Seramiksan, katıldığı Unicera ve Cersaie fuarlarında, yenilikçi tasarımları ve sürdürülebilirlik odaklı çözümleriyle büyük ilgi gördü. “Color Line” serisiyle modern ve estetik ürünler sunan şirket, endüstriyel alanlar için geliştirdiği dayanıklı porselen çözümleriyle de dikkat çekti. Fuarlar, Seramiksan’ın marka bilinirliğini artırmak ve yeni pazarlara açılmak adına önemli bir rol oynadı. Çevre dostu üretim süreçleri ve su verimliliği sağlayan vitrifiye ürünleriyle sürdürülebilirlik anlayışını pekiştirdiklerini belirten Seramiksan Direktörü M. Süreyya Çağlar, “İç pazarda kaliteli ürün talebinin arttığı bu dönemde, 2025-2026 yıllarında güçlü bir büyüme hedefliyoruz.” dedi.
Seramiksan için Unicera Fuarı nasıl geçiyor? Fuarda sergilediğiniz yenilikçi ürünler ve tasarımlar hakkında bizleri neler bekliyor?
Her yıl olduğu gibi bu yıl da uluslararası Unicera Seramik Banyo Mutfak Fuarı'nda aynı stantta yerimizi aldık. Şu ana kadar fuar bizim için oldukça verimli geçiyor. Hem yurtiçinden hem de yurtdışından pek çok müşterimiz, ziyaretçimiz ve sektör profesyoneli standımıza geldi. Yeni ürünlerimizi özellikle bu yıl daha fazla vurguluyoruz.
İç piyasada pazarın daraldığı bu dönemde, yenilikçi ve heyecan verici ürünlerle sektöre katkı sağlamak gerektiğine inanıyoruz. Tıpkı her yıl olduğu gibi, bu yıl da birçok yeni ürünümüz var. Vitrifiye grubu, banyo mobilyaları grubu ve karo grubundaki yeni koleksiyonlarımızı burada sergiliyoruz.
Bu yılki fuarımıza “Dünyanın Tüm Renklerini Koruma Sözü” mottosuyla katıldık. Daha renkli ve farklı tasarımlarla standımızda yer alıyoruz. Son üç dört yıl boyunca özellikle gri ve antrasit tonları, hem Türkiye’de hem de dünya genelinde popülerdi. Ancak bu yıl bej, kemik ve vizon gibi yeni renkler öne çıkmaya başladı. Bu yeni renk trendlerini ziyaretçilerimizle buluşturuyor ve onların beğenisine sunuyoruz.
“Color Line” serisi, mimarlara çok geniş bir tasarım alanı sunuyor ve dış cephelerde kullanılabiliyor olması, serinin en önemli özelliklerinden biridir”
Color Line koleksiyonunuz, doğanın renklerinden ilham alarak tasarlanmış ve modern, üç boyutlu bir estetik sunuyor. Bu bağlamda, koleksiyonun sektördeki diğer tasarımlardan farklılıklarını ve benzersizliğini nasıl tanımlarsınız? Ayrıca, bu koleksiyonun yaşam alanlarına katacağı derinlik ve dinamizmin, kullanıcıların mekan algısını nasıl değiştireceğini öngörüyorsunuz?
2023 yılında hayatımıza giren 3 boyutlu ahşap ürünler, 2024’ün başında karoya da yansıdı. Özellikle iç ve dış cephelerde kullanılan kaplama uygulamalarında, mobilyacılar ve alüminyum doğrama sektörü farklı tasarımlar ortaya koyuyordu. Ancak bu uygulamalarda kullanılan malzemelerin fiziksel ömürleri genellikle kısa oluyordu. Oysa seramik, taş ve mermer gibi doğal malzemelerden çok daha dayanıklı bir üründür. Biz de bu dayanıklılığı, mobilyalardan karolara taşımaya karar verdik.
İlk olarak ahşap görünümlü olarak geliştirdik, ardından bunları fuar için yeşil, mavi, bej ve pudra gibi farklı renklerde üretmeye başladık. Bu yeni serimiz büyük ilgi gördü ve şu anda Türkiye’de ilk ve tek olarak ziyaretçilerimizin beğenisine sunduk.
“Color Line” serisi, mimarlara çok geniş bir tasarım alanı sunuyor. Her ürünün kendine özgü bir tonu var ve bu serinin en önemli özelliklerinden biri de dış cephelerde kullanılabiliyor olması. Çünkü bu ürünleri porselen sınıfında üretiyoruz. Porselen, su emmeyen bir malzeme olduğundan, hem dış cephelerde soğuğa, yağmura ve rutubete dayanıklı olarak kullanılabiliyor, hem de iç mekanlara farklı uygulamalarla şıklık katabiliyor.
Bu ürünler, hem yatay hem de dikey döşeme için uygun ve aralarına eklediğimiz bordürlerle farklı desenler oluşturulabiliyor. Ayrıca, uyumlu on farklı fon rengimiz de mevcut. Bu renkleri birleştirerek, son dönemde popüler olan mobilyalarda gördüğümüz çizgi desenlerini banyolara taşıma imkanı sunduk.
Antiasit teknik porselen ürününüz, dayanıklılığı ve hijyen özellikleriyle endüstriyel alanlarda önemli bir ihtiyacı karşılıyor. Yeni renk seçenekleriyle bu ürünü daha da geliştirdiniz. Renk alternatifleri, Antiasit ürününün fonksiyonelliğine ve estetik değerine nasıl katkı sağladı?
Hepimizin bildiği gibi, özellikle imalat yapılan alanlardaki temizlik, standart temizlikten çok daha farklıdır. Mezbahalar, mandıralar gibi alanlar, bakteri üremesi için oldukça uygun ortamlardır. Bu tür alanları, evlerimizde kullandığımız klasik temizlik malzemeleriyle temizlemek ne yazık ki yeterli olmaz. Çünkü bu alanlar, gıda üretimi yapılan ve yüzde yüz hijyen gerektiren ortamlardır. Bu nedenle, endüstriyel temizlik malzemelerinin kullanılması gerekir.
Endüstriyel temizlik ürünlerinin aşındırıcı etkisi oldukça yüksek olup, bu ürünlerin etkisi, standart karolarda kullanılan malzemelerin çok üzerinde bir düzeydedir. Bu yüzden, endüstriyel zeminler söz konusu olduğunda kullanılan malzemelerin farklı olması gerekmektedir. Klasik yer karoları ya da porselen karolar gibi ürünler, bu tür alanlarda temizlenme özellikleri açısından yeterli olmayacaktır. Ayrıca, kullanılan derzlerin de epoksi ve asidik maddelere dayanıklı olması gerekir.
Bu alanlar, aynı zamanda üretim alanları olduğu için, şiddetli darbelere karşı da dayanıklı olmalıdır. Forkliftler ve diğer ağır araçlar bu tür zeminlerde hareket ederken, ürünlerin kırılma veya esneme gibi durumlara karşı dayanıklı olması gerekir. Bu nedenle, bu ürünleri 14 mm kalınlığında üretiyoruz ki, bu kalınlık dünya standartlarına da uygundur.
Bu yıl, bu ürünlerde bir yenilik yaparak farklı renk seçenekleri sunduk. Endüstriyel alanlardaki bölümleri ayırt edebilmek ve imalat yapılan alanları daha fonksiyonel hale getirebilmek amacıyla yeşil, antrasit, mavi, sarı ve siyah gibi renk seçenekleri ekledik.
Bu ürünler, “full body” yani tümüyle homojen malzeme kullanılarak üretiliyor. Dolayısıyla, aşınsa bile altındaki renk değişmeden devam eder. Bu da ürünlerin uzun süre dayanıklı olmasını sağlar.
Bu ürünleri sadece üretmekle kalmıyoruz, aynı zamanda stoğumuzda da bulunduruyoruz. Talep geldiğinde, hangi renk seçilirse seçilsin, rahatlıkla tedarik edebiliyoruz. Fuarda bu yeni ürünlerimizi sergiledik ve oldukça beğeni topladı.
Unicera fuarında müşteri ilişkilerinizi güçlendirmek için hangi stratejileri uyguluyorsunuz? Fuarın, marka bilinirliğini artırma ve yeni pazarlara açılma konusunda nasıl bir katkı sağladığını düşünüyorsunuz?
Fuarın asıl amacı, Türkiye'nin önemli şehirlerinden birinde, hem yurtiçinden hem de yurtdışından davetlilerin katılımıyla yapılan bu organizasyon aracılığıyla sektörü bir araya getirmektir. Burada, özellikle mimarlara yönelik tanıtımlar yaparak, yıl boyunca gerçekleştirdiğimiz projeleri sergilemek için birçok çalışma gerçekleştirdik.
Örneğin, banyo mobilyaları grubunda, mimarlık bölümü öğrencileriyle birlikte yürüttüğümüz tasarım çalışmalarını fuarda sergiledik. Öğrencilerin tasarladığı ürünleri burada görmek, büyük ilgi gördü ve oldukça beğeni topladı. Böylece, mimarlarla da doğrudan iletişim kurarak sektördeki yenilikleri birlikte keşfetmiş olduk.
Ayrıca, ürünlerimizin montajında bizlere destek olan servis ekiplerimizi de fuara davet ettik. Yeni ürünlerimizi tanıttık ve ürünlerle ilgili yapılan güncellemeleri ziyaretçilerimize sunduk. Satış ekibimizle, yeni ürünlere dair interaktif eğitimler düzenledik ve katılımcılara ürünler hakkında detaylı bilgi verdik.
Ziyaretçilerimize, hem banyo mobilyaları hem de karo grubunda ürünlerimizle ilgili kapsamlı bilgi sağlıyoruz. Üretim süreçlerinden kalite kontrol aşamalarına kadar, her türlü soruya yanıt vererek, ürünlerimiz hakkında net bilgiler paylaşıyoruz.
“Fuarda Türkiye'yi temsil eden önemli oyunculardan biriydik”
Cersaie Fuarı'nı da geride bıraktık. Seramiksan için bu yılki Cersaie Fuarı nasıl geçti? Fuarda sergilediğiniz yenilikçi ürünler ve tasarımlar hakkında hangi geri bildirimleri aldınız? Ayrıca, bu fuarın marka bilinirliği ve uluslararası pazarlarda etki yaratma açısından Seramiksan’a nasıl katkı sağladığını düşünüyorsunuz?
Her yıl olduğu gibi bu yıl da İtalya'nın Bolonya şehrinde düzenlenen Cersaie Fuarı'nda yerimizi aldık. Fuarda Türkiye'yi temsil eden önemli oyunculardan biri olarak katıldık. Cersaie, bana göre, sektöründeki en önemli fuarlardan biri ve uzun yıllardır İtalyanlar tarafından birinci sırada tutuluyor. Ancak burada sadece katılım sağlamak değil, aynı zamanda dünyadaki önde gelen rakiplerimizin neler yaptığını, nasıl ürünler sergilediklerini görmek de büyük bir fırsat. Fuarda bize gelen ziyaretçilerin bir kısmı, bu rakip markaların standlarını da ziyaret etmiş. Geçtiğimiz yıla göre, bizim için daha başarılı bir fuar geçti. Özellikle Amerika pazarından gelen ziyaretçilerde belirgin bir artış oldu.
Her yıl fuara katılan ziyaretçilerimizi istatistiksel olarak kaydediyoruz ve bu yıl, hem yeni ziyaretçiler hem de mevcut müşterilerimizde geçen yıla oranla %15'lik bir artış sağladık. Ayrıca fuar süresince güzel siparişler aldık. Bu katılım, ülkemiz adına ihracat açısından da oldukça faydalı olacaktır.
“Sürdürülebilirlik faaliyetlerimizi hem ekonomik hem de manevi açıdan güçlendirmeye devam ediyoruz”
Geçtiğimiz yıl “İyi Gelecek Sözü” ile doğaya ve geleceğe duyduğunuz sorumlulukları paylaşarak önemli adımlar attınız. Şimdi “Dünyanın Tüm Renklerini Koruma Sözü” ile hedefi daha da güçlendiriyorsunuz. Bu bağlamda çevresel farkındalık ve sürdürülebilirlik konularında attığınız adımların somut etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Seramiksan olarak, çevresel sürdürülebilirliği ön planda tutarak, çevreye zarar vermeyen bir üretim metodolojisi benimsemekteyiz. Bu üretim sürecini, geri dönüşüm ve atık yönetimi alanındaki ileriye dönük çalışmalarımızla pekiştiriyor ve çevreye olan saygımızı sürekli olarak artırıyoruz. Örneğin, fabrikalarımızın bacalarından yalnızca su buharı çıkmakta olup, dışarıya herhangi bir atık madde salınımı söz konusu değildir. Fazla ısı ve enerji, ısıtma sistemlerimizde yeniden kullanılarak verimlilik artırılmaktadır. Atık sular, özel arıtma sistemleriyle temizlenip üretim süreçlerinde tekrar değerlendirilmektedir.
Son yıllarda, karo ve vitrifiye gruplarındaki üretim süreçlerinde oluşan kırık ve hasarlı ürünleri öğüterek geri dönüşüm sağlıyoruz. Bu yöntemle, seramik, vitrifiye, yapı kimyasalları ve banyo mobilyaları üretim hatlarında çevreye bırakılan atık miktarını sıfıra indirmiş bulunuyoruz. Bu alandaki hassasiyetimiz, zaman zaman Çevre Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen denetimlerle de tescillenmektedir. “atık” olarak adlandırılan kırık seramikler ve vitrifiye ürünleri, bizim için değerli hammadde olarak yeniden kullanılmaktadır.
Fabrikamızda, endüstriyel üretim sırasında ortaya çıkan sıvı atıkların yanı sıra, evsel atıkları da arıtarak üretim süreçlerimizde geri kazanıyoruz. Bu anlamda, Türkiye'deki sektörümüzde çevreye duyarlılık gösteren nadir markalardan biriyiz. Çevreye duyarlı yaklaşımımızı, “Dünyanın Tüm Renklerini Koruma Sözü” sloganıyla katıldığımız fuarlarda da vurguluyoruz. Özellikle yeni nesil, çevreye duyarlı alışveriş tercihleriyle ve üretim süreçlerinde çevre dostu markaları seçerek bu değerlere daha fazla önem veriyor. Çevreci markalar, yalnızca ekonomik olarak değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluk bilinciyle de geleceğe değerli bir miras bırakmayı hedefliyor. Bu anlayışla, sürdürülebilirlik faaliyetlerimizi hem ekonomik hem de manevi açıdan güçlendirmeye devam ediyoruz.
Ayrıca, ürettiğimiz vitrifiyelerle minimum su tüketimi ile maksimum hijyen ve fonksiyonellik sağlamayı amaçlıyoruz. Örneğin, 2.5 litre ile 4.5 litre arasında su tüketen klozetler ürettik. Bu tür ürünler, küresel su kaynakları üzerindeki baskı ve kuraklık gibi sorunları göz önünde bulundurarak önemli bir adım teşkil etmektedir. Ancak, birçok belediyenin ve yerel yönetimin, bu konuda gerekli hassasiyeti göstermediğini gözlemliyoruz. Belediyeler ve ilgili düzenleyici kurumların, banyo vitrifiye ürünlerinde su tüketimini sınırlayan standartları zorunlu hale getirmelerini temenni ediyoruz. Gelecekte su kaynaklarıyla ilgili büyük sıkıntılar yaşayabileceğimizi dikkate alarak, su verimliliği sağlayan ürünlerin yaygınlaşmasının büyük bir öneme sahip olduğunu düşünüyoruz.
Tüm süreçlerimiz, AR-GE faaliyetlerimiz ve üretim yöntemlerimizle çevreye duyarlı bir şekilde ilerlemekte ve bu alandaki liderliğimizi sürdürmek için çalışmalarımıza devam etmekteyiz.
Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?
Hem şahsi hem de şirket olarak iş hayatına pozitif bir bakış açısıyla yaklaşıyoruz. Kazandığımızı ve yarattığımız fırsatları, kendi sektörümüzde ve alanımızda değerlendirmeye özen gösteriyoruz. Aynı zamanda, işlerimizi sürekli olarak nasıl daha iyi geliştirebileceğimizin peşindeyiz. Bu bağlamda, 2025-2026 yıllarının bizim için önemli bir çıkış dönemi olacağına inanıyoruz.
Ülkemizde ciddi bir konut açığı bulunuyor ve pandemi, bu açığı daha da görünür hale getirdi. Hem göç alan hem de eski konut stoğuna sahip bir ülke olarak, mevcut konutlarımızı acilen yenilememiz gerekiyor. Artan nüfusun barınacağı konutları üretmek, önümüzdeki dönemin en önemli gerekliliklerinden biri. Türkiye, hem nüfus artışı hem de mevcut konut kalitesi açısından Amerika ve Avrupa'dan ayrışıyor.
Özellikle iç pazarda kaliteli ürünlere olan talebin artacağı bir döneme giriyoruz. Tabii, bu sürecin finansal kaynaklarla desteklenmesi büyük önem taşıyor. Önümüzdeki dönemde ekonomik koşulların iyileşmesiyle birlikte, pazarın dinamikleşmesini bekliyoruz. Türkiye, seramik ve vitrifiye ihracatında Avrupa'da üçüncü sırada, dünya genelinde ise ilk 5-6 ülke arasında yer alıyor. Ayrıca üretim kapasitesinde de dünyada dokuzuncu veya onuncu sıradayız. Bu üretim kapasitesini verimli bir şekilde kullanarak, sektördeki güçlü konumumuzu daha da pekiştirmemiz gerekiyor.