdi. Yıllık 12-15 milyar dolarlık bir kayıptan söz ediyoruz.
Dünya standartlarındaki üretim altyapısı ve yüksek kapasitesi, kalite standartları, dinamik girişimcileri ve yenilikçi ürünleri ile yalıtım sektörümüz 2053 net sıfır hedeflerine ülkemizi ulaştırmak için hazır.
Yalıtım sektörü; ısı, su, ses ve yangın yalıtımı olmak üzere dört ana başlıkta hizmet veriyor. Özellikle enerji maliyetlerindeki sürekli artış, ısı yalıtımının ekonomik kazanımını ortaya çıkardığı için ısı yalıtımının genel sektör içindeki pazar payı bu gelişmeye bağlı olarak daha fazla büyüyor. Ancak dünya genelinde yalıtım sektörü verilerine baktığımızda gelişmiş olarak kabul edilen ülkelerin daha büyük pazar kapasitesine sahip olduklarını görüyoruz. AB’deki kişi başı ısı yalıtım malzemesi tüketimi ülkemizin 2,5 ila 3 kat üstünde. Açıkça görülen bu farklılıklar hem enerji verimliliği politikalarının gücünden hem de toplumsal bilinçlendirmenin doğru bir şekilde yapılmasından kaynaklanıyor. Ülke olarak bizim de benzer reformlara ihtiyacımız var.
Mevzuatlarımızı gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarmanın ilk etapta yapılacak önemli ve gerekli bir adım olduğunu söyleyebiliriz. Elbette yasal düzenlemelerin yapılması tek başına yeterli değil. Denetimleri etkin hale getirerek doğru yalıtım malzeme ve uygulamalarının yaygınlaşmasının sağlanması gerekiyor. Yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkan veriler, insanlarımızın çoğunun yaşadıkları binalarda yalıtımın eksikliğinden kaynaklanan pek çok sorunla baş ettiğini ancak yalıtım yaptırmak isteyenlerin maddi imkanlarının yetersizliğinden bunu başaramadıklarını gösteriyor. Dolayısıyla tüketiciye etkin finansal destekler vererek mevcut konutları yalıtımlı hale getirmek hedeflere ulaşma noktasında kritik önemde. Ayrıca altını çizmek istediğimiz çok önemli bir husus da ülkemizin kentsel dönüşüm fırsatını çok iyi değerlendirmek zorunda olduğu.
Gelişmiş ülkelerde binalarda enerji verimliliğine yönelik birçok adım atılarak enerji limitleri düşürülürken, ülkemizde 2008 yılında tanımlanmış enerji limitleri kullanılıyor.
Enerji israfımız gelişmiş ülkeler ile mukayese edildiğinde 3 ila 5 kat daha fazla. Bir an önce Enerji Verimliliği Strateji Belgesi’nde de tanımlandığı üzere enerji limitlerimizi ve U değerlerimizi gelişmiş ülkeler seviyesine getirmemiz gerekiyor. Binalarda Isı Yalıtımı Kuralları Standardı TS 825 revizyonu bu noktada çok büyük önem taşıyor. Bu da 2025 yılında ülkemiz ve sektörümüz için önemli gelişmelerden biri. Yine kentsel dönüşüm sürecinde meydana gelebilecek hızlanma sektörümüzü pozitif etkileyecek faktörlerden bir tanesi olacaktır.
İZODER olarak önümüzdeki yılda da yoğun bir ajandaya sahip olacağız. Güvenli, enerji verimli, sağlıklı ve konforlu binalarda yaşamanın en önemli koşullarından olan ısı, su, ses, yangın ve tesisat yalıtımının katkılarını anlatmaya devam edeceğiz. Sektörü ileri taşımak için kamu ile iş birliklerimizi ve paydaşlarımızla dayanışmalarımızı sürdüreceğiz. Sektöre ve topluma yönelik eğitim ve projelerimizle yeni yılı umut ve heyecanla karşılamaya hazırlanıyoruz.