Yapı Magazin
''20 Yıldır İş Dünyasının Yeşil Dönüşüm ve Sürdürülebilir Kalkınma Yolculuğunda Etki Yaratacak Nitelikte Çalışmaları Hayata Geçiriyoruz”

''20 Yıldır İş Dünyasının Yeşil Dönüşüm ve Sürdürülebilir Kalkınma Yolculuğunda Etki Yaratacak Nitelikte Çalışmaları Hayata Geçiriyoruz”

İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye), sürdürülebilir kalkınma alanında ülkemizde önemli bir rol üstleniyor. 2004 yılında kurulan dernek, yeşil odaklı büyüme ve döngüsel ekonominin yaygınlaşması için çeşitli sektörlerle iş birliği yaparak sürdürülebilirlik konusunda önemli projeler yürütüyor. Derneğin 2024-2027 stratejisi ise Türkiye'nin karşı karşıya olduğu iklim krizi, biyoçeşitlilik kaybı ve sosyal eşitsizliklere karşı net sıfır emisyon, doğa pozitiflik ve eşitsizlik azaltma hedefleri doğrultusunda şekilleniyor. İş dünyasının sürdürülebilir kalkınma konusundaki farkındalığını ve etkisini artırmak amacıyla gerçekleştirdikleri çalışmalarını, derneğin sürdürülebilirlikle ilgili gelecek vizyonu ve stratejik hedeflerini konuştuğumuz SKD Türkiye Genel Sekreteri Konca Çalkıvik, “SKD Türkiye olarak stratejimiz, iş dünyasının sürdürülebilir kalkınmasına yönelik etki yaratmak üzerine kurulu. Çatı örgütümüz Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi (WBCSD) ile yaptığımız iş birliği, uluslararası vizyonu ve sürdürülebilirlik gündemini ülkemize taşımamızı sağlıyor. 20 yıldır ülkemizin yeşil dönüşüm ve sürdürülebilir kalkınma yolculuğunda etki yaratacak nitelikte çalışmaları hayata geçiriyoruz. Üye şirketlerimizin net sıfır emisyona ulaşmalarını, doğa pozitif olmalarını ve eşitsizlikleri azaltmalarını sağlamak için çalışmaya devam ediyoruz.” dedi. 
SKD Türkiye olarak 20 yıldır iş dünyasının ölçülebilir çıktılar ve somut adımlarla sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmaları için çok sayıda projeyi hayata geçiriyorsunuz. Bu bağlamda iş dünyasının sürdürülebilir kalkınma konusundaki farkındalığını ve etkisini artırmak amacıyla gerçekleştirdiğiniz çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye), sürdürülebilir kalkınma yaklaşımı ile ilgili farkındalık yaratılması, bu yaklaşımın benimsenmesi ve yaşama geçirilmesi amacı ile 2004’te kuruldu. Kuruluşumuzdan bu yana sürdürülebilir kalkınma konusuna ilişkin politikaların oluşturulmasına katkı sağlıyor, uygun altyapının ve araçların geliştirilmesi için iş dünyası, kamu, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, belediyeler ve yerel idarelerle iş birliği içinde çalışıyoruz. 
Derneğimizin 2024-2027 dönem stratejisini, insanlığın karşı karşıya olduğu iklim krizi, biyoçeşitlilik kaybı ve sosyal eşitsizliklere karşı yeşil odaklı büyümenin öncüsü olmak olarak belirledik. Yeşil dönüşüm, Türkiye’deki şirketler için küresel rekabette var olmayı, ihracatı sürdürülebilir kılmayı sağlayacak dönüşümlerin başında geliyor. 
Yenilikçi teknolojilerin, verimlilik önlemlerinin ve sürdürülebilir üretim yöntemlerinin benimsenmesini içeren yeşil dönüşüm, atık azaltma, yenilenebilir enerji kullanımı, enerji verimliliği, su kaynaklarının korunması gibi hedefleri destekliyor. Biz de yeşil dönüşümü destekleme stratejimiz doğrultusunda, Türkiye’nin GSYH’nin %28’ini temsil eden ve 1,1 milyon kişiye istihdam sağlayan 13 ana sektör 45 alt sektörden 160 üye şirketimizin, “Net Sıfır Emisyona Ulaşmak”, “Doğa Pozitif Olmak” ve “Eşitsizlikleri Azaltmak” konularını gündemlerine almaları ve uygulamaya geçirmeleri için pek çok çalışma ve proje yürütüyoruz. Bu projelerden biri, sürdürülebilirliği iş yapış biçimine entegre etmek isteyen ve sürdürülebilirlik yolculuğuna henüz yeni başlayan şirketler için hazırladığımız Sürdürülebilir İş Rehberi. Bu yıl yayınladığımız Rehber, şirketlerin sürdürülebilirlik konusundaki çabalarını güçlendirmelerine ve iş yapış biçimlerini dönüştürmelerine yardımcı oluyor. Pratik örnekler ve ilave kaynaklar sunarak, şirketlere somut adımlar atma konusunda ilham veriyor ve yol gösteriyor. Türk sanayisinde yeşil dönüşümün tüm boyutlarıyla ele alınabilmesi için ilgili paydaşları buluşturduğumuz “Sanayide Yeşil Dönüşüm Buluşmaları”nın ilkini de bu yıl Denizli’de gerçekleştirdik. Kamu kurumlarının bakış açısıyla atılması gereken adımlar, sanayicilerin yeşil dönüşüme yatırımını teşvik etmek amacıyla finansmana erişim gibi önemli konularda bilgi paylaşımında bulunduk. 
Yeşil dönüşümün önemli araçlarından biri olan döngüsel ekonominin ülkemizde yaygınlaşması için de etkili çalışmalar hayata geçiriyoruz. 2016’da kurduğumuz Türkiye Döngüsel Ekonomi Platformu ile döngüsel ekonomiye geçişte ihtiyaç duyulabilecek tüm araçları iş dünyasına sunuyoruz. Birbirinden bağımsız endüstriyel işletmelerin, ortak kullanılabilecek kaynaklarını paylaşmaları ve karşılıklı fayda sağlamak üzere iş birlikleri kurmalarını desteklemek için Endüstriyel Simbiyoz Çalıştayları düzenliyoruz. Geçtiğimiz ay düzenlediğimiz yeni çalıştayda, üye işletmelerde atık üretimini en aza indirmek ve bu şekilde kaynak kullanımını azaltarak çevresel etkilerini de azaltmak için; üye şirketlerimizin birbirleri arasında süreç fazlası malzemelerini, atıklarını ve yan ürünlerini bir başka şirkete aktarıp değer yaratmalarına öncü olacak görüşmeler yapmalarına imkan tanıdık. Küresel bir sorun olan ve çevresel etkilerini yakından gördüğümüz plastik kirliliği konusunda reel sektörü harekete geçirmek için yürüttüğümüz “İş Dünyası Plastik Girişimi (İPG)” ile ülkemizde plastik kirliliğini azaltmak ve döngüsel ekonomiyi destekleyecek çalışmalara imza atıyoruz. Geçtiğimiz Mayıs ayında yayınladığımız final raporuna göre, beş yıl önce girişimimize dahil olan kurumların plastik kullanımı azaltımında yüzde 173’lük başarı elde edildi. Bu alanda yaptığımız bir diğer önemli çalışma da Kentsel Dönüşüm, Deprem ve Olası Felaketler Sonucu Oluşacak Yıkıntı Atıklarının Yönetimi Projesi oldu. Hepimizi derinden sarsan 6 Şubat Depremleri sonrasında deprem ve olası felaketler sonunda oluşan yıkıntı atıklarının yönetimi konusuna eğildik. Ülkemizde atıkların yönetilmesi, afet öncesinde ve sonrasında yapılması gerekenlerin belirlenmesi, afetlere dayanıklı ve hazırlıklı olunması için kapsamlı bir yönetim planı oluşturma ihtiyacına yanıt veren bir rehber hazırladık. Rehberin, Türkiye’de inşaat sektörünün döngüselliğinin artırılmasına ve yıkıntı atıkların yönetimiyle ilgili olan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı desteklemesine önemli bir katkıda bulunacağını öngörüyoruz.
Ülkemizde tarımda su kaynaklarının daha verimli kullanması hedefiyle önemli bir çalışmayı da bu yıl tamamladık. İklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki etkisini analiz etmek ve tarımda verimli sulama stratejileri geliştirmek amacıyla hayata geçirdiğimiz Su Riskleri AR-GE Projesi’nin ikinci fazında, modern sulama yöntemleriyle buğday üretimine ilişkin önemli veriler elde ettik. Proje kapsamında yapılan uygulamalarla, buğday verimi yüzde 30 artarken, su ayak izinde yüzde 21 azaltım sağlandı. Çiftçi uygulamasına kıyasla, yağmurlama sulama ile yüzde 30, damla sulamada ise yüzde 60 daha az sulama suyu kullanıldığı ortaya koyduk.
“Sürdürülebilirlik yolculuğunda en önemli adımlardan biri  sürdürülebilirlik raporlamasıdır”
İş dünyasında sürdürülebilirlik ilkelerinin entegrasyonu için benimsenen stratejilerin, şirketlerin operasyonel süreçlerine ve küresel etkilerine olan uzun vadeli etkileri nasıl ölçülebilir ve bu ölçümleme yöntemleri nasıl geliştirilebilir?
Dernek olarak, ESG kriterlerinin sürdürülebilir iş süreçlerinde artan önemi ile birlikte, şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetişim tarafında hassasiyetle çalışmalar yapmaları gerektiğine dikkat çekiyoruz. Kurumsal bir sürdürülebilirlik stratejisi geliştirirken en kritik nokta, sürdürülebilirliğin yalnızca çevreyle ilgili değil, sosyal ve ekonomik faktörler de barındırdığını ve her alanda adil uygulamaların benimsenmesi gerektiğini bilmektir. Eğer kurumunuzun sürdürülebilir bir strateji geliştirmesini istiyorsanız; karbon ayak izinizi azaltmak ve karbon nötr bir politika sahibi olmak, sürdürülebilir kaynak ve hammadde alımı yaparak doğal varlıkları sorumlu bir şekilde kullanmak, işgücü politikalarını iyileştirerek, adil çalışma koşulları ve sağlıklı bir şirket kültürü oluşturmak, çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılığı ilke edinmek, sosyal ve çevreye duyarlı yatırımlar yapmak gibi adımların tümünü kapsayan bir politika oluşturmanız kritik önem taşıyor. Sürdürülebilirlik yolculuğunda en önemli adımlardan biri sürdürülebilirlik raporlamasıdır. Çatı örgütümüz World Business Council for Sustainable Development (WBCSD), 10 yıl önceki ilk Reporting Matters yayınında şirketlerin gerçek değerini ve paydaşların karar alma ihtiyaçlarını yansıtan raporlama uygulamalarının geliştirilmesi yönünde bir çağrıda bulunmuştu. Bugün geldiğimiz noktada şeffaflık prensibi ile yapılan raporlamalarda ilk raporlama sürecinden bu yana kaydedilen aşamanın gerçek bir değişime yol açtığını söylemek mümkün. O günden bu yana şirketlerin raporladıkları bilgilerin kalitesinde önemli iyileştirmeler olduğunu ve çeşitli konu başlıklarında raporlama uygulamalarını ilerlettiklerini görüyoruz. Süreç içerisinde gelinen noktada, İklimle Bağlantılı Finansal Beyan Görev Gücü (TCFD) Raporlaması ve ISSB Standartları’nda yaşanan yeni gelişmeler, ülkemizde Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartlarının açıklanmasıyla raporlama şirketler nezdinde önemli hale geldi. Biz de SKD Türkiye olarak, 7 yıldır PwC Türkiye iş birliği ile çatı örgütümüz WBCSD ve Radley Yeldar tarafından oluşturulan metodoloji kapsamında üyelerimizin finansal olmayan bilgilerinin yer aldığı raporlarının etkilerini artırmak için üyelerimizin sürdürülebilirlik ve entegre raporlarını değerlendiriyor ve birebir geri bildirimler veriyoruz.
“SKD Türkiye olarak, deprem ve diğer afetler sonucu oluşabilecek yıkıntı atıklarının doğru yönetilmemesiyle ortaya çıkabilecek sağlık, çevre ve güvenlik risklerine odaklandığımız bir çalışma başlattık”
Türkiye'de kentsel dönüşüm, deprem ve diğer afetler sonucunda ortaya çıkan yıkıntı atıklarının yönetimi konusunda hayata geçirdiğiniz “Kentsel Dönüşüm, Deprem ve Olası Diğer Afetler Sonucunda Oluşacak Yıkıntı Atıklarının Yönetimi Rehberi” projesiyle ilgili detayları paylaşabilir misiniz? Bu rehberin amacı nedir ve nasıl bir ihtiyaca yönelik olarak hazırlandı?
Hepimizin çok iyi bildiği gibi, Türkiye bir deprem ülkesi. Üstelik deprem açısından dünyanın en riskli 5 ülkesinden biri. Anadolu coğrafyasındaki topraklarımızın yüzde 66’sı birinci ve ikinci derece deprem bölgesi. Nüfusumuzun yüzde 70’den fazlası burada yaşıyor. Dolayısıyla bir deprem ülkesi olduğumuz ne kadar gerçekse, buna en iyi şekilde hazırlıklı olma mecburiyetimiz de o kadar tartışmasız. Geçtiğimiz yıl yüzyılın felaketi olarak kabul edilen Kahramanmaraş depremleri, hepimizi derinden sarstı. Yaşadığımız insani felaketin ekonomik boyutları da ağır oldu. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı verilerine göre depremde 650 bin konut yıkıldı. Oluşan enkaz atık miktarının 100 ile 138 milyon ton arasında olduğu tahmin ediliyor. Bu miktar yaklaşık 18 milyondan fazla Afrika filinin ağırlığına denk geliyor. Atıkları depolamak içinse toplam 4 milyon metrekareye yakın alana ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor. Bu da 560 futbol sahasına denk geliyor. Enkaz atıklarında asbestten beyaz eşyaya ve ilaçlara çevreye zarar verebilecek çok sayıda farklı içerik bulunuyor. Bu atığın doğru yönetilmemesi; uzun yıllar sürecek çevre kirliliği, halk sağlığı sorunları ve ekonomik kayıpları beraberinde getiriyor. 
Yaşanan bu felaket, ülkemizde atıkların yönetilmesi, afet öncesinde ve sonrasında yapılması gerekenlerin belirlenmesi, afetlere dayanıklı ve hazırlıklı olunması için kapsamlı bir yönetim planına ihtiyaç duyulduğunu ortaya koydu.
SKD Türkiye olarak biz de harekete geçerek, bir deprem anında, olası diğer afetler ve kentsel dönüşüm sonucunda ortaya çıkan yıkıntı atıklarının doğru bir şekilde yönetilememesi sonucu oluşabilecek sağlık, çevre ve güvenlik risklerine odaklanan bir çalışma başlattık. “Sürdürülebilir Sanayi ve Döngüsel Ekonomi” odak alanımızın altında Yıkıntı Atıklarının Yönetimi ve Geri Kazanımı Alt Çalışma Grubu’nu kurduk. Bu alt çalışma grubuna inşaat, çimento, gıda, su arıtma ve bankacılık sektörlerinden kıymetli üyelerimizle güç birliği yaparak, Kentsel Dönüşüm, Deprem ve Olası Diğer Afetler Sonucunda Oluşan Yıkıntı Atıklarının Yönetimi Rehberi’ni hazırladık. Rehberimizde, yıkıntı atıklarının geri dönüşüm potansiyelinin değerlendirilmesi, kentlerin yeniden toparlanması adına geçici depolama alanlarının bir an önce boşaltılması, kentlerin yeniden inşasında açığa çıkmış olan malzemenin yeniden kullanılması gibi gerekli çözümlere yer verildi. Yıkıntı atıklarının geri dönüşümü sayesinde depremin meydana geldiği bölgeye ekonomik olarak katkı sağlamak da mümkün olacak. Böylelikle, Türkiye’de inşaat sektörünün döngüselliğinin artırılacağına, gerekli altyapının olgunlaştırılması için de önemli bir adım atılmış olacağına inanıyoruz.
“Derneğimizin 2024-2027 dönemi için geliştirdiğimiz yeni stratejimiz doğrultusunda, dönüşüm önceliklerimizi 4 odak alanda ele alıyoruz”
Derneğinizin sürdürülebilirlikle ilgili gelecek vizyonu ve stratejik hedefleri nelerdir? Önümüzdeki dönemde hangi alanlarda odaklanmayı planlıyorsunuz ve bu alanlarda nasıl bir etki yaratmayı hedefliyorsunuz?
SKD Türkiye olarak stratejimiz, iş dünyasının sürdürülebilir kalkınmasına yönelik etki yaratmak üzerine kurulu. Derneğimiz bu konuda üstlendiği öncü ve rehber rolüyle, sürdürülebilir kalkınmaya ulaşmada anahtar role sahip STK’lardan biri haline dönüşmüş durumda. Çatı örgütümüz Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi (WBCSD) ile yaptığımız iş birliği, uluslararası vizyonu ve sürdürülebilirlik gündemini ülkemize taşımamızı sağlıyor. Türkiye’de kamu kurumları, farklı sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler ve üniversiteler ile kurduğumuz iş birlikleriyle sürdürülebilirlik vizyonumuzu, bu konudaki bilgi birikimimizi ve deneyimimizi tüm paydaşlarımıza aktararak yeşil dönüşüm için liderlik yapıyoruz. 20 yıldır ülkemizin yeşil dönüşüm ve sürdürülebilir kalkınma yolculuğunda etki yaratacak nitelikte çalışmaları hayata geçiriyoruz. Üye şirketlerimizin net sıfır emisyona ulaşmalarını, doğa pozitif olmalarını ve eşitsizlikleri azaltmalarını sağlamak için çalışmaya devam ediyoruz. Düşük karbon, döngüsel ekonomi, sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir finans ve sosyal alanda toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik pek çok proje ve çalışmamız hali hazırda devam ediyor. Derneğimizin 2024-2027 dönemi için geliştirdiğimiz yeni stratejimiz doğrultusunda, dönüşüm önceliklerimizi 4 odak alanda ele alıyoruz. Çalışmalarımızı bundan böyle “döngüsel ürünler ve malzemeler”, “tarım ve gıda”, “finansal ürünler ve hizmetler” ile “değer zincirinde dönüşüm” başlıkları altında yürüteceğiz. “Değer zincirinde dönüşüm” odak alanında özellikle enerji, yapısal çevre, ulaşım ve mobiliteye yönelik çözümler geliştirmeye öncelik vereceğiz. Farklı sektörlerden olan üyelerimiz, kendileri için hangi odak başlıklar uygunsa o kapsamda proje ve faaliyetlere dahil olacaklar. Bununla birlikte, hangi sektörden olursa olsun tüm üyelerimizi “karbonsuzlaşma, doğa ve eşitlik” alanlarında sürdürülebilirlik uygulamalarını hayata geçirmeleri yönünde teşvik ederek etki yaratmayı sürdüreceğiz.

Etiketler:

#skdTurkiye #isdunyası #surdurulebilirlik #yesildonusum #surdurulebilirkalkınma

Paylaş:
İLGİLİ İÇERİKLERE GÖZ ATIN
Oku

''Cephe Sektörü, 2025'te Enflasyonun Düşmesi ve Faiz Oranlarındaki Olağan İndirimlerle Canlanmayı, İhracat Fırsatları ve Yeni Standartlarla Büyümeyi Hedefliyor''

Cephe malzemeleri sektörü, 2024 yılı boyunca yüksek üretim maliyetleri ve ekonomik zorluklarla karşılaşırken, 2025 yılı için umut veren gelişmeler öne çıkıyor. Enflasyonun düşmesi ve faiz oranlarındak..
Our site uses cookies. Learn more about our use of cookies: cookie policy

Sign Up for Our Newsletter